English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Vadi

Vadi translate French

655 parallel translation
Vadi etrafında daire çizip Altın Dağında önünü kesmeliyiz.
Nous devons encercler la Vallée et le retrancher à la Montagne d'Or.
Ve o dağların arasında muazzam bir vadi uzanıyor.
Et entre elles, il y a une grande vallée.
Karşıdaki beyaz büyük dağı görüyorsunuz hemen eteklerinde size bahsettiğim vadi uzanıyor.
Là-bas se dresse la grande montagne blanche... et au pied repose la vallée dont je vous ai parlé.
Hepiniz iyisiniz ve artık yerleştiniz. artık bu vadi bana fazla medeni gelmeye başladı.
Vous êtes bien installés... et cette vallée devient trop civilisée pour moi.
İki kez vadi dışına çıkıp kılavuzlara rüşvet verdi.
Elle est allée dans la vallée pour soudoyer les porteurs.
Vadi'de, ağaçların altından akan akarsuda balık tutuyorsun.
Pêcher dans le ruisseau qui coule dans le vallon arborescent.
Biri bir şarkı başlatırdı ve vadi seslerin yankısıyla dolardı.
Quelqu'un entonnait une chanson et la vallée s'emplissait du son de nombreuses voix.
- Bunun anlamı... Vadi'den bir şey eksildi ve yeri bir daha asla dolmayacak.
Ça signifie que... quelque chose de cette vallée a disparu et ne sera peut-être jamais remplacé.
Idris, Owen Vadi'deki herkesi toplayın.
Idris, Owen, vous tous. Allez chercher tous les gens des vallées environnantes.
"Sevgili Angharad, Vadi'den ayrılıyorum..."
Ma chère Angharad - je quitte la vallée et...
Zorlukların gölgesi altındaki vadi.
La Vallée des Larmes.
Nehrin karşısında orkidelerle dolu bir vadi var.
Il y a toute une vallée d'orchidées, là-bas.
Hangi vadi Charlie?
Quel arroyo?
Kayak merkezlerinin isimleri "Vadi" oluyor, Güneş Vadisi gibi.
Les stations de ski ont souvent des noms de vallées.
Eğer hangilerinin açık olduğunu biliyorsan... daha kuzeyde bir sürü vadi var.
Au nord, il y a des canyons et des gorges, mais il faut connaitre le coin.
Vadi tabanındaki gölgemi görünce... altının anahtarının bu pencere olduğunu anladım.
Lorsque je vis mon ombre en bas de la vallée, je sus que cette fenêtre était la clé pour l'or.
Korunaklı bir vadi, yeşil bir otlak.
Une vallée abritée, du bon pâturage.
Sanırım bu vadi sana çok şey ifade ediyor. Bir parçana, hı?
Cette vallée doit beaucoup compter pour vous une partie de vous.
Kane, sen ve adamların bayırın tepesinde vadi sürüsüyle beraber onlarla buluşacaksınız.
Kane et tes hommes les retrouvez en bas avec le troupeau de la vallée.
Aklımdaki vadi gibi. O vadide rahatlıkla çok güzel bir otlak oluşturulabilir.
Je connais une vallée, par exemple... où un gars pourrait s'installer pour élever du bétail.
Toprağı verimli olan bir vadi bulacağız.
Nous trouverons une vallée fertile.
Sol tarafta küçük bir vadi var, sonunda da şelale var.
Il y a un canyon à gauche, terminé par une chute d'eau.
Vadi çevrildi.
Le ravin est encerclé.
Burası büyük bir vadi.
C'est une grande vallée.
Eğer benim için olmazsa, vadi de olmaz, depo da olmaz.
Sans moi, il n'y aurait ni vallée ni bétail.
Sanırım vadi boyunca ilerleyeceğiz.
On va descendre dans la vallée.
Japonya tüm radyoaktivitenin içinde toplandığı bir tür vadi.
Le Japon deviendrait une vallée où couleraient ces nuages.
Vadi meselesini onun için hallettikten sonra, daha önce yaptığı gibi beni kovacaktır.
Quand j'aurai nettoyé la vallée pour lui, il me renverra comme avant.
Parrish bu kadar inatçı olmasaydı vadi senin olacaktı.
Si M. Parrish était moins têtu, la vallée serait à toi.
Vadi için sana söz verdim.
Je t'ai promis la vallée.
Buradan üç gün, seçimimizi Powder Nehrinin dönemecinde sakin bir vadi, veya... yüksek bir yerde... yapabilirdik.
À trois jours d'ici, nous pourrions choisir : la rive de la Powder River... un vallée paisible... ou sur les hauteurs.
Vadi`deki katiller bundan zevk alacak.
Même les tueurs de l'Ouest sont plus sympathiques.
Volkanik sıcaklık şu tepelerdeki buzun erimesine ve bu vadi üzerindeki bulutların oluşmasına sebep oluyor.
La chaleur volcanique monte et fait fondre la glace au-dessus de ces falaises, formant ainsi des nuages suspendus au-dessus de la vallée.
Tahminime göre bu vadi hâlâ Mezozoik çağda.
D'après moi, cette vallée est toujours à l'ère mésozoïque.
Tüm vadi benim.
Toute la vallée m'appartient.
Tony burada büyük bir vadi işlettiğinizi söyledi.
Tony dit que vous dirigez une grande vallée.
Birkaç şarkı ve yarım şişe sonra, size bir vadi vaat ediyor.
Deux chansons et plusieurs verres après, il vous offre une calèche et une vallée.
Büyük bir vadi ve çok yer var
C'est une grande vallée, ce n'est pas l'espace qui manque.
- Vadi için buradan sapılıyor.
- C'est ici, pour la gorge.
Vadi İtalya'ya geçişi sağlayan yola... sadece beş kilometre uzaktaydı ama çok değerli bir araziydi.
La vallée n'ètait qu'à cinq kilomètres du passage menant en Italie, mais c'ètait une propriété de grande valeur.
Vadi Geçit'ine girdiğinde, onu tutuklamalısın.
Vous l'arrêterez quand il sera à Valley Pass.
# Uzakta bir vadi vardı # Itogawa deresinin aktığı
une vallée oubliée où serpente... une rivière ténue comme un ruban, l'Itogawa filiforme...
Son zamanlarda yerleşebileceğim yerin bu vadi olduğunu düşündüm.
Récemment, voulant m'installer, j'ai pensé à cette vallée.
Je... Jehoshaphat! ( Kudüs yakınındaki vadi )
Doux Jésus...
Burası Montelepre'yi çevreleyen vadi ;
Voici les alentours de Montelepre.
Merkez Vadi!
Valley Center!
İhtiyar Bay Cohen elinde bir avuç vadi zambağıyla, ve düztabanlarıyla gelirdi.
Vous vous souvenez du vieux Kohn? II venait toujours le mercredi.
Oh, yakında Vadi Halfa'ya hareket edecek, evet, ama... biliyor.
Il va bientôt partir pour Wadi Halfa, mais il sait.
Ve ülkemiz, sizin ölümünüzün öcünü almak için geldiğinde, tüm bu vadi yıkılmış olacak.
Et notre pays ravagera cette vallée pour venger votre mort.
Mesela bu vadi.
Cette vallée, par exemple.
Ve bu vadi bir kez daha Yahudilerin oldu.
Barak, fils de Canaan, et cette vallée est redevenue terre juive.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]