Veranda translate French
465 parallel translation
- Verandada kaydım.
- J'ai glissé dans la véranda.
Siz de bütün soruları biliyorsunuz. Eğer gerçekten kalmak istiyorsanız veranda da oturabiliriz.
Nous pourrions nous asseoir ici un instant.
Yaşlı bir kadın verandasının altında saklandığını söylüyor.
Une femme dit que Williams se cache sous sa véranda.
Ateş ettiğimi bile bilmiyordum. Sonra onu, verandanın dışına kadar takip ettim.
Je le suivis sur la véranda.
Geniş bir veranda, gölge veren ağaçlar.
Une grande véranda, des arbres touffus.
Swing yapan bir veranda gördüm ve elmas bir yüzüğü dinledim,
J'ai vu une séance tenante Entendu une cloche à fromage
Bayan Bacon, gitmem gerek ama diyelim akşam 9 gibi buralardan geçsem verandada oturuyor olur musunuz?
Je dois vraiment partir! Si je passe devant chez vous vers 9h, ce soir, serez-vous assise sous la véranda?
Verandaya çıkalım. Orada rahatsız etmezler.
Mais ces femmes... venez, allons dans la véranda où nous ne serons pas dérangés.
Veranda, hamak, ateşböcekleri.
La véranda... le hamac... les lucioles.
Eve döndüğüm her akşam, verandada oturur bulurum.
Chaque soir, je la trouve assise sur ma véranda.
Ziyaret ettiğimizde, benimle kapalı bir verandada buluşacaksın, beyaz bir süveter giyerek, yanında bir terrier, ve bir çitin üzerinden beni karşılayıp, "Merhaba, naber?"
Lorsque je te rendrais visite, tu me recevrais sur une véranda, portant un chandail blanc, avec un fox-terrier dans les jambes, et tu me saluerais par dessus une palissade, en disant : "Bonjour, comment vas-tu?"
Verandaya gidiyor.
Il va sur la véranda.
Gece bir şeye ihtiyacı olursa odam verandanın sonundaki.
Ma chambre est la dernière, sur la véranda au cas où il aurait besoin de quelque chose.
Harika! - Şimdi serinledim biraz. - Veranda da yürümek istermisin?
Si ça me rafraîchissait un peu...
Yine de verandada güneşin altında oturmak daha samimi olurdu.
Nous serions mieux sur la véranda.
Tamam o zaman, bunları verandanın oraya bırakıyorum.
Très bien. Je laisse ça sous la véranda.
Sonra biz de tepeden inip burada, verandada oturduk.
Nous sommes redescendus et sommes venus... nous asseoir sous la véranda.
Siz burada, verandada rahat eder misiniz?
Vous serez bien sous la véranda?
- Gant hala verandada oturuyor.
- Gant est toujours sur la véranda.
Birlikte, verandada oturduk.
Quand est-il venu? Il attendait assis sur la véranda quand je me suis levé.
Kısa süre sonra, verandada... kocanız duvara çarpmanıza neden olacak kadar sert bir tokat atmadı mı size?
Un instant après, sur la véranda, votre mari ne vous a-t-il pas giflée assez fort pour vous envoyer contre le mur?
Moira'yı koltukta yatırırız, verandadakinde.
Que Moira dorme dans le lit de camp sur la véranda.
Verandalı bir ev demiştim.
Une maison avec une véranda!
Verandalı bir ev aradım.
À chercher une maison avec véranda.
Her neyse, verandası var ya.
Il y a une véranda.
Verandada istediğinizi alabilirsiniz.
Tu peux avoir ce que tu veux, mais sous la véranda.
Babam şu verandada oturur çiftliğin harap olmasını seyrederdi.
Mon père est resté assis sur la véranda et a tout laissé s'effondrer.
Orada, o sessiz verandada neşe içinde mücadelemizin yolunu çizdiğimiz yerdeyiz. Senin yanında çıkması muhtemel sorunları düşünüyorum şimdi.
Et dans cette véranda... où nous organisions si joyeusement la lutte, moi, qui suis maintenant avec toi, je pensais aux problèmes qui allaient surgir.
Annenle verandada mı oturacaksın?
Tu vas rester sur la véranda avec maman?
Bak ne diyeceğim, barakanın önüne bir veranda düşünüyorum.
Tu sais, j'ai pensé à me construire une véranda.
Adadaki hiçbir barakada veranda yok.
Pas une maison sur l'île n'a de véranda.
Biliyor musun Billy verandanin disina bir asma dikecegim ve üç tane de sandalye çikarip ortadakine oturacagim.
Tu sais, Billy, je planterai une vigne sous la véranda. Et j'aurai 3 chaises.
O fotoğraf, Warrenton'daki eski çiftlik evimizde çekilmişti.
Cette photo a été prise sur la véranda de notre vieille propriété à Warrenton.
- Bahçede olacağım.
Je serai dans la véranda.
Aniden dışarıda bir ayak sesi duyduğumda, ne kadar süredir çalıştığımı bilmiyorum. Birisi verandaya geldi ve " İyi akşamlar.
De la véranda une voix a demandé :
Kızmayın. Benim hatam değildi.
Vous m'imaginiez sous la véranda?
Bizi verandada konuşurken görmüş.
Elle nous a vus, dans la véranda.
Sopranonun vücudunu saran alevleri duyana dek bekleyin.
- Fabriqué à partir des rideaux de véranda.
Terasa oturun.Size limonata getireyim.Belki hatırlarsınız.
Pourquoi ne vous asseyez-vous pas sur la véranda? Je vous apporte une limonade et vous pouvez y penser.
Meşaleyi unut temizliğin bir ucundan tut?
Oublie cette torche et va nettoyer la véranda.
Şaka gibi, "Meşaleyi unut temizliğin bir ucundan tut?"
On dirait une blague. "Oublie la torche et va nettoyer la véranda."
- Ortalığı temizle!
- Va nettoyer la véranda!
Yeşilliklerin karşısında avlusu ve balkonu olan, bahçeli büyük ve gri, tahta bir ev vardı ve hemen yanında eski at arabalarının sıralandığı bir ahır vardı.
Au bout du gazon, il y a une grande maison grise en bois avec une véranda, des volets, un balcon, un petit jardin et tout près, une écurie avec de vieilles voitures
Bu gece veranda da akşam yemeği olacak. Bu kimin fikriydi?
- J'annule tout?
Veranda da akşam yemeği.
Je ne sais pas.
Orada harika görünüyorsun.
Tu t'es ramolli à force de paresser sous ta véranda.
Güney Birliklerimize önderlik yapacak, ondan daha iyi, daha cesur, daha vatansever biri olmadığına eminim Chance Wayne.
Nous passerons par la véranda. Ma belle, passez-moi le docteur Scudder, à l'hôpital Finley. Hé!
Harika bir veranda, perdeli.
Un porche magnifique.
Aralarındaki bir gecelik münasebet.
Une nuit de contact, sur une véranda, entre deux êtres
- Onları düşürmüş olmalı ve karanlıkta bulamamıştır.
Il a dû s'approcher de votre véranda et frapper.
Balkona geçelim mi?
Allons dans la véranda.