Uşağın translate French
496 parallel translation
Şimdi, o aptal sıskaya, parşömen neredeyse ortaya çıkarmasını söyle ve onu adamın Nübyeli uşağına ver.
Alors dites à ce faible idiot d'aller le chercher, où qu'il soit... et de le remettre à son serviteur nubien.
Uşağın gösterdiği ilk odayı tutuverdim.
J'ai pris le première chambre que le boy m'a montrée.
Beni her zaman naçiz bir uşağınız olarak görebilirsiniz.
Je serai toujours votre humble serviteur.
Ama uşağınızı yanınızda götürmek yakışık olmaz efendim.
Vous ne devriez pas y aller avec votre valet.
Haber verdiğim için üzgünüm efendim, uşağınız tutuklandı.
Votre valet a été arrêté, Bates?
Uşağını gördüğümde farkettim ki sana böyle iyi bakan o ben de şeytana uyup onu işe aldım.
Je t'ai toujours envié... tes tenues et ta classe. Et quand j'ai vu que Sidney... te servait avec un dévouement sans égal... je n'ai pas pu résister, je l'ai embauché.
Kahvaltımı yeni uşağın getirmesini istiyorum!
Molly, je peux avoir mon petit déjeuner?
Eğer akıllı bir kız olsaydı kendi seviyesinden iyi bir adam bulur... onunla evlenir, sonsuza dek mutlu yaşar... ve asla uşağın odasına girmezdi.
Si elle était sage, elle choisirait un jeune homme de son milieu, ils se marieraient et vivraient très heureux. Et elle n'irait plus jamais chez le majordome.
Artık bir uşağın izin gününde ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce que fait un majordome durant son jour de congé.
Benim Park Bulvarı veletleri diye adlandırdığım... çok talihsiz bir gruba mensupsunuz. Rahat ve lüks içinde büyümüş... kendi başına buyruk şımarık bir çocuk... ve o yanlış yönlendirilmiş enerjisi o kadar çocukça ki... izin günündeki bir uşağın yorumunu bile hak etmiyor.
Vous êtes ce que j'appellerais une morveuse de Park Avenue, une enfant gâtée qui a grandi dans le luxe et la facilité, et qui poursuit des buts tellement puérils qu'ils ne méritent même pas les commentaires d'un majordome.
Bu daha ziyade uşağın resmiyetini artırmaz mı?
Un majordome l'est d'autant plus, dans ce cas.
- Yeni uşağınız, mösyö.
- Le nouveau valet, monsieur.
Düşesin kapısıyla bağlantıIı kapılar konusunda uşağın ifadesi hayli garip.
Le témoignage du valet est très étrange, monsieur, concernant les portes de la chambre de la duchesse.
- Kim söyledi bunu? - Uşağınız.
À 10 h, l'inspecteur Gruber est arrivé et je l'ai amené au bureau.
Hemen hemen kasabadaki herhangi biri olabilir. Sizin uşağınız Drake bile olabilir.
Il pourrait être n'importe qui dans le village, peut-être même votre majordome.
Kocamın uşağının hakkımda söylemek zorunda olduğu şey neymiş?
Et qu'avait le valet de mon mari à dire?
Sonra Alathea, İngiliz uşağını cankurtarandan kendisiyle kahvaltı yapmasını istemesi için yollar.
Elle envoie son valet au maître-nageur pour le prier au petit-déjeuner.
Derler ki, hiç kimse uşağının gözünde kahraman değildir.
On dit qu'aucun homme n'est un héros pour son serviteur.
Ayrıca şu da bir gerçek ki, hiçbir kadın, kocasının uşağına sır değildir.
Il est aussi vrai qu'aucune femme n'est un mystère pour le serviteur de son mari.
Servetinizi bir uşağın hediye ettiğinin bilinmesine asla katlanamazsınız.
Vous auriez trouvé intolérable de savoir que votre fortune venait d'un de vos domestiques.
Bana tutulmuştunuz ve bir uşağa karşı hissetikleriniz için kızgındınız uşağın bunun fakında oluşuna da.
Je vous attirais et ça vous gênait d'avoir des sentiments pour un valet et de sentir qu'il le savait.
Hayır, beni uşağın olarak gördüğün için.
Non, parce que vous vous êtes présenté à moi comme un domestique.
- Bir uşağın kızı.
- C'est la fille d'un domestique.
Onu ve uşağını adam başı 1.000 sterlin borçlandırdım.
J'ai exigé 2000 £ de caution.
Uşağınızdan hiçbir iz yok. Korkarım Siyu'ların eline düştü.
Votre domestique doit être aux mains des Sioux.
Uşağınız Franz'la iki kişi daha müzik çalıyor.
Franz et deux valets jouent de la musique.
İnsan uşağının yanında Don Juan olamıyor, değil mi?
On n'est jamais un don Juan aux yeux de son valet.
Bu Polonya uşağının, yerimde gözü var!
Il veut... Larbin polonais!
Uşağınıza yerinizi söyleyeceğim.
Je vais prévenir votre domestique.
Seyisinin, hatta uşağının bile kadın olduğunu herkes biliyor.
C'est bien connu que même votre valet et votre majordome sont des femmes.
Ailesinden değilsen, uşağı falan mısın?
Vous avez des droits sur elle?
Madam Karenina'nın uşağı onu görmek istiyor.
Le majordome de Mme Karenine.
O, Egbert'ın uşağı.
C'est le valet d'Egbert.
Yeni uşağınızım.
Le nouveau majordome.
- Onların at uşağı.
- Le palefrenier.
Biz buraya gelirken uşağınız fark etmiş.
Pour éviter qu'on l'entende!
Baş uşağın bu gece kaçması tuhaf.
Bizarre que le boy principal soit parti.
Uşağınız bavulunuzu açmıştır herhâlde?
Votre valet de chambre a dû vous installer.
Bir uşağım yok, korkarım.
Je n'en ai pas.
Andre LaTour, Albay'ın uşağı.
André Latour, le valet de chambre.
Ben öldürülen adamın ortağıydım. Öteki kurban da uşağımdı.
Je connaissais bien les deux victimes.
Sen İngiliz elçiliğinin uşağısın, benim değil.
Vous êtes le valet de l'ambassadeur Britannique, pas le mien.
Size, İngiliz Büyükelçisi'nin uşağı olduğumu söylesem inanır mıydınız?
Me croiriez-vous si je vous disais que je suis le valet de l'Ambassadeur Britannique?
Ey canlara susamış uyku! Kurşun topuzunu indirdin uşağımın başına çalgı çalarken.
Ô sommeil meurtrier, abats-tu ta massue de plomb sur mon petit musicien?
Bick Benedict'in uşağı! Onun kocasının.
Larbin de Bick Bénédict... son mari.
Avcı uşağı kurt ve yavrularını bulmuş.
Notre veneur nous le jure.
Aman Tanrım! Bu Boris, Vajdaların uşağı.
C'est Boris, le palefrenier des Vaida.
Uşağın izin günü.
Même pas de "liftier".
Benim kişisel uşağım olacaksın. Ona gerekenleri öğretin.
Tu seras mon serviteur personnel.
Buna karşın öğlen 4 sularında Hiroshima'daki Fukushima klanının eski uşağı olduğunu iddia eden bir samuray kapımıza dayanır.
Cependant, vers midi... un ronin de l'ancienne province de Geishu frappa à notre porte.
Hiroshima'daki eski Fukushima Klanının uşağı mıydın?
Un ancien samouraï du clan de Geishu?