Uzakta translate French
8,056 parallel translation
Siz de köşede gözlerden uzakta olurdunuz.
Vous êtes en général dans le coin de mon œil.
Bunu soruyorum çünkü o çeşit bir maviyle boyalı bir duvar var. Buradan çok uzakta değil, ve bebeklerden bir tanesi dün gece orada öldürüldü.
Je demande juste car cette nuance de bleu est la couleur d'un mur dans une ruelle non loin de là, et une poupée y a été tuée hier soir.
Evden biraz uzakta ama iyi bir okul.
C'est un peu loin de la maison, mais c'est une bonne faculté.
Kırma alanından 1,5 km uzakta oturuyor.
Il vit à moins de 2 km du site de fracturation hydraulique.
Fransa'dan uzakta, güvenli bir yere.
Un endroit sûr. Loin de la France.
Şu anda öyle gözükmeyebilir ama, evlenip buradan uzakta olman senin iyiliğin için gerekli.
Ça peut ne pas sembler maintenant, mais c'est pour votre propre bien que vous allez bientôt vous marier et partir loin de ce château.
Uzakta değil!
C'est pas loin! Je vais vous montrer!
Seni Mystic Falls'a o kaçık ailenden uzakta olabilmen için getirdim.
Je t'ai amenée à Mystic Falls pour te sauver de toute ta satanée famille de sorciers.
Benden bir blok uzakta yaşıyor.
Il vit juste à côté de chez moi.
- uzakta olabilirler. - Nerede oldukları önemli değil,
- Ils peuvent être loin.
- Ne kadar uzakta?
C'est loin?
Fransa çok uzakta.
La France est vraiment loin.
- İki metre uzakta dur.
Reste à deux mètres de moi.
Beynini uçurmam için yeterince uzakta dur.
Reste assez longtemps devant moi pour que je t'éclate la cervelle.
Ama oraya varmamız aylarımızı alacak. Edmonds'ın gezegeni daha da uzakta.
Mais il nous faudra des mois pour y aller, Edmunds est encore plus loin.
Dağın tepesinde bir yerde. Savaş alanından çok uzakta.
Haut dans les montagnes... il est hors de portée des canons Turcs.
Charlie'den Bravo'ya, hedef kıyıdan uzakta görüldü.
Bravo, objectif repéré.
Gaston uzakta savaşırken "mülk nasıl yönetilir" öğrenmemi istedi.
Gaston était parti combattre, elle estimait que... je devais apprendre à gérer ses biens.
Önemsiz eforlarımıza bakmak, bize sadece evden çok uzakta olduğumuzu hatırlatıyordu.
Contempler nos efforts dérisoires ne servait que de rappel du fait que nous étions encore loin de rentrer chez nous.
Onu o kayma uzakta izin için Ve o kısır olduğunu bildiği bir adam evlenmekGerçek aşk bu.
Pour oublier ce rêve et épouser un homme stérile, elle doit être très amoureuse.
Gerçek bir utanç olduğunu mısın katlanmak zorunda olduğunuz Brad burada uzakta vurma ile ve üzerinde, Şimdi o bir mücadele şansı var olduğunu size hamile.
Dommage que tu devras tolérer le sexe avec Brad constamment, maintenant qu'il a une chance de te mettre enceinte.
12 gündür buradayız, on gündür uzakta.
- Eh bien, nous avons été ici 12 jours. Sur les 12, il y a en a 10 où il a été absent.
Çatı katı çok güzel ve havadar ayrıca gürültümüzden ve kargaşamızdan da uzakta olacaksın.
Le grenier est si beau et si aéré. Et tu seras épargnée par tout ce remue-ménage.
Çok daha uzakta.
C'est bien plus loin.
Acil destek lazım ve en yakın memurum 20 dakika uzakta.
Quelqu'un doit y aller et tu n'es pas loin.
Uzakta. - Kaza. - Araba kazası.
- Un accident de voiture.
Hayır, duyulan şey buradan birkaç milden fazla uzakta olamaz.
- Ça ne devait pas être loin.
Topun uzakta kaldı.
Je pense que c'est à toi.
Başkent'ten uzakta, Snow'dan uzakta olduğumu.
À l'abri du Capitole. À l'abri de Snow.
Cephe birliklerinden çok uzakta, terk edilmiş sokaklarda çalışıyor olsak bile emin olun nereye bırakırlarsa bıraksınlar, güvenli bir yer olmayacak.
Même si nous travaillons dans des rues abandonnées, à des kilomètres des premières lignes, à quelque endroit qu'on nous place, nous ne serons pas en sécurité.
Clawtooth Dağı ne kadar uzakta biliyor musun?
À quelle distance se trouve le mont Trident?
Uzakta çalışıyorduk ve dedim ki hayır, hayır Keith'e gidip söyledim.
Keith veut pas de batterie. On enchaîne les prises et je dis à Keith :
Onlar Al Fariq'in parasıyla ailelerinden uzakta partileyen çocuklar sadece.
Des gosses qui passent leur vie à boire aux frais d'Al Fariq.
Cal Poly buraya birkaç saat uzakta.
Cette université n'est qu'à quelques heures d'ici.
Annem de uzakta.
Et ma mère n'est pas là.
12 bin kilometre uzakta.
13 000 kilomètres de distance.
- Hoover Barajı'na 8 km uzakta.
- 8 km à partir du barrage de Hoover.
- Ne kadar uzakta?
- Est trop loin?
Hayır, hayır, hayır! Çok uzakta!
Non, c'est trop loin à pied!
Buradan yarım kilometre uzakta bir tekne sizi bekliyor.
À quelques centaines de mètres d'ici, il y a un bateau pour vous.
- Çok az bir mesafe uzakta.
Et on peut y être en cinq minutes.
Bu 250 mil uzakta.
Ça va pas? C'est à 400 kilomètres!
Bir adam uzakta kim olduğunu alabilirsiniz eğer bilmiyorum demektir.
Parce que je ne sais pas si un homme peut échapper à ce qu'il est.
Ben o uzakta, herhangi hayal kırıklığı gelmiyordu.
Je n'ai pas été déçu. Loin de là.
Uzak, buradan uzakta ve John Henry Clayton.
Loin d'ici et de John Henry Clayton.
Bizim gibi adamlar gitmek için, uzakta öldürülmesi olsun?
Il existe un endroit où des hommes comme nous peuvent échapper aux meurtres?
Evden uzakta olmanın ne kadar kötü olduğunu unutmuşum.
J'avais oublié ce qu'on ressentait loin du pays.
İstasyon 2 km yürüme mesafesinden daha uzakta olamaz. En fazla 3. Hatta daha oraya ulaşmadan sinyal bulabiliriz.
La gare doit être à 5km à tout casser et on aura peut-être du réseau avant d'y arriver.
Öncekinden daha uzakta gibi.
C'est plus loin qu'avant.
Çok uzakta olamazlar.
Ils ne doivent pas être très loin.
Tanrım. Biraz uzakta...
Pouvez vous...