Uyuşana translate French
63 parallel translation
Neden mutfağını hatların o kadar gerisinde tuttun, üşüyüp, her yerimiz uyuşana dek yiyecek bir şey bulamazdık.
Tu gardes ta cuisine si loin derrière les lignes... qu'on a jamais rien à manger de chaud avant de dormir.
Diğerleri gibi beynin uyuşana kadar?
Jusqu'à ce que tu perdes la tête comme eux tous?
Haftalardır burada oturuyorum, Kendimi kapana kısılmış hissedene dek, telefona bakıyorum... artık zar zor görebilene dek, beynim uyuşana dek.
Je deviens folle à traîner ici. Je fixe Ie téléphone à en devenir aveugle, à m'en brûler Ie cerveau.
Bacağım uyuşana kadar 7 gün boyunca şeyimi pantolonumun cebine sokup dolaşırdım.
J'ai porté une truite dans la poche de mon jean pendant toute une semaine.
Öğretmenler kötü çocukları karantinaya alıp beyinleri uyuşana kadar boşluğa mı baktırıyorlar? Siz gerizekalılar üretiyorsunuz.
Vous écartez les mauvais élèves pour qu'ils fixent un plafond jusqu'à ce que leur cerveau fonde, vous produisez des idiots à la chaîne.
Babam beni ayaklarım uyuşana kadar kapı kapı dolaşmaya zorladı.
Mon père m'a fait ratisser le quartier jusqu'à épuisement.
Beyinlerimiz uyuşana kadar televizyon izleyip, gerçeklerden kaçacağız.
Des heures d'évasion dans l'hébétude.
Kendi kendini tatmin ettiğin fikrine kapılıyorsan, uyuşana kadar kolunun üstüne otur.
Voilà des astuces : si tu n'arrives pas à oublier que tu te le fais à toi-même, Assis-toi sur ton bras jusqu'à ce qu'il s'endorme.
Günümüzde insanların, prezervatif kullanmak, kumarhanelerde sürtmek ve uyuşana kadar içmek amacıyla ateş yaktıkları bir dünyada yaşıyoruz.
On vit dans un monde où les gens qui font le feu ont tendance à mettre des condoms, à fréquenter les casinos et à se soûler.
Bazen o kadar yalnız hissediyorum ki uyuşana kadar sol elimin üzerinde oturuyorum ve sonra sağ elimi tutup, başkasıyla el ele tutuşuyormuşum gibi yapıyorum.
Parfois j'étais si seul, que je m'asseyais sur ma main gauche jusqu'à ce qu'elle soit engourdie, ensuite je la mettais dans ma main droite et prétendais que je serrais la main d'une autre personne.
Uyusana sen. Direksiyondaki benim.
Dors, c'est moi qui conduis.
Gidip uyusana.
Va dormir.
Joey, uyusana!
Dors!
Sorun ne aptal? Uyusana!
Qu'est-ce que tu as, idiote?
Biraz uyusana baba? Gözlerin yorgun.
Si tu allais te reposer?
Artık uyusana? - Size kim bakacak ben ölürsem?
- Je te souhaite un fils pareil!
Artık uyusana, lütfen.
Dormez, maintenant, je vous en prie!
- Uyusana.
- Rendors-toi.
Uyusana.
Endors-toi.
Bu gece burada uyusana.
Pourquoi ne resterais-tu pas dormir, cette nuit?
Çeneni kapatıp uyusana sen.
Ferme ta gueule et dors!
Gidip biraz uyusana.
Vous devriez dormir.
Biraz uyusana.
Pourquoi ne vas-tu pas dormir?
Uyusana!
Dors.
- Biraz uyusana.
- Viens te coucher.
- Uyusana.
Dors.
Anne, biraz uyusana.
Tu n'as qu'à dormir un peu.
Sen gidip uyusana.
Retourne faire coucouche-panier dans ton plumard.
Yoruldum, Baba. Uyusana.
Je suis fatigué.
Sen uyusana biraz.
Dors.
Bizim odada uyusana?
Tu veux dormir dans notre chambre?
Gidip uyusana sen. Uyu.
Si tu retournais faire dodo?
- Uyusana Tanrı aşkına.
- Mais dors, bon Dieu...
Gidip biraz uyusana.
Va dormir.
Stewie, uyusana.
- Stewie, dors.
Uyusana. Ninni, ninni.
Au dodo.
- Thomas, dostum... evine gidip biraz uyusana.
- Thomas, mon ami, rentrez donc vous coucher.
- Uyusana.
Rendors-toi.
Yorgun değil misin sen, uyusana.
Tu dois être fatiguée, viens au lit.
Biraz uyusana. Hak ettin.
Tu devrais te reposer, tu l'as bien mérité.
- Biraz uyusana. Hak ettin.
– Tu devrais te reposer un peu.
Gidip uyusana sen ya!
Va dormir.
- Gidip biraz uyusana.
Va dormir.
Uyusana sen, Adrien.
Rendors-toi, Adrien.
Biraz uyusana
Tu ne veux pas dormir un peu?
- O zaman uyusana.
- Ben, dors!
Uyusana, kızım.
Dormir tard, pourquoi pas toi?
Yoruldun.Gelip uyusana
Tu es fatiguée. Recouche-toi.
Sen gidip uyusana.
Pourquoi n'irais-tu pas cuver?
Tanrım. Yukarı çıkıp uyusana.
- Tu devrais monter faire un somme.
Tatlım, ne yapıyorsun? Uyusana.
Trésor, pourquoi tu dors pas?