English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Uzatmayalım

Uzatmayalım translate French

109 parallel translation
Fazla uzatmayalım. Vakit nakittir, malum.
Soyons rapides, le temps c'est de l'argent.
Lafı uzatmayalım. Ben bu işten sıkıldım.
J'en ai par-dessus les oreilles.
Konuyu uzatmayalım. Şu anda onu imzalamayacağım.
Dites ce que vous voulez, je ne signerai pas tout de suite.
- Deme. Neyse, uzatmayalım.
Bon, d'accord, ce n'est pas tout ça.
Fazla uzatmayalım, Elliot.
Ne traînons pas là-dessus.
Bu meseleyi hiç uzatmayalım.
Pas besoin d'en discuter.
Çünkü hala kızgınsan eğer, bence bu işi uzatmayalım.
Si vous l'êtes, on ferait mieux d'en rester là.
Roger, lütfen bu işi daha fazla uzatmayalım.
Je vous en prie, Roger, restons-en là. Je n'ai pas le temps.
- Uzatmayalım.
- Alors, allons-y.
İçeri girmeme müsaade etmezler bu işi fazla uzatmayalım.
Ils ne me laisseront pas entrer. Ne faisons pas d'histoires.
İşimizi uzatmayalım.
On partira avec.
Pekala, aileden biri öldüğüne göre bunu daha fazla uzatmayalım.
Un mort dans Ia famille,... on va oublier ça.
Sözü fazla uzatmayalım.
On va pas jouer à cache-cache.
Yaptığınız başınıza büyük iş açabilir. Dinle, bu yanımızdayken çok uzatmayalım, çünkü bu herif haftadır.
Ecoute-moi avec lui ça peut pas y aller tres loin parce que il est malade!
Pekâlâ, uzatmayalım.
Arrêtons là les effusions.
- Buna hiç gerek yoktu işte! - Uzatmayalım artık!
Salut, poulet!
Artık uzatmayalım.
N'en parlons plus.
Vedalaşmayı uzatmayalım, olur mu?
Allez, je n'aime pas les adieux.
Arayı uzatmayalım.
On s'appelle, hein?
Lafı uzatmayalım.
Ne tournons pas autour du pot.
Arayı uzatmayalım.
Revenez quand vous voulez.
Uzatmayalım, ki asıl rezalet burası, sonunda yedek lastiği çıkardım ama sarkık, büzüşmüş bir şeyle karşılaştım.
Bref, quand j'ai eu fini, épuisé, j'ai vu le pneu s'affaisser
Arayı uzatmayalım.
On s'appelle.
Hakkını kullandın. Uzatmayalım.
Tu as dépassé le quota.
- Öyleyse bu meseleyi fazla uzatmayalım.
- Alors, on peut passer à autre chose?
Lafı uzatmayalım. Pekala.
Droit au but, hein?
Peki, uzatmayalım.
- Tout de même pas.
Uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle.
Je ne pouvais faire rien. Je me suis marié a l'autre femme.
Uzatmayalım, Zagor'a müebbet verdiler.
Ça fait maintenant 20 ans. Bref, Zagor a été condamné à perpétuité.
Uzatmayalım.
Ne parlons plus de ça
- Uzatmayalım.
Vous allez finir!
Artık uzatmayalım, tamam mı?
Restons-en là pour aujourd'hui.
Herb, lafı uzatmayalım, sadede gelelim.
Herb, assez tourné autour du pot!
Biliyor musun ben de "Lafı uzatmayalım, sadede gelelim" diye bitirecektim.
j'allais conclure par "assez tourné autour du pot".
- Eğer yanlış yaparsan hep kötü hissedersin. - Uzatmayalım.
Si tu fais quelque chose de mal, tu te sentiras mal.
Bunu uzatmayalım.
Ne laissez pas se prolonger cette situation.
Lafı fazla uzatmayalım, olur mu?
Ne tournons pas autour du pot.
Haydi konuyu fazla uzatmayalım, evlat. Popom çok fena yanıyor.
Très bien, venons en à la partie la plus interessante.
Hepimiz mükemmel kiracı isteriz ama görüşmeyi uzatmayalım.
Nous désirons tous le colocataire parfait, mais inutile de s'éterniser.
Bu meseleyi daha fazla uzatmayalım!
La nouvelle génération pense ainsi.
Fazla uzatmayalım, Harm. Sana yakışanı bu.
Reste dans la simplicité, Harm.
Daha fazla uzatmayalım.
Pardonne-moi.
Fazla uzatmayalım, olur mu?
Je vais vous parler franchement.
- Çok az şey. - Lafı uzatmayalım.
Venons-en au fait.
Haklısın, o yüzden lafı uzatmayalım.
Je crois que tu as raison. Alors, allons droit au but.
Evet, bu konuyu uzatmayalım.
Oui et bien, n'y pensons pas.
Bence bu telefonu fazla uzatmayalım.
Ça t'importe? Autant raccrocher.
Baba, uzatmayalım.
Je ne veux pas l'entendre.
- Bak, uzatmayalım bunu.
- Pas si fort.
Uzatmayalım.
Bon, on y va.
Neyse... Evet, daha fazla uzatmayalım, bayanlar baylar, Jason Hamilton... "
Donc, sans plus tarder, accueillons Jason

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]