Uzaylı translate French
6,510 parallel translation
Bir de damarlarını uzaylı kanıyla doldurdu.
Et qu'il a rempli vos veines de sang alien.
Weaver senin bir uzaylı türü için bir tür elçi olduğunu düşünüyor.
Weaver pense que cela vous a transformé en une sorte de messager d'une race alien.
Uzaylı şehrinde ne oldu Phil?
Qu'est-il arrivé dans la ville alien, Phil?
Porto Riko'ya uzaylı şehrini yok etmeye ve Dr. Whitehall'u durdurmaya gittim ve bunu yaptık.
Je suis allé à Porto Rico pour détruire la ville alien et arrêter le Dr Whitehall, et c'est ce que nous avons fait.
Uzaylılar tarafından mı kaçırıldı?
Est-ce qu'elle vient de se faire enlever par des aliens?
Uzaylı yazı dürtülerimi konuşabileceğim tek terapist oydu.
C'était le seul thérapeute à qui je pouvais parler à propos de mes écrits alien impulsifs.
Uzaylı yeteneklere sahip olup deneylerimizin bu aşamasını geçebilen hiç kimse olmadı daha.
Personne n'a survécu à ce stade de nos expériences avec des améliorations extraterrestres.
Peki ya hangi uzaylı dünyasından geldiğini veya ne işe yaradığını bilen var mı?
Et quelqu'un a t-il une idée de quel monde alien ça peut venir ou les effets que ça peut avoir?
Fury sizi ölümden döndürdü ve bunun için uzaylı kanı kullandı.
Fury vous a ramené à la vie, et il a utilisé du sang d'alien pour le faire.
Uzaylılardan ben de nasibimi aldım ve anlamadığım şeylere karışmamam gerektiğini öğrendim.
J'ai eu mon propre passage avec quelque chose d'alien, Et je sais que mieux vaut ne pas jouer avec des choses qu'on ne comprends pas.
Yük ambarındaki uzaylı şeysi ne olacak?
Que dire de la chose étrangère dans la soute?
Ancak yine de karşılaştığın tüm o uzaylı unsurlarına karşı derin güvensizlik besliyor.
Mais il garde une grande méfiance pour tous les objets aliens.
Uzaylı parazitler lise öğretmenlerini tehlikeli ceset hırsızlarını çevirir.
Les parasites aliens transforment les profs en meurtriers.
Bir şehre uzaylıların saldırması da öyleydi ama gerçekleşti.
Comme l'attaque de la ville par des aliens, mais c'est arrivé.
- Uyku tutmadı. O mutantı gözlerimle görmek istedim, acaba uzaylı insan nasıl oluyormuş diye.
Je voulais voir ce mutant moi-même, voir ce qu'ils essaient de faire des humains.
İnsanlar üzerinde silah kullanımı olmayacak ve uzaylılar üzerinde olacak sadece.
Perdre les armes dont les gens se servent sur les autres, et garder celles contre les aliens.
Oraya uzaylıların yüzyıllar önce indiğine dair eski bir efsane var.
Un mythe ancien raconte que les aliens y sont venus il y a des siècles.
- Bizi bitirmek isteyen uzaylıların dünyamızı bastığını unuttun mu? Her ölümden o sorumlu olamaz.
T'as oublié qu'on est envahit d'aliens qui essaient de nous éradiquer?
- Birileriyle... kurmaya... çalış büyük bir uzaylı aktivitesi var...
Que s'est-il passé là-bas? J'ai essayé... Personne...
Uzaylı onlar.
Ce sont des aliens.
Uzaylı oldukları için?
Car ce sont des aliens?
Şu uzaylı, Karellen seninle babanın suretinde konuşurken- -
Quand cet alien, Karellen... quand il t'a parlé en tant que ton père...
Uzaylıların adam kaçırması.
L'enlèvement alien.
Uzaylılar size bir şey verdi ve bu da sizi önemli hissettirdi.
Je comprends. Les aliens vous ont donné quelque chose et vous devez vous sentir spécial.
Bir de şöyle düşün Ricky, bu zamana kadar bu uzaylılar son derece dikte edici, gizemli ve tehditkarlardı.
Réfléchissez. Jusqu'ici, ces aliens ont été massivement démonstratifs et secrets, menaçants.
Kötü uzaylılar ama liderleri "Elden ne gelir." mi diyecek? - Hadi oradan.
Ce sont de méchants aliens, mais leur chef dit "Hey-ho"?
Ricky, sen bir uzaylı ırkının yegane sözcüsüsün.
Vous êtes le seul porte-parole de la race alien.
Uzaylın dağılmış.
Votre alien s'est dissipé.
Evet, var efendim. Bütün saygımızla başkentimizde bulunan uzaylı kaçağı yakalamak için gereken her türlü fikre açığız.
Et par tous les moyens, nous sommes ouverts à toutes idées l'alien perdu dans notre capitale.
Ama uzaylı bir Süpermen...
Mais un Superman extraterrestre...
Başka bir uzaylı daha.
Un second extraterrestre.
Bütün bunların senin gizli uzaylı planının bir parçası olmadığını nereden bileceğiz?
Comment savoir que ça ne fait pas partie de ton plan secret extraterrestre?
Tamam, şimdilik senin şu küçük oyununu oynayacağım, uzaylı.
Eh bien, je vais accepter de jouer le jeu pour le moment, l'extraterrestre.
Uzaylı kesinlikle ben farkında olmadan bana zihin kontrolü uyguluyor.
Non! Cet extraterrestre a une sorte de pouvoir télépathique que j'ignorais.
Biz seks uzaylılarıyız, seks gezegeninden.
Nous sommes des sextraterrestres de la planète Sexe.
Uzaya geri dönün sizi adi uzaylılar!
Retournez dans l'espace, minables extraterrestres!
Uzaylılar tünelde!
Des extraterrestres dans le tunnels.
Cidden enkazda takılı kalıp galaksiyi istila etmiş mikroskobik uzaylı formuna benziyorlar.
Ils ressemblent en effet aux aliens microscopiques qui ont habité l'univers en étant piégés dans des débris...
Umarım uzaylılardır.
Faites ce que soit des alliens.
O, uzaylı bir tehdit.
C'est une menace Alien.
Uzaylı tehdit yakalandı, azledildi.
La menace alien a été capturé, contenue.
Uzaylıların buraya çoktan gelmemesi çok şanslı olmanız.
Les aliens ne se sont pas pointer ici parce que vous avez eu de la chance.
Dinozorları, uzaylıları ve Chris Pratt'in birlikte ekip olacağı herhangi bir şeyi istiyorlar.
Ils aiment les dinosaures, les aliens et toutes choses que Chris Pratt peut unir les forces.
Uzaylıların seni tutamayacağını bilmeliydim.
J'aurais dû savoir que les aliens n'arriveraient pas à vous stopper.
Ne zaman birisi şu lanet şeye dokunsa uzaylı büyüsüyle çarpılıyor.
À chaque fois que quelqu'un touche ce foutu truc, Ils ont été touchés par l'explosion d'un truc alien.
Kötü bir uzaylı orostopolu olduğunu.
Que c'était un putain d'alien.
Bu şey uzaylıları mı vuruyor?
Est-ce qu'on tire les aliens avec? Le Commandeur a insisté pour voir ce qu'il achetait.
-... hatta uzaylı kaçırılmaları bile...
-... Même des histoires d'enlèvements
Oradaki efsaneye göre bunun sorumlusu uzaylılardı.
Le mythe que les extra-terrestres sont responsables des géoglyphes là...
- Hain olmadığınızı söylüyorsunuz ama yine de bu uzaylı silahlarının oğlunuzu iyileştirmesini umuyorsunuz.
Vous dites que vous n'êtes pas des traîtres, mais vous espérez que ces... armes Alien guérissent votre fils.
- Bu şey uzaylı yani.
Donc c'est alien.