Varya translate French
137 parallel translation
- Varya Voronova.
- Voronova Varia.
Varya Voronova ayrıca dostluk temasını işlemiş.
Varia Voronova continue sur ce thème.
Haklısın, Varya.
Tu as raison, Varia.
Ama şu korkunç mektup varya!
Mais il y a eu cette affreuse lettre.
Eğer benim çocuğum böyle birşey yapsa varya...
Si un de mes gosses...
Onlarla bir konuşsan varya...
Si tu savais parler, t'en aurais des choses à dire.
Hayır annem senin kötü bir çocuk olduğunu söyledi, senin kardeşin Franz varya...
Non. Maman dit que toi et ton frère Franz êtes des cochons.
Koca götlü o kız varya işte sebep oydu.
Tout ça, c'était pour la fille au gros derrière.
Varya, arkadaşlarının yanına git.
Toi, Varia, tu rejoins tes amis.
Dmitry, oğul. Varya, kız.
Dmitri, mon fils Varia, ma fille
( Çavuş Dedektif Frank Arriola ) Konu mu, son zamanlarda anlaştığın iki kişi varya.
Vous allez conclure une affaire avec deux types, non?
( Çavuş Dedektif Ricardo Tubbs ) Ortalarındaki şişko varya işte o Hariberto Merida.
Tu vois le gros au milieu? C'est Heriberto Merida.
Sen varya, insanı trafik cezası için kenara çekip tecavüz eden polislerdensin.
Vous seriez le genre à abuser de votre position pour me violer.
Biliyor musunuz Bay Duran, uh, size daha önce söylediklerim varya,
Vous savez, M. Duran, ce que j'ai dit sur la cire qui remplaçait le glaçage...
Sen varya, dostum.
Tu les a eu.
İki yardımcımız varya.
Nos deux assistants.
Şuradaki herif varya... O, Sonny Chiba işte.
Le mec, là, c'est Sonny Chiba.
Pekala, dün gece beni götürdüğün yer varya...
Bon, voilà. Tu sais, là ou tu m'as emmenée hier soir?
Minsk. Hani Rusya da varya.
C'est en Russie.
Tüm bu bahsettiklerin varya, değişmen... tüm bunları arkanda bırakman?
On dit que tu as changé, que tu voulais abandonner tout ça.
Haberlerdeki adam varya?
Vous savez, ce type qui était au journal télévisé?
Johnny, kaybetiğin para varya nerede arayacağımızı biliyorum.
Johnny? L " argent que tu as perdu, je crois savoir où il est.
dinle, şu hanım varya - biliyorsun tek taraflı sevdiğim - seninle konuşmak istiyor...
Écoute, la femme que j'aime, enfin, c'est à sens unique... veut te parler. Prépare-toi!
Kriz geçirdiğim gün varya?
- Quand j'ai eu mon épisode...
Şu ciddi, seksi, soğuk duruşları varya.
Elles ont ce regard distant et sexy.
Önceki gün seni getiren adam varya... o senin uzun süre önce kaybettiğin büyük kardeşindi.
L'homme qui t'a ramené l'autre jour... c'est ton grand frère.
Kim olduğunu bir bulursam varya, çok fena yapacağım.
Et quand je saurais qui, je vais botter son cul!
Aslında varya, belki de tam mesai çalışmaya başlamalısın.
Tu sais, tu devrais faire du plein-temps ici.
Varya, Bugs Bunny, Sevimli Kahramanlar'da Atlı Polis olsaydı kesin "heee, he mi?" derdi.
Hey, vous savez, si Fonzie avait joué un Garde Monté dans Happy Days... s'aurait donné, "Aay, hein?"
Aslında yetmez. Bizim yörükler varya çadır kuramamış.
En fait pas vraiment, il y a pas mal de Amish... mais ils n'ont pas réussi à ériger la grange...
Şu salak çocuk varya onu öyle bir dövdüki...
Il a frappé ce gosse attardé pour avoir couru sur son...
Bahsettiğim şu diğer uç varya.
Encore un de ces pieds dont je vous ai parlé.
Şu kahramanlık işi varya... zamanı gelmiş olabilir.
Ces héros dont nous avons parlés... Je pense qu'il peut être temps.
Babam benimle okulda iyi olduğum için nasıl gurur duyuyor varya.
Mon père est fier de mes résultats scolaires.
Ayrıca kira için ödediğin para varya bankaya yatırmıştım üniversite için.
Et cet argent que tu me donnais pour le loyer? Je l'ai mis sur un compte pour tes études.
Bak Steven, senin boyuna bira içen benim de şişko olduğum geleceğimize dair görüşün varya öyle bir şey olmayacak, çünkü ben şişko olmayacağım.
Ok, Steven, à propos de ta vision de notre futur, avec toi qui te descends des bières, et moi qui suis grosse? Ce n'est pas ce qui arrivera, parce que je ne serai pas grosse.
- Şuradaki ayı varya.
Cet ours, là...
Bayan Suman, o gülüşün varya.. .. hayat kadar güzel.
Je voudrais vous voir sourire pour toujours.
Bugün Hub'da, şu şapkalı çocuk Jimmy varya? Benim için üzüldüğünü söyledi.
Aujourd'hui, au Central, le petit Jimmy avait de la peine pour moi.
Evet, varya ben de gidiyorum.
Tu t'en vas?
- Joe Pesci'nin canlandırdığı adam varya.
- Le type que Joe Pesci incarne.
Annemim yaptığı bütün o güzel şeyler varya bize değer verdiği için yapmıyormuş.
Maman nous a acheté tous ces trucs? Mais c'est pas par amour.
Geçen gün gördüğün arkadaşım varya, hepsini o ödedi.
Mon ami que tu as vu l'autre jour, il me les a payés.
Varya, bu tam bir zamanlar kurduğum bir hayal gibi, tabii garajda olması hariç.
Vous savez, c'est exactement comme ce rêve que j'ai fait un jour, sauf que ce n'était pas dans un garage.
Adamım varya ;
Mon pote, crois moi.
O karı varya, sadece sınav olduğunda böyle konuşmaya başlar.
En fait elle ne parle aux élèves que quand elle fait des interros surprises.
Adamım, Bird varya bu işi her gece yapabilir.
Mec, Bird casse la baraque tous les soirs.
Yönetimin bize verdiği şu videodaki kız varya işte o kızı... Darryl düdüklemiş.
La fille de la vidéo qu'on regarde, que le siège nous a donné, Darryl l'a baisée!
Ciğer, nefes almak için oln varya işte o!
Mais de quoi parlez-vous?
Ooo, varya, onlar harika çörekler yapıyorlar.
Excellents bretzels!
O adam varya, Philly'den falan değil.
Cet homme n'est pas de philadelphie.