Varda translate French
75 parallel translation
Bunca zamandır sanki bende kızamık varda o yüzden benimle görüşmüyorsun sanıyordum.
- Très bien. Je n'avais pas la rougeole, pourquoi m'éviter ainsi?
Biraz garip bir teorim varda, ondan.
J'ai une théorie :
Halletmem gereken bazı işlerim varda..
J'ai des choses à faire..
Bazı önemli işlerim varda. Gözümün bebeği gibi bakarım ben ona siz hiç merak etmeyin
Je veillerai sur lui comme sur la prunelle de mes yeux.
- Çok hasta biri. - 70 kilometre cıvarda bir hastane yok.
Elle est très malade. Il n'y a pas d'hôpital à 75 km à la ronde.
Sanki Rusya'da bir market varda.
Les Russes n'ont pas d'épiceries.
Belki duymamışsındır bu çıvarda gençler balık gibi yürüyor.
Sache que les yuppies se reproduisent comme des lapins.
Şey, cansız nesnelerin acıyı hissetiklerine dair bir düşünce varda.
Il y a une théorie selon laquelle les objets ressentent la douleur.
Özür dilerim Ferris, soğuk algınlığım varda.
Excuse-moi, Ferris. Mon rhume.
Ne demek ne varda Eddie.
Comment ça, Eddie?
Şey, anladığım kadarıyla, bunu yapabilecek bir kişi varda, o da sensin.
Si j'ai bien compris, tu es la femme de la situation.
Sakıncası yoksa hemen konuya gireceğim. 10 dakika sonra bir toplantım varda.
Je serai bref, j'ai une réunion dans 10 minutes.
Tanrım Logan çok ateşli, onda varda var.
Logan était super sexy, même dans son état.
Zira benim varda.
J'ai ce qu'il faut.
Mikroplarla ufak bir sorunu varda.
Il a un petit problème avec les microbes.
Önemli bir mesele varda!
Donnez-moi deux minutes.
Oh, üzgünüm. bu gece bir randevum varda.
Oh, désolé. J'ai un rendez-vous très important ce soir.
Bu gece kasapla bir randevum varda.
Moi rendez-vous avec boucher, ce soir.
Ne bok varda bakıyorsunuz?
Qu'est ce que vous regardez, bordel?
Evde bazı meseleler varda, bu genelde iyi hissetmemi sağlar.
J'ai de petits soucis à la maison, et en général, ça me détend.
- Evet, yüzümde bir tüy sonurum varda.
Un petit problème de pilosité faciale.
Emprovize günü. Bugün emprovize toplantım varda.
J'ai mon cours d'impro.
Doldurulması gereken bir ilacım varda... -... düşündüm de bugün eczaneye gideceksen...
J'ai des médocs à acheter, donc si tu y vas...
Kaçırmamam gereken bir akşam yemeği randevum varda.
N'y voyez rien de personnel. J'ai un dîner très important ce soir.
Bir randevum varda.. Theo ile.
J'ai un rendez-vous... avec Theo.
Mahkumla sorunumuz varda.
On a eu un petit souci avec le prisonnier!
- Korsan Mağrası resmi varda...
- On voit une anse de pirate...
Hayır, inanıyorum. Bugün bir sürü randevum varda.
J'y crois, mais j'ai plein de rendez-vous.
Yapmam gereken bir şey varda.
Je dois faire quelque chose.
Kafamda bir dava varda.
Je suis sur une affaire.
Senin ne işin varda buradasın?
Que fais-tu ici, de toute manière?
Arkanda tekerlek varda sanki, sürekli başa dönmekten bahsediyorsun.
Il y a un rouleau juste derrière toi. On pourrait commencer par ça.
Eski kitapları arabaya doldurmuş olan kocamı hesaba katıp, uydurabilirsem, bu olur. Online nadir kitap satarak yaşamımızı zenginleştirmek gibi bir fantezisi varda. Buna ne dersin?
Elle est pleine de livres rares de mon mari pour une librairie en ligne... pour enrichir soi-disant notre style de vie.
Spor salonumda Oscar adlı iki adam varda.
Il y a deux Oscar à ma gym.
Benim biraz geç bir bebek çılgınlığımı varda.
Je fais une fixation sur les bébés dernièrement.
Buralarda çok fazla seçeneğim varda.
J'ai d'autres chats à fouetter par ici.
Saat 8 : 00'de toplantım varda.
Je donne un cours à 8 h.
Eskrim mi yapıyorsun? Takımlar varda.
Vous faites de l'escrime, hein?
- Büyük bir alıca varda.
- J'ai un gros acheteur.
Bu kadar önemli ne varda beni 23.30'da aradın?
Qu'y a-t-il de si important pour m'appeler à 23h30?
Biraz acelemiz varda.
C'est combien? On est pressés.
Sanki benim 60 üzeri Vixens'ın iki kopyasına ihtiyacım varda.
Comme si je voulais 2 copies de Plus de 60 et sexy.
Bende kısa zamanlı hafıza varda.
J'ai une mémoire de poisson rouge.
O odada yapmak istediğim şeyler varda.
Je veux ta chambre.
Biraz işim varda.
Je suis pas seul.
Çerez ister misiniz?
Truffes de chez Varda?
Edwin geç kalırsam delirir, birlikte bir akşam yemeği rezervasyonumuz varda.
Il a réservé tôt pour le dîner.
Futbol antremanım varda.
A l'entraînement de foot.
Bende bisiklet varda sadece.
J'ai mon vélo.
Bugün bir randevum varda.
C'est juste que j'ai un rencard ce soir.
Cate'in aile tarafında bir sorun varda...
Ce que tu veux puisque tu fais partie de la famille de Cate.