Uzak mı translate French
5,206 parallel translation
Ne bileyim bir süre uzak mı kalsak?
On pourrait rester en retrait.
Ultra'yı ondan uzak tutamam.
Je m'assurerai qu'elle n'est pas dans le radar d'Ultra.
Şansımıza buradan çok uzak olmayan bir sokak arasında.
Il est dans une allée pas trop loin d'ici. Notre jour de chance.
Bilmemiz gereken her şeyi bize söylersen seni California'dan uzak federal bir hapishaneye yollayacağımıza söz veriyorum.
Si vous nous dites tout ce qu'on veut savoir, on vous mettra en prison fédérale, loin de la Californie.
Nero beni yanına aldı. Kurtları kapımdan uzak tuttu.
Nero s'est occupé de moi, il m'a protégée des loups.
Ailenden uzak kalmana dayanamadım. Özellikle de hem annenin hem de babanın öldüğünü söyledikten sonra.
Je ne supportais pas de te savoir sans famille, pas après que tu nous aies dit que ta mère et ton père étaient morts tous les deux.
Beni olabildiğince kendisinden uzak tutacaktır.
Elle va m'éviter aussi longtemps qu'elle le peut.
Ben onunla kalacağım, başını beladan uzak tutacağım.
Je reste avec l'escroc, pour le garder hors de danger.
- Nero beni yanına aldı. Kurtları kapımdan uzak tuttu.
Il m'a prise sous son aile, m'a protégée des loups.
Şimdi, bir yangın sırasında, kablo etrafında yalıtımı duvarlarında uzak erir.
En cas d'incendie, l'isolant autour du câblage dans les murs fond.
Beni beladan uzak tutuyor.
Ça m'évite les problèmes.
Eğer Finn ve o uzman beni davadan uzak tutmasalardı, demek istediğim başından beri olayın içinde bir CSI olarak bulunsaydım daha iyi olurdu.
Et si Finn et cette experte ne peuvent pas m'innocenter- - et je veux dire complètement- - Je suis fini en tant que CSI.
- Bu sefer telsizden uzak duralım. - Bundan daha fazlasını mı bekliyorsunuz?
- Ça doit rester discret.
Odadan uzak dur ve uza, tamam mı?
Reste hors de la chambre et ferme-la, ok?
Bu yüzden, kaçtım ve elimden geldiğince uzak kaldım.
Donc j'ai couru, et je suis resté loin aussi longtemps que je le pouvais.
Kendimi alkolden uzak tutayım diye ofise geldim ve eski oda arkadaşım, yeni işimi kutlamak için bir şişe şarap göndermiş.
Je suis allée au bureau pour me passer mon envie de boire et mon ancienne colocataire m'y a envoyé une bouteille de vin pour me féliciter, pour mon nouveau boulot.
Ve eğer bakıcım olarak kalmak istiyorsan, davet edilmediğin odalardan uzak duracaksın.
Et si tu veux rester en tant que mon gardien, tu restes en dehors des pièces où tu n'es pas invité.
Ayak takımını uzak tutmak için.
Ils veulent garder la vermine à l'extérieur.
Sanırım zaman gelip kapılar açıldığında kapılardan biraz uzak durman en iyisi.
Je pense qu'il vaut mieux quand sera venu l'heure de l'ouverture du centre, que tu restes un moment derrière les portes.
Şimdi Wes'in neden senden uzak durmam gerektiğini söylediğini anlıyorum.
Maintenant je comprends pourquoi Wes m'a dit de me tenir loin de toi.
Bir süre tüm uzak akrabaları dolaştım.
Alors j'ai gardé mes distances un moment.
Sana ilk ay için kalacağın içkiden uzak bir ev ayarlayacağım.
Je vais faire en sorte que vous soyez hébergé dans un foyer sans alcool le premier mois.
Bir daha bunun asla olmayacağını ve ondan uzak duracağımı söyler misin?
Peux-tu lui dire que ça ne se reproduira jamais et je vais me tenir éloigné?
Bu yüzden senden uzak durmamı söyleyemezsin.
C'est pour ça que tu ne peux pas me dire de m'éloigner.
Bakım bölümü oturduğum yerden fazla uzak değil.
La maintenance n'est pas aussi loin.
Adamım, o benim olduğumdan uzak ara daha olgun.
Elle est bien plus mature que moi.
Livvie, Senin Jake'den uzak durman lazım.
J'ai besoin que tu t'éloignes de Jake
Önümüzdeki kasım ayındaki oylamadan beni uzak tutmak için oluşturulan bazı yıkıcı entrikaların sonucu?
Le résultat d'un plan de subversion pour me chasser des urnes en novembre?
Orada uzak durmaya yardımcı olan bir arkadaşım var.
J'ai un pote qui s'occupe de ça.
Doktorun uzak durmamı söylediği şey tam da buydu!
C'est le genre de stress que le médecin m'a dit d'éviter!
Uzak durmam gereken kişi Choi Young Do değil sensin sanırım.
Pour autant que je peux dire, la personne que je dois éviter n'est pas Choe Yeong Do, c'est toi.
Beni Kanca'dan uzak tutmak gibi...
M'éloigner de Crochet?
Sadece bana bir iyilik yap ve artık benden uzak dur.
Fais-moi plaisir et ne m'approche plus.
Umalım da John uzun süre boyunca başını beladan uzak tutar.
Espérons que John évite tout remue-ménage pendant quelque temps.
Bay Karsten'ın oğlundan uzak durabilecek misin?
Pouvez-vous rester à l'écart du fils de M. Karsten?
Duygularımı görevden uzak tutmaya çalışıyorum.
J'essaye de garder les sentiments en dehors de cette mission.
Çevrede elektronik teller var görünürde köpekleri uzak tutmak için ama tahminimce çift yönlü kullanım için.
Il y a un micro électronique autour du périmètre, pour empêcher les chiens d'entrer, mais je crois qu'il a un double usage.
Sana suçlamada bulunmayacağım, polisi bu işten uzak tutabiliriz.
Je ne porterai pas plainte et on ne mêle pas la police à ça.
Ailemden uzak durman konusunda seni uyarmıştım.
Je vous ai dit de ne pas approcher de ma famille.
Evet. Kardeşini uzak tut, tamam mı?
Faudra éloigner ton frère.
İnsanlar, onlardan uzak durmam için ödeme yaptı.
Des gens m'ont payés pour rester loin d'eux.
Ya da Francis'in hayatını kurtarmak için beni uzak tutmaya çalışıyor.
Ou elle essaye de m'éloigner pour lui sauver la vie.
Tv'den o kadarda uzak kalmadım.
Je passais à la télé.
Hastalarımı buradan uzak durmalarını söyleyeceğim.
Je vais dire à mes patients de ne plus venir ici.
Ben temiz kalacaktım, sen de bu hayattan uzak duracaktın,...
- faut que tu fasses ta valise.
Bana sorarsanız, o benim adamım olsaydı onu ön saflardan uzak tutardım.
Croyez-moi, si c'était un gars à moi, j'éviterais de l'envoyer au front.
Bu zulmü topraklarımızdan uzak tut bu gecenin şerefine ziyafet yapıyoruz!
Efface à jamais cette infamie de nos terres. Afin que ce soir, nous puissions célébrer... tes épousailles avec la princesse de Crète!
Arkadaşımın antika dükkanı uzak değil.
L'antiquaire n'est pas loin.
Bana dünyayı ondan uzak tutacağına dair bir yemin içti.
Il m'a fait promettre de garder le monde loin de lui.
Mia, sen hiç uzak mesafe ilişkisi yaşadın mı?
T'as déjà eu une histoire d'amour à distance?
Gideon, o defteri buradan uzak tutmanı emrediyorum. Yükselmeme izin ver.
Gideon, je t'ordonne de sortir ce journal d'ici immédiatement et de me laisser m'élever.