Verses translate French
194 parallel translation
Şampanyayı nasıl döktüğüne dikkat et. 1927 yılından.
Attention quand tu verses ce champagne, c'est du 1 927.
Askerlerim için 60 testi şarap.
Verses-en soixante pour mes hommes.
Başımdan aşağı kahve boşalt.
- Mm-mmm. Verses le café dans mon dos.
Bir içki daha verir misin?
Tu m'en verses un autre?
Sonra bir balık konservesini aç ve karıştırma kabına boşalt... sonra bir kaşık mayonez ilave et... biraz da tuz ve biber, sonra tadına bak iyi mi diye.
Tu les égouttes et tu les verses dans un saladier. Une cuillère à soupe de mayonnaise, du sel, du poivre. Tu goûtes pour voir si c'est bon.
Verses by F.I. TIUTCHEV Ar.A. TARKOVSKY
Poèmes de Fiodor TIOUTTCHEV et Arsène TARKOVSKI
İnsanların ruhlarını kedere boğdun, çöküntüye uğrattın!
Tu verses aux âmes humaines mensonge, abjection et désolation!
Gençliğime benziyor.
Ça me brise le cœur. C'est du vrai amour, et tu ne verses même pas une larme.
Neden diyaframıma su döküyorsun?
Tu verses de l'eau dans mon diaphragme?
Sen dök, ben çarparım.
Tu verses, je trébuche.
Bu ay ikinci kez çayıma güzelavrat otu katıp kaçmaya çalıştın.
Ça fait deux fois que tu verses de la nocturnaline dans mon thé et t'enfuis.
Kuşkusuz senin cömertçe verdiğin aylıkla.
Sûrement avec la généreuse pension que tu lui verses.
Son mektubumda, hala arkadaş olduğumuz fikrindeydim, dostluğumuzun devam ettiğini varsayarak, geçmişte olduğu gibi, seni davet etmek için aradım.
Etrangement, je tiens aussi à ma liberté. Ça m'étonne que tu verses dans le mélodrame... et je ne peux pas croire que tu penses réellement qu'on t'ait trahi.
Buraya her gün altı sentle geleceksin. - Hafta sonunda sandviçini alırsın.
Tu verses 6 cents par jour, à la fin de la semaine, tu l'as.
Şartlı salıverilirsem ya da bir seneden fazla yersem yüz bin daha ödeyeceksin.
Au cas oû je serais condamnée à moins d'un an ou libérée sur parole. Si je tire pour plus d'un an, tu me verses encore 100000 dollars.
Farz et ki çiftçilik yapıyorsun ve ben ağacın köküne saçacağın bir gübreyim.
Pense que tu es en train de cultiver et moi je suis du fumier que tu verses au pied d'un arbre.
Ortalığa kan saçmak senin için yeterli.
Alors je vaux la peine que tu verses du sang pour moi. Assez pour ceci.
İçine boşaltırsın.
Tu la verses.
Melodram oyuncusu gördüm seni.
Tu verses dans le mélo.
Eğer ikinci kapta bu işi yapmaya kalkarsam, onu da kaynatmalısın.
Quand tu verses l'eau du premier récipient dans le second, tu ébouillantes. Ebouillanter, c'est cuire, Meïr.
Hey siz ne yapıyorsunuz? O ikinci kürek neye yarıyor?
Pourquoi tu verses dans sa pelle?
Bana şundan versene.
Tu m'en verses une tasse.
Onu üniversiteye bırakıp eve döndüğümüzde ve onun boş odasını ilk kez gördüğümüzde hiç tepki vermeyecek misin? Benim için fark etmez.
Et s'il part à la fac... et que pour la première fois devant sa chambre vide... tu ne verses pas une larme... je m'en ficherai bien!
Rahmetli eşin için tek bir gözyaşı bile dökemiyor musun?
Tu verses pas une larme pour ta femme morte?
Bak, depresyon belirtileri gösteriyorsun. Doğru.
Je sais que tu verses facilement dans la dépression...
Bunu Yakut için yaptığınızı söylüyorsun... ama onun adına kan dökerseniz onu, sonsuza dek günahlarınızın bedelini ödemeye mahkum edeceksiniz.
Tu le fais pour Yakout, mais si tu verses du sang pour elle, elle payera tes fautes à jamais!
Sonsuz yaşamını senin neden olduğun ızdırabı çekerek geçirecek Tabi... Sen kızının kanını dökmezsen ve onu dünyaya getirmezsen
Elle passera l'éternité à revivre l'horreur que tu lui as fait subir, sauf si tu verses le sang de ta fille et si tu me ramènes dans ton monde.
Sonra aşağıya inip ağlayarak dersin ki :
Tu descends, tu verses une larme et tu dis :
Su kaynamaya başladığında pastayı içine koyacaksın.
Une fois que l'eau bout, tu verses les pâtes.
Kendi kahveni kendin doldur!
Verses toi ton café
- Döküyorsun, dikkat et!
Attention quand tu verses!
50 gönderdi ama düzenli olarak değil.
Il me les a pas versés tous les mois.
İnşaat maliyetleri için 12 milyarı, sizin çocuklar Dairyu'ya verdi. O para halkın kan ve ter ile ödediği vergilerden geldi.
Les 12 milliards que vous avez versés à Dairyu est l'argent durement gagné des contribuables.
Ve maddi kayıplarınız da fazlası ile karşılaşacak ve istediğini diğer şeyler.
Les dommages et intérêts vous seront, bien sûr, versés en totalité, ainsi que tout ce que vous accepterez de moi.
Kuşlarını yetiştirip, satmaya devam edebilirsin ama kâr, sosyal yardım fonuna aktarılacak ve sen de kârdan maaş alacaksın.
Continuez à élever et à vendre des oiseaux, mais les profits seront versés à la caisse des prisons, et vous recevrez un salaire sous forme de partage.
İlk 250.000 doların bankaya yattığını öğrenince, harekete geçerim. Tabii eğer hazırsam.
Lorsque j'apprendrai que les premiers 250 000 $ ont été versés, j'agirai, si je suis prêt.
Personelime rüşvet verme suçuyla bir soruşturma açtırmamayı kabul etmem karşılığında ne kadar çok kredi verdiklerini görünce, küçük dilini yutacaksın Pallas.
Tu serais surpris, Pallas, de voir combien ils peuvent réunir si je leur promets de ne pas enquêter sur d'éventuels p-pots-de-vin versés à mes fonctionnaires.
Mahkeme, Barker'ın tüm telefon görüşmelerinin kaydını istedi.
Les appels de Barker sont versés au procès.
Ayrıca büyük yıldızların yüksek fiyatları da var.
Et les gros cachets versés aux stars.
Pek çok uzman dostuma göre bu duruma bir açıklık getirmiyor.
Selon tous mes amis scientifiques versés dans ces matières... ce point est loin d'être clair.
Üçte biri sıkı çalışmaktan, üçte ikisi mirastan,... dullara ve aptal oğullara yığılan faizin faizinden,... ve ben ne yapıyorum : hisse senedi ve gayrimenkul spekülasyonu.
Un tiers provient du travail, deux tiers des héritages, des intérêts versés à des veuves et des fils dégénérés, et de ce que je fais : La bourse et l'immobilier.
Kafein beni geriyor.
Tu verses le thé?
Kredilerin bir saat içerisinde hesabına yatırılacaktır.
Les crédits seront versés sur votre compte d'ici une heure.
Kardasyanlılardan birkaç rüşvet karşılığında aldığın şeyler Federasyon nazarında sözleşme anlamına gelmez.
Les pots de vin versés aux Cardassiens n'ont pas valeur de contrat.
Bu durumda Quark hanedanlığının kendisi, konsey önünde şerefini lekelemektedir. Hanedanlığa son verilmesi ve tazminat olarak hanedanlığa ait arazi ve malların bana devredilmesini istiyorum.
Je déclare que la Maison de Quark s'est déshonorée, et je demande sa dissolution et que ses terres et ses biens me soient versés en compensation...
Eğer barmene çabuk olmasını söylersen, bu 50 cent'in üzerine senin adın yazılmış olur, tamam mı?
Et si le barman les sert bien tassés, ces 50 cents te seront intégralement versés.
Gizlilik şartıyla imzalı gizlilik sözleşmeleri, mesuliyet kabulü olmaksızın T.L. Michaels iki yıla yayılmış şekilde 425.000 dolar vermeye hazırdır.
Pour la confidentialité de l'affaire et une déclaration retirant toute responsabilité à mon client, T.L. Michaels est prêt à vous offrir 425000 dollars, versés sur deux ans.
Bu binlerce damlanın ne kadarı kızgınlıktan aktı?
Combien de ces milliers de gouttes furent versés dans la colère?
Kendi meyvelerimizi kendimiz yetiştirip onları burada işliyoruz ve kârımızın yarısını savaş yetimlerine veriyoruz.
On fait pousser des légumes et les transforme ici. La moitié des profits sont versés à des orphelins.
Sizlere söylemek istiyorum ki Javier'in anısına Javier Evi'ne yapılan bağışlarla moda endüstrisi içerisinde madde bağımlılığından kurtulamayanlar için bir ev inşa edeceğiz.
Nous demandons aujourd'hui qu'en mémoire de Javier, vos dons soient versés à Javier House, un foyer pour tous les gens de l'industrie de la mode qui souffrent d'un problème de drogue.
Bakalım kime vermiş.
Voyons à qui elle les a versés.