English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Varmışın

Varmışın translate French

5,889 parallel translation
Anahtarın varmış.
Bien sûr, t'as la clé.
İskoç adalarında yılın en soğuk günü adında bir halk festivali varmış.
Dans les îles écossaises, se tient un festival pendant le jour le plus froid de l'année.
Babasının platin poliçesi varmış ve tek varisi Kelly'miş.
Son père avait une police platine, et Kelly était la seule bénéficiaire.
Normal yoğurt varmış sadece.
Ils n'avaient que des yaourts normaux.
Sınıftaki herkeste varmış.
- et, heu, tout le monde dans sa classe l'a.
Bayan Kurr'da oldukça büyük miktarda zehir bulduklarını duydum ve cinayet mahallerinde bulunduğunu gören üç tanık varmış.
J'ai entendu qu'ils avaient trouvé une grande quantité de poison en la possession de Favi Kurr, et trois témoins l'ont dit sur la scène des crimes.
Çok güzel bir duman silahın varmış.
C'est un flingue encore bien fumant que t'as là.
Halkaların olduğu yerde kaseler varmış.
Des traces là où étaient les gamelles.
Margaux babanın senin için büyük planları varmış.
Bon boulot. Ton père m'a dit qu'il a de grands projets pour toi.
Hırsızın bir karısı varmış.
Alors, le voleur a une femme.
Bakın burada kim varmış.
Tiens, mais qui voilà.
Bakın burada şapşal bir domuzumuz varmış.
Regardez qui voilà : le cochon débile.
Güzel kasların varmış.
Jolis muscles.
Blue Jacket'ların nesi varmış?
Qu'est-ce qui ne va pas avec les Blue Jackets?
Bagajdan çıkan gövdenin kalçasında protez varmış. Bu yüzden ben de Jin'den seri numarasını araştırmasını istedim. Böylece hastanın kimliğine ulaşabiliriz.
Le tronc retrouvé dans le coffre avait une prothèse de hanche, donc j'ai demandé à Jin de tracer le numéro de série et de le faire concorder avec le nom d'un patient.
- Karısının sevgilisi mi varmış?
- Sa femme a un amant?
- Hani bir cevabınız varmış.
Que vous aviez la réponse...
Gözlük yokmuş, sadece kutu varmış.
On n'a pas retrouvé de lunettes de soleil.
Yüzük takmaya alışık değil, deri iltihabı varmış.
Ils n'ont pas l'habitude des bagues, d'où une dermatose.
Bir hayır işi varmış ve grubunuz Sriracha'nın orada çalmasını istiyorlarmış.
Il y a un concert de charité, et ils veulent que vous jouiez avec ton groupe Sriracha.
Laboratuvarı toplayıp Amerika'ya taşınma kararın hakkında soruları varmış.
Elle avait des question sur ta décision de remballer le labo et de le déplacer aux Etats-Unis.
Anlaşılan sadece birinizi kurtaracak kadar gücüm varmış. Artık yazı tura atarsınız.
S'il s'avère que je n'ai que la force de sauver que l'un d'entre vous vous allez tirer à pile ou face?
Yeni saha komutanları varmış. Gözünüzü dört açın. - Tamamdır, John.
Ils ont un nouveau commandant alors gardez l'oeil ouvert.
Telsize ihtiyacınız varmış. Kanal frekansı : 8-0-8.
J'ai entendu que vous manquiez de radios.
- Daha iyisi. Kartın üzerinde yer belirleme cihazı varmış.
La voiture a un GPS.
Elimde olan bir kaç malzemeye ihtiyacın varmış.
Je peux vous trouver des trucs que vous cherchez.
Annesinin Buckingham İlkokulunda 1. sınıfta okuyan çocuğu varmış.
Sa mère a un élève de première année inscrits à l'école de Buckingham.
Leydi Kenna'nın evlilik yüzüğüne ihtiyacı varmış gibi görünüyor.
Lady Kenna semble avoir besoin d'une alliance.
Şey yani Frost'un ölümü onu çok sarstı ama canını sıkan başka bir şey varmış gibi görünüyor.
- Pourquoi? Je sais qu'elle vit très mal la mort de Frost, mais il semble qu'autre chose l'ennuie.
Bakın burada ne varmış.
Regarde.
İçinde hayatını acısız ve sakin bir şekilde son verecek kadar morfin varmış.
Il y avait assez de morphine là dedans pour la tuer doucement et sans douleur.
Çizgilere bakılırsa silahın düzensiz tırtıklı bir bıçağı varmış.
En me basant sur les stries, l'arme est un couteau à dents irrégulières.
- Allison Holt'u görmeye zamanın varmış.
Tu avais le temps pour aller voir Allison Holt.
Eddie isminde bir arkadaşın varmış numarasını yapmaya vaktimiz yok.
On a pas le temps de prétendre que tu as un ami qui s'appelle Eddie. J'en ai un.
Bu adamların silahla ne işleri varmış ki?
Qu'est ce que ces types faisaient avec des flingues?
Öyle ki, öldüğü gece babamın üstünde dinleme cihazı varmış.
À tel point que mon père portait un micro le soir où il est mort.
Amanın, burada kimler varmış?
Hé, mais qu'est-ce que je vois là?
Cinsel hastalığı varmış, biliyordun değil mi?
Vous saviez qu'elle avait une MST, n'est-ce pas?
Namına bakılırsa, Stegner'in Bagosa Ailesi'yle yakın bir bağı varmış.
Et d'après sa veste, Stegner doit avoir une lien avec la famille Bagosa.
Credit Versoix'i izleyen adamların varmış.
Vous surveilliez le Crédit Versoix.
Büyücü arkadaşların varmış.
Vous avez des amis magiciens.
Kadının deposu varmış, olaylar karmaşıklaştı.
Ça s'est compliqué, la femme a un garde-meubles. J'en sais rien.
Boz Çoban'ın Sürüsü ile ilgili bir davası varmış.
Bien... un de ces cas impliquait "The Flock of the Grey Shepherd". J'ai passé la nuit à fouiller ces dossiers, et.. et vous êtes le seul lien que j'ai trouvé avec cette affaire. Bon, je..
Todd'da tümör varmış ama veteriner önemli bir şey değildir dedi. Yani kaygılanacak bir...
Mais le véto a dit que ce n'était probablement rien donc il n'y a pas vraiment de quoi s'inquiéter.
Rebecca'nın da hayatında bir canavar varmış.
Rebecca avait une bête dans sa vie aussi.
Kimselere söyleme sakın ederler bizi sürgün yoksa. ... benden iki tane varmış demek ki.
Nous sommes deux alors.
Babanın da ıstakoz elleri varmış.
- Ton père avait des pinces de homard.
Dudak parlatıcının tatlı bir tadı varmış.
C'est un gloss qui a un très bon goût.
Onların hapisten kaçmalarına maddi destek için kartelin parasını kullandı, çünkü ortak bir düşmanları varmış.
Il a utilisé l'argent du cartel pour financer leur évasion parce qu'ils avaient un ennemi en commun.
Hastane kayıtlarına göre Marcella'nın akut promiyelositik lösemisi varmış. - Yani akyuvar kanseri.
Le dossier médical de Marcella indique qu'elle souffrait d'une leucémie promyélocytaire aiguë, un cancer des globules blancs.
Dr. Cabrera, ha? Yaşlı kadının ölüm belgesini 11 Mayıs saat 20 : 12'de imzalamış. Polis ancak 21 : 35'te, ceset ortadan kaldırıldıktan sonra eve varmış.
Il a signé le certificat de décès de la vieille femme à 20h12 le 11 mai, mais la police n'est pas arrivée sur les lieux avant 21h35, après que le corps ait été enlevé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]