English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Verteron

Verteron translate French

49 parallel translation
Solucan deliği üzerindeki çalışmalarımız, görünüşe göre doğada kendi varlığını devam ettirebilen eşsiz verteron parçacıkları tarafından oluşturulduğunu gösteriyor.
Nos études montrent qu'il est constitué de particules appelées "verterons", qui semblent avoir la propriété de créer leur propre énergie.
Yaklaştığımızda şiddetli bir verteron atımı yayınladı. Warp sürücümüz, alıcılarımız ve iletişimimiz etkisiz kaldı.
Lorsque nous nous sommes approchés, elle a émis énormément de vertéron, annihilant nos systèmes de détection, de distorsion et de communication.
Kaptan, bir verteron alanı oluşturuyor.
Capitaine, il génère un champ de vertéron.
Verteron sondalarını sadece warp sürücülü gemileri etkisizleştirmek için bırakıyoruz. Hepsi bu.
Seuls les vaisseaux à distorsion ont été immobilisés par nos sondes.
Verteron atımları alan bobinlerimizi aşırı yükledi kaptan.
Notre système de liaison a connu une surtension.
Götürsek bile, solucan deliğinin verteron düğümleri ilkel evrenin enerji dalgalanmaları ile etkileşime geçip, yıkıcı bir tepkimeye neden olabilir. Bu, tüm sistemi tehlikeye atabilir.
De toute façon, les noeuds de verteron du vortex réagiraient sans doute avec ses fluctuations, causant une réaction dévastatrice pour tout le système.
Koruma alanının, radyasyonu engelleyeceğinden emin olmak istiyorum.
Je veux m'assurer que les noeuds de verteron seront retenus.
Ama verteron dayanıklılığını sınamak istiyorum.
Mais je souhaiterais tester l'intégrité du verteron.
Ne zaman bir verteron düğümünden geçsek, titreşim sızıntıya neden oluyor.
Chaque fois que nous traversons un verteron, la résonance fuit.
Bir kez daha verteron düğümleri ile kesişirse sonuçları Kardasya'dan hissedilir.
Quand elle rencontrera un noeud de verteron, les Cardassiens le sentiront.
Koruma alanı olmadan verteron düğümlerinden birinden bile geçsek enerji kütlesi patlar
Si nous traversons un noeud de verteron sans le champ d'isolement, - la masse d'énergie explosera.
Verteron düzeyleri güvenlik sınırları içinde.
Niveau de verteron dans les limites.
Sancak tarafında düğüm, yön 037 iz 7.
Verteron à tribord, position 037 point 7.
İskele tarafında düğüm, yön 030 iz 51.
Verteron à bâbord, position 030 point 51.
Verteron düzeyleri hala iyi.
Niveau de verterons correct.
Verteron düzeyi kırmızı çizgide.
Les niveaux de verterons sont dans le rouge.
Bay Data, asteroiti verteron parçacıklarıyla doyurup yankılanım imzasını gizleyerek Romulalıların tespit etmesini engelleyebilir miyiz?
Peut-on saturer l'astéroïde de particules verterons, pour masquer la résonance et empêcher sa détection?
Verteron parçacıkları doğaları gereği yapaydır.
Les particules verterons sont artificielles.
Verteron oluşumları.
Des émanations de verteron...
Kararsız alt uzay alanını verteron parçaları ile bombalayacağız.
Nous avons bombardé l'instabilité de particules de verterons.
Verteron parçaları ile yerel bir altuzay dengesini bombalıyoruz.
Nous bombardons une instabilité locale de particules de verterons.
Bay Kim verteron alanını tekrar aktif edin.
Réactivez le champ de verterons. Nous rouvrirons peut-être le vortex.
- Verteron radarının yanına indiler.
Près de la zone du verteron.
Az önce Mars'taki Verteron radarını ele geçirdim.
Je viens de m'emparer du verteron sur Mars.
Az önce Mars'taki Verteron radarını ele geçirdim
J'ai pris le contrôle du verteron sur Mars.
Warp reaktörünü radara bağlamış.
La distorsion est liée au verteron.
Onları kutuplara yönlendirecek bir radar olmadan... kuyrukluyıldızlar herhangi bir yere çarpabilirler. Kubbe şehirlere bile.
Sans le verteron pour les détourner, ces comètes pourraient tomber n'importe où, même sur les dômes.
Gerçekten bu radarı, silaha dönüştürmene yardım edeceğimi mi sanıyorsun?
Vous croyez que je vais vous aider à armer le verteron?
Tespit edilmeden, kimse, Verteron radarına 1.000 kilometreden fazla yaklaşamaz.
On ne peut approcher du verteron - inaperçu.
Atılgan, emredildiği gibi radarı yok edecek.
L'Enterprise détruira le verteron comme vous en avez donné l'ordre.
Algılayıcıları radara kilitleyin.
Restez focalisée sur le verteron.
İki saat içinde bir verteron ışınıyla,... "verteron = atomdan küçük, hızlı parçacıklar" doğrudan Yıldız Filosu Komutanlığına ateş edeceğim.
Dans deux heures, je tirerai un rayon verteron sur le commandement de Starfleet.
Radar, bu tepenin arkasında.
Le verteron est situé de l'autre côté.
Verteron'u araştırmaya başladım ve "Gerçek Bombası" adında birinin blog gönderilerini buldum.
J'ai fait des recherches sur Verteron et j'ai trouvé des billets d'un blog d'une personne nommée "Truth Bomb".
Verteron'un uçağın düşmesi için senatörün uçağındaki yazılımla oynadığını ve babamın bunu öğrendiği için öldürüldüğünü söyledi.
Il disait que Verteron avait piraté le programme informatique de l'avion du Sénateur pour qu'il se crashe... Et que mon père avait été tué parce qu'il l'avait découvert.
Meğerse Verteron'daki yasadışı faaliyetleri araştıran bir soruşturma varmış.
Il y avait vraiment une enquête pour activité illégale chez Verteron.
Aslında Verteron'un rakiplerine yazılım kodları satıyormuş.
Il vendait des codes de logiciels aux concurrents de Verteron.
Verteron'un CEO'su Ryland'ın seçilmesini istiyordu o yüzden uçağın sistemiyle oynayıp Paulson'un uçağını düşürdüler. Sonra yarım kalan işleri halletmek için, komployu öğrenen muhabir ve mühendisten kurtuldular.
Le PDG de Verteron voulait Ryland donc ils ont manipulé l'avion de Paulson pour le faire s'écraser, alors, pour régler les derniers détails, ils ont supprimé le journaliste et l'ingénieur qui était du complot.
Larry Crawford, Verteron Şirketinin CEO'su.
Larry Crawford, pdg de Verteron Corporation.
Paulson, Vesteron'a milyonlara mâl olacak bir temiz enerji önergesini kabul edecek bir heyete başkanlık ediyordu.
Paulson a dirigé... il dirigé un comité qui... Qui... qui... allait faire voter... une loi sur les énergies renouvelables, qui aurait coûté des milliards à Verteron.
Verteron'un CEO'su.
PDG de Verteron.
Ama Senatörün uçağına yerleştirilen engel ikaz sistemini Verteron üretmişti.
Mais Verteron a fabriquer le système anti-crash qui a été installer dans l'avion du Sénateur Oui, C'est vrai.
Dover Seçim Sistemleri, Verteron tarafından sağlanacak.
"Verteron achète Dover Election Solutions". Et alors?
Wesley, Brian Willingham adındaki bir Verteron mühendisinin intihar ettiği için değil de Crawford'un planını öğrendiği için öldüğüne inanıyordu.
Wesley pensait qu'un ingénieur de Verteron, Brian Willingham... a eu vent du plan de Crawford et s'est retrouvé mort... "Suicide".
Belki bu Willingham olayı anladıysa, Verteron'dan başka biri de anlamıştır.
Si cet ingénieur l'a saisi, peut-être que quelq un d'autre à Verteron
Verteron'da önemli bir toplantı olacağına dair e postalar okuduğunuu söyledi.
Il a dit qu'il avait lu qu'il y allait avoir une sorte de grosse rencontre à Verteron...
Çünkü Crawford ya da Verteron'dan birileri onun ötebileceğini anlayıp zehirledi.
C'est parce que Crawford ou quelqu'un à Verteron s'est rendu compte qu'elle était un témoin et l'a empoisonnée.
Verteron'a şafak sökmeden ulaşmalıyız.
Nous devons être à Verteron avant l'aube.
- Olmaz, Verteron'a gidiyorum.
Impossible. Je vais à Verteron.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]