Uykuşunda translate French
516 parallel translation
Bir gazeteyi memnun etmek için adamı uykusunda asmak zalimlik.
C'est dur... d'avancer la pendaison juste pour vous.
Ama ben uyanıktım ve onu uykusunda konuşurken duydum.
Mais j'étais réveillé et je l'ai entendu parler de nous.
Grace Poole'u uykusunda öldürüp... Thornfield'i ateşe verdi.
Elle a frappé Grace Poole pendant son sommeil, et puis elle a mis le feu à Thornfield.
Hiç uykusunda yürüyen birini gördün mü?
D'une somnambule.
Bayan Rogers uykusunda öldü.
Mme Rogers est morte dans son sommeil.
Dediğine göre uykusunda ayaklanmış olmalı.
Elle pense à une crise de somnambulisme.
"Uykusunda şunu dediğini duydum : "'Sevgili Desdemona, dikkatli olalım, "
" Douce Desdémone, soyons prudents, cachons nos amours.
Uykusunda yürüdüğünü söyledi.
Il disait qu'il était somnambule.
Phillipe'i tanırım. Uykusunda yürümez.
Je connais Philippe Il ne marche pas en dormant.
Güvenli yapar. Uykusunda yakalar onu.
- Wullie l'aura dans son sommeil.
Uykusunda konuşurken onun seninle nişanlı olduğunu öğrendim.
"J'ai appris que vous étiez fiancés par des paroles énoncées dans son sommeil."
Birazdan uykusunda gülümsüyor olacak. Bir çocuk gibi.
Dans un instant, il va sourire... comme un enfant.
Orada yatarken öyle çaresiz görünüyor ki... bir çocuk gibi uykusunda gülümsüyor.
Il a l'air tellement vulnérable comme ça... il sourit dans son sommeil, comme un enfant.
Herhalde gece, uykusunda huzur içinde ölmüştür.
J'espère qu'il est mort paisiblement dans son sommeil.
Uykusunda ölmüş.
Dans son sommeil.
Noel hediyesini açtıktan sonra... uykusunda ölmüş.
- Cousin André est mort? - Oui, dans son sommeil, après avoir ouvert son cadeau de Noël.
O uykusunda ağlaması için hayli büyük bir çocuk, ama bu gece ağladı.
C'est déjà un grand garçon, mais ce soir il s'est endormi en pleurant.
Kendi oğlunuz öylesine aç ki, onun uykusunda inlediğini duydum.
Votre propre fils, il gémit de faim, dans son sommeil.
Sevdiğini uykusunda... ... rahatsız eden son imansızı da öldür.
Tue le dernier infidele... qui a trouble le sommeil de ta bien-aimee.
Ölüm ona eski bir dost gibi gelebilirdi. Hediyeyi uykusunda verebilirdi.
La mort aurait dû venir à lui comme une vieille amie,
- Uykusunda yürüyor, bayım.
- Elle est somnambule.
Dün gece, küçük bir kızken yaptığı gibi uykusunda konuştu.
Elle a parlé en dormant, la nuit dernière, comme quand elle était petite.
Uykusunda konuşuyor.
- Elle parle la nuit.
Uykusunda mı?
- En dormant?
Uykusunda konuşmuyor. Dua ediyor.
La nuit elle prie.
Albay Bouvar uykusunda öldü.
Le Colonel Bouvar est mort dans son sommeil, m'a-t-on dit.
Bir keresinde güneşin altında uyuyakalan bir kedi varmış ve uykusunda kedi olduğunu gören bir insan olduğunu görmüş rüyasında.
Un jour, un chat s'est endormi au soleil. Il rêvait qu'il était un homme rêvant qu'il était un chat.
Bunlara da "uykusunda uçanlar" diyebiliriz.
Nous disons qu'ils volent en dormant.
Teyzem uykusunda yürürdü.
J'avais une tante somnambule.
Bay Russell üç gece önce öldü. Bilmek istersin diye düşündüm. Uykusunda ölmüş.
Je voulais vous dire que M. Russell vient de mourir... dans son sommeil.
Uykusunda şarkı söylüyor!
Il chante en dormant!
Fred uykusunda konuşuyormuş.
Fred parle dans son sommeil.
Birisi uykusunda korktuğunu nasıl hissedebilir ki?
Comment veux-tu que quelqu'un qui dort ait peur de dormir s'il est en train de dormir?
- Hava sızıntısı. Uykusunda öldü.
Morte dans son sommeil.
Yaşamın hummalı düzensizliğinden sonra rahat uykusunda.
Passées les fièvres de la vie, il dort bien.
Bak, Şeytan nasıl da uykusunda günahlarından habersiz.
La preuve est faite. Regardez dormir les démons!
Hayattayken çayırlar onu yaşattı... şimdi ebedi uykusunda da... ona çayırlar bakıyor.
Elle a pris soin de lui toute sa vie. Elle le réchauffe pendant son sommeil.
"Ebedi Uykusunda." "Sevgili Anısına."
"En mémoire de..."
Uyanıştan önceki kısa uykusunda ne kadar da güzel görünüyor hayatım.
Comme elle est belle, ma bien-aimée, en route pour le dernier sommeil avant l'ultime réveil.
Geçen gece uykusunda ilişkisi olduğundan söz ediyordu.
L'autre nuit, en dormant, elle parlait d'une liaison.
Uykusunda tek yaptığı şey vazgeçmek, teslim olmak ve özür dilemek.
- Partir, se rendre, s'excuser...
Hayır, bu gerçekten büyüleyici bir dava... uykusunda yürürken, herkesi öldüren... adam hakkında.
Non. C'est une affaire vraiment fascinante... Sur un type qui a tué tous ceux qui étaient à sa portée...
Gazetelere yetişsin diye adamı uykusunda asamayız.
On ne pend pas un homme qui dort pour faire plaisir à la presse.
Lamar normalde bu atışı uykusunda yapar.
C'est rare qu'il manque ça.
Diğer yandan Bay McQueen'in beni yönlendirdiği tuzağa düşmedim, Israrla Bay Ratchett'in yabancı dil bilmediğini söylemişti, uykusunda Fransızca bağırdığını duyduğumda onun ölmüş olabileceğini düşünmemi istiyordu.
M.McQueen ayant clamé à tous vents que Ratchett ne connaissait pas les langues étrangères voulait me faire croire qu'il était déjà mort lorsque j'ai entendu crier en français dans son sleeping.
Uykusunda kendini öldürdü, mösyö.
Elle s'est assassinée dans son sommeil, monsieur.
Uykusunda acı çekmeden öldü.
Elle est morte paisiblement dans son sommeil.
Marion dün gece uykusunda ölmüş- - kalp yetmezliği.
Marion est morte dans son sommeil, une attaque.
Uykusunda ölmüş olmalı. Bay Fawlty!
Il est mort dans son sommeil.
Yok, uykusunda öldü. "Uykusunda" mı?
- Dans son sommeil?
Uykusunda ölmüş. Huzur içinde.
Il est mort dans son sommeil, paisiblement.