Verici translate French
13,499 parallel translation
Oldukça güven verici ama tersine, yatakta çok iyi.
Il est très rassurant, mais ses mains sont froides.
Daha önce hiç ajanlık yapmadım, heyecan verici.
Je n'avais jamais été en mission. C'est excitant.
- Heyecan verici.
- Excitant.
Dünyada heyecan verici bir zaman yaşanıyor.
Le monde vit un moment passionnant en ce moment.
Heyecan verici bir zaman.
Un moment passionnant.
Ama daha da kaygı verici olan IMF'in elinde bu değerlere karşı koyabilecek hiç koz yok.
Mais ce qui est plus inquiétant c'est que le FMI n'est pas en mesure de faire face à la situation.
Bu oldukça hayret verici.
C'est plutôt stupéfiant.
Drew'e gelmesi için sorarken rahat hissetmemesi Laura için utanç verici.
C'est dommage que Laura se soit sentie trop mal à l'aise pour inviter Drew.
Psikolog Van Holtzman adına kayıtlı kırsal arazide hala dehşet verici keşifler yapılıyor ve birçok soru cevaplanmayı bekliyor. Yetkililer, öldürdüğü kurbanların gömülü cesetlerini bulmaya devam ediyor.
Encore de nouvelles horribles décou - vertes et beaucoup de questions dans la propriété rurale du psychiatre Van Holtzman alors que les autorités continuent d'exhumer les corps de ses victimes.
Beni aynı anda hem etkileyip hem iğrendirmen gerçekten hayret verici.
C'est génial de voir comment tu me charmes et me dégoûtes en même temps.
Bu çok huzur verici.
C'est paisible.
İyi ki acı verici bir durumla karşılaştığında içenlerdensin...
Je suis ravie que tu sois le genre à boire pour oublier ta tristesse.
Heyecan verici haberlerim var.
Super nouvelles.
- Moral verici bir şey gibi.
Ça a l'air gai.
- Dehşet verici.
- C'est terrifiant!
Gerçekten acı verici bir şey görmek ister misin?
Tu veux voir quelque chose de vraiment douloureux?
Artık utanç verici olmaya başladı.
C'est embarrassant.
Numerolojide 10, heyecan verici değişikliği ve harmoniyi sembolize eder.
Dans la numérologie le dix symbolise les changements soudains et l'harmonie.
Heyecan verici, farkındayım.
Je sais, c'est excitant.
Bu utanç verici.
C'est gênant.
- Ona yerleştirdiğim verici.
C'est le localisateur que j'ai mis sur lui.
Sonik malayı gördüğümde biraz utanç verici olduğunu düşünmüştüm ama bak.
En voyant la truelle sonique, j'ai pensé que c'était juste embarrassant, mais regarde.
Endişe verici.
Elle raconte des choses épouvantables.
Bu kadının hastalıklı bir yüreği dehşet verici anıları var.
Celle-ci... son cœur est abîmé par tant d'affreux souvenirs.
- Heyecan verici.
- C'est excitant.
Hâlâ bizimle olduğunu görmek memnuniyet verici.
Content de voir que tu sois toujours avec nous.
Çok utanç verici.
Il est tellement embarrassant.
Bu kapılardan içeri giren en ümit verici adaylardan birinin kariyerini suçunun mahvetmesine izin verme.
Ne laisse pas ta culpabilité détruire la carrière d'une des plus prometteuses recrues que j'ai vu marcher dans ses couloirs.
Ancak kendini dünyadan saklamak zorunda olmanın ne kadar acı verici bir şey olduğunu biliyor musun?
Mais as-tu la moindre idée de combien c'est difficile de devoir se cacher aux yeux du monde?
Zaman, şirketimizin karşılaştığı trajik ve utanç verici bu kaybı teknolojiden sorumlu başkanımıza...
Ce n'est pas le moment de s'encombrer par la perte honteuse et tragique pour notre entreprise de notre directeur Te...
Tekrar. Zaman, şirketimizin karşılaştığı trajik ve utanç verici bu kaybı teknolojiden sorumlu başkanımıza yükleme zamanı değildir.
Ce n'est pas le moment de s'encombrer par la perte tragique et honteuse de notre directeur technique.
- Hayir. Devlette çalismak heyecan verici olmali.
J'imagine que ça doit être passionnant de travailler pour le gouvernement.
Bu pek de güven verici değil.
Ça ne m'inspire pas confiance. - Attendez.
Seni tebrik etmeyi planlıyordum, ancak bu pek de güven verici değil.
Je comptais te féliciter, mais ça ne m'inspire pas confiance.
Utanç verici! Kumar grubunu mu soruşturacağım?
Pourquoi je devrais enquêter sur un trafic de drogue?
Utanç verici bir şekilde yaşamayalım.
Ne m'humilie pas.
Babanın biraz garip davranması o kadar da şaşkınlık verici olmayabilir.
Il n'est peut-être pas surprenant qu'il soit un peu bizarre.
- Bu utanç verici değil mi?
C'est bien dommage.
Bunun ne kadar utanç verici olduğunu biliyor musun?
Tu sais à quel point tout ça était embarrassant?
Palmer'ın e-posta çöp kutusunda geçen cumaya ait umut verici bir şey buldum.
J'ai trouvé quelque chose de prometteur dans la corbeille du compte mail de Palmer datant de vendredi dernier.
Bu güven verici bir isim- -
C'est un nom rassurant...
Dünyada heyecan verici bir zaman yaşanıyor.
Une époque excitante pour le monde à présent.
Heyecan verici bir zaman.
Une époque excitante.
Eminim Sharon Knowles ile ilgili durumundan da haberdarsındır. Dehşet verici.
Je suis sûr que tu es au courant, ce problème avec Sharon Knowles, c'est horrible.
Anekdotsal kanıtlar zarar verici olabiliyor.
Peut-être. La preuve anecdotique est accablante.
Çok utanç verici bu.
C'est embarrassant.
Ne huzur verici.
C'est tellement calme.
Bu dehşet verici, korku filmi gibi... İğrenç ataerkil bir tür...
C'est effrayant, comme un film d'horreur quoi, comme des truc de... patriarcaux.
Benim adıma çok utanç verici bir durum, bay Marlot.
C'est une situation aucunement embarrassante pour moi, M. Marlott.
Bak, heyecan verici bir makam bu.
Il n'y a pas de doutes c'est un poste passionnant.
- Bu utanç verici, yeter.
Ça me met mal à l'aise, arrêtez.