Varsa translate French
28,032 parallel translation
Ne halin varsa gör.
Allez-y, ne vous gênez pas.
Dosyalarda ne varsa, sanırım onları yok sayamadınız.
Peu importe ce que c'était, vous ne pouviez pas l'ébruiter.
Taze kan değil ama bölgede Barbatus Ossifrage varsa eğer güven bana dikkatlerini çekeceksin.
Ce n'est pas du sang frais, mais... S'il y a un Barbatus Ossifrage dans cette zone, fais-moi confiance, tu vas attirer son attention.
Emin olduğum bir şey varsa o da Savannah ile harika ebeveynler olacağınız.
Je suis sûr d'une chose, Savannah et toi serez des parents géniaux.
Josie Zumwalt'ın 11 saatlik süresi varsa eğer şu an süre doldu.
S'il y a un chrono de 11 heures pour Josie Zumwalt, l'alarme vient de sonner.
Oğlunun ölümü için suçlanacak biri varsa sensin.
La personne à blâmer pour la mort de votre fils est vous.
Sende cucuk varsa benim ızgaram var.
J'ai les piques si tu as les melons.
Karında ne varsa azımsanacak bir şey değil belli ki.
Quoi qu'elle ait, ça doit être quelque chose.
Onunla ilgili içime doğan ne varsa istediği şeyler patolojiyle bağlantılı değil.
C'est ce que je pensais depuis le début, que ce qu'elle veut ne tient pas de la pathologie.
Burada biri daha varsa Sam'in Oğlu cinayetlerindeki yönteme uyar.
S'il y avait quelqu'un d'autre, ça correspond au mode opératoire des meurtres du Fils de Sam.
Bagajınız varsa lütfen otobüsün sağ tarafında sıraya girin.
Si vous avez des bagages, veuillez vous aligner du côté droit du bus.
En sevdiğim dışı çilekli, içi çikolatalı pasta. Üç katlı. Üstünde yazı varsa bütün harfler büyük olmasın.
Mon préféré est celui au chocolat avec le glaçage à la fraise, trois couches, et s'il y a quelque chose d'écrit dessus, assurez-vous que ça ne soit pas en majuscules.
Lütfen doktor, biraz vicdanınız varsa bunları hatırlatmayın ona.
Je vous en prie, si vous avez un cœur, ne le forcez pas à se souvenir de tout ça.
Hades'i yenmenin bir yolu varsa, cevap burada yatıyordur.
S'il y a un moyen de battre Hadès, la réponse devrait être ici.
Bu insanlar hakkında bildiğim bir şey varsa o da asla yalnız çalışmadıklarıdır.
S'il y a bien une chose que je sais sur ces gens, c'est qu'ils ne travaillent jamais seuls.
Bu benim için kök salmama, kendimi hayatın akışına bırakma, nerede yazılacak bir şey varsa oraya gitme zamanı.
C'est le moment pour moi de vagabonder, de voir où la vie me mène et d'aller où il y a des trucs à écrire.
İsteyen varsa fazladan sosisimiz var.
On a des saucisses en rab si quelqu'un en veut.
Üniforma varsa o da olmalı.
Vous avez un uniforme, vous devriez.
- Eğer ısırıldıysa ya da bir sıyrık varsa evet.
S'il a été griffé ou mordu. Attendez une minute.
Bu olayla bir ilginiz varsa...
Si vous avez un rapport avec ça...
Kim bilir ne oldu ama olur da bir şans varsa Alice'e elimizden gelen her şeyi yaptığımızı söyle.
Qui sait ce qui est arrivé, mais s'il y a une chance, tu devrais lui faire savoir qu'on fait tout ce qu'on peut.
3000 adet silahlı ölümün mağazadaki silahlarla alakası varsa bile bu tabela nasıl mağazanın itibarına zarar vermemiş oluyor?
Maintenant, même si l y avait 3000 décès associés à ces armes à feu, pourquoi l'affiche n'est-elle pas diffamatoire?
Söyleyeceğin varsa söyle.
Dites-lui ce que vous voulez.
Ben bir avukatım ve endişelenmeniz gereken bir şey varsa o da avukattır.
Je suis avocate. S'il faut vous soucier de quelqu'un, c'est d'un avocat.
Gözünü korkutmamak için endişelenmeniz gereken biri varsa, o kişi de kabul kurulu başkanıdır.
S'il y a quelqu'un à ne pas intimider, c'est la directrice des admissions.
Her nasıl bir kronik sırt ağrısı varsa, sizin tedavi sürecinizde başladı, doğru mu?
Quelle que soit sa blessure chronique au dos, elle vient de vous, pas vrai?
Yardımım dokunacak birşey varsa seve seve.
Si je peux vous aider...
Yani söylemen gereken bir şey varsa şimdi söyle.
Donc si tu as besoin de dire quelque chose, dis-le maintenant.
- Ama mazota ihtiyacın varsa, ayarlayabilirim.
- Mais je peux vous donner du carburant.
Bu korkakça saldırıya cevaben yapabileceğimiz bir şey varsa.. yapacağımıza emin olun.
Si notre peuple peut faire quoi que ce soit pour répondre à cet incroyable acte de lâcheté, soyez assuré que nous le ferons.
Sen de hangi ağaçlardan istediğini söyle ben ne ihtiyacın varsa alırım.
Choisis les arbres qui te font envie. J'irai les acheter, ça et tout ce que tu voudras.
Maalesef bunu sizinle görüşemem ama endişeleriniz varsa mahkemeye dilekçe yazma imkanına siz de sahipsiniz.
Hélas, je ne peux pas vous en parler. Mais si vous avez des doutes, vous avez la possibilité de contacter le tribunal et de demander sa tutelle.
Peki ya bir çizgi varsa?
Et si y a la queue?
Eğer bir suçlama varsa ya da amirin tarafından üzerine bir şey yıkılsaydı bunu bekleyebilirdin.
Ça s'entendrait, si l'on s'était plaint de nous ou si l'on avait été imposés par un supérieur.
Kasada ne varsa alın ve arkadan kaçın.
Prends l'argent dans la caisse et sors par l'arrière.
Burada öğrendiğim ne varsa annene götüreceğim ve umuyorum ki, ikinci balayımızı yaşıyor olacağız.
Et je rapporterai quoique j'en retire à ta mère, en espérant pouvoir revivre une seconde lune de miel.
Çünkü eğer varsa bence bunu hak ediyorum...
Parce que si c'est le cas, je crois que je mérite...
Ne kadar varlıklı, çevresi geniş cinsel bozukluklardan muzdarip Manhattanlı varsa...
Combien d'habitants riches, avec des relations, souffrent de troubles sexuels...
Seni tutan ne varsa bırak gitsin.
Débarrassez-vous de tout ce à quoi vous vous accrochez.
Sana ağırlık yapan ne varsa bırak gitsin.
Débarrassez-vous de tout ce qui vous pèse.
Neye ihtiyacın varsa yanındayım çünkü biz arkadaşız.
Je suis là... Pour tout ce que Tu as besoin, parce que nous sommes amis.
Sigorta geçerli mi bilmiyorum ama eski TCBY hediye kartların varsa 5 TCBY'ye ameliyat yapıyor.
Je crois qu'il ne prend pas les assurances, mais si tu as des carte de fidélité du glacier, avec cinq tu as "uno surgeria"
Çünkü eğer sızıntı varsa...
S'il y a quelques fuites... - MAÎTRE BARBECUE AMATEUR... quelques trous, l'air rentre, circule et ressort. JOURNALISTE
Açık pozisyon varsa burada çalışabilir miyim?
Si vous embauchez, pourrais-je travailler ici?
Eğer suçlu hissetmesi gereken biri varsa, o da burada olmayan Park Joon'dur.
Si quelqu'un doit se sentir coupable, c'est Park Joon, qui n'est pas venu.
Dizilerden öğrendiğimiz bir şey varsa o da, insanların hep olmak istedikleri kişi olabildikleri.
Si ces dramas nous apprennent une chose, c'est que les gens peuvent devenir ce qu'ils ont toujours voulu.
Tamam, peki iyileştirme gücü varsa başka ne yapabiliriz?
Si ça a le pouvoir de guérir, ça peut faire quoi d'autre?
Kabuk varsa bu Musasat Alsh-Shabab olmalı.
Pour la protection, il y a le Musasat Alsh-Shabab.
Bu olayla bir ilginiz varsa...
Si vous avez quelque chose à voir avec ça...
Olur ya aklınızda bir şey varsa düşünmeden edemiyorsan istiyor ama yapamıyorsan...
Vous savez, si... Si vous avez quelque chose en tête et... vous ne pouvez pas vous empêcher d'y penser... vous le voulez, mais vous... vous ne pouvez pas.
Planın varsa bile ben iyiyim zaten. Bir planım yok.
Car même si t'as d'autres projets, je vais super bien.