Vice translate French
4,606 parallel translation
Sayın vekil ziyaretçi kabul etmiyor.
Le vice-ministre ne reçoit pas de visiteurs.
Özellikle de, bugün buradaki kutlamalara iştirak etmek için New York'tan gelen Sayın Vali Berto Mercado'ya.
En particulier le vice-roi Berto Mercado, qui a fait un long voyage depuis New York pour les célébrations d'aujourd'hui.
Vali güçlü bir adam.
Le vice-roi est un homme puissant.
Başkan yardımcısı.
C'est la vice-présidente.
Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı telefonda.
C'est la vice présidente des USA.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan Yardımcısı.
Merci beaucoup, madame la vice présidente.
Bayanlar ve baylar, telefonda bir senatörle görüşmesi için başkan yardımcısının kısa bir süreliğine dışarı çıkması gerekiyor.
Mesdames et messieurs, la vice présidente doit s'absenter un moment pour prendre l'appel d'un sénateur.
- Sayın Başkan Yardımcısı?
- Madame la vice présidente?
Batı Kanadı benim DNA'mda var, ben de onun.
L'Aile Ouest fait partie de mon ADN et vice-versa.
- Bayanlar ve baylar Başkan Yardımcısı Selina Meyer!
Mesdames et messieurs, la vice présidente Selina Meyer!
Beyler, Ian Thompson'ı tanıyorsunuz, başkan yardımcılarımızdan.
- Merci. Je vous présente Ian Thompson, notre nouveau vice-président.
İki tür başkan yardımcısı vardır :
Il y a deux types de vice-présidents :
- Eğitim yasasını kazandın seni başkan yardımcısı olarak onayladık.
- Vous avez gagné l'éducation et la vice-présidence.
Bir daha seni görürsem, polise haber vermemekle kalmam... Başkan yardımcısına da hakkında söylediğin iddialardan bahsederim, o zaman işini Gizli Servis ile çözmeye çalışırsın.
Si je vous revois, si vous m'appelez encore, je préviens la police, je répète tout au Vice-Président et vous pourrez aussi vous débrouiller avec les services secrets.
- Başkan ve Başkan Yardımcısının ölüm tehditleri aynı ortalamada.
- Menaces de mort habituelles contre le Président, le Vice-Président.
Direkt olarak Başkanı ya da Yardımcısını bilgilendireceğimiz hiçbir şey yok yani?
Rien à rapporter directement au Président ou au Vice-Président?
Başkan Yardımcısı ofise yeni geçti.
Le Vice-Président vient d'entrer en fonction.
Ama kocanızın aktif Başkan Yardımcısı olacağını farz ediyorum, doğru muyum?
Mais ai-je raison de penser que votre mari compte être un vice-président actif?
Aktif Başkan Yardımcısını basının dışında tutmak içinde tutmaktan daha zor ama medyaya tam açlıktan ölmelerini önleyecek kadarını vermemiz de mümkün.
Les vice-présidents actifs font souvent parler d'eux, et on peut donner juste assez aux médias pour les tenir en haleine.
Görüyorsun ya ben Kongreyi idare edebilecek bir Başkan Yardımcısı istedim çiğneyebileceğinden fazlasını ısıran birini değil.
Je voulais un Vice-Président qui se charge du Congrès et qui ne s'attaque pas à plus gros que lui.
- İşi becerebilecek Başkan Yardımcısı olduğumu kanıtlamalıyım.
Je dois leur prouver ce dont le Vice-Président est capable.
Hak anayasasının ezeli rakiplerinden Cumhuriyetçi Senatör Curtis Haas'a göre... Başkan Yardımcısı, alıntı : "Demokrasiyi zorbalık ile yer değiştiriyor." dedi.
Selon le sénateur républicain Curtis Haas, l'un des plus grands opposants à cet amendement, le Vice-Président " remplace la démocratie par la tyrannie.
Sadece bugün, Başkan Yardımcısı Underwood liderliğinde Senato tarihi haklar reformu ile HR 934'üyasasını geçirdi.
Aujourd'hui, sous l'impulsion du Vice-Président Underwood, le Sénat a adopté la loi 934, avec un amendement historique à la réforme des programmes sociaux.
Ancak olay gerçekleşirken başkan yardımcısı ve yüksek mevkili iki kişi
Mais le Vice-Président et 2 dignitaires étaient présents
Bizim milletin huyu kurusun, iyi hikâye sıkarız.
Un vice de mon pays. On est d'excellents conteurs.
- Başkan Yardımcısına hizmet etme zevki benim.
Je suis au service du Vice-Président.
- Sayın Başkan Yardımcısı.
- Monsieur le Vice-Président.
Başkan Yardımcısı olmanın bazı avantajları var.
Il y a certains avantages à être Vice-Président.
- Başkan Yardımcısından en azından ses alabilir miyiz?
Peut-on entendre le Vice-Président?
Başkan Yardımcısı Meclis binasında karantina altında ve bizim özel röportajımız var.
Le Vice-Président est en quarantaine, et on a une entrevue exclusive.
Başkan Yardımcısı röportaj için programını yeniden yapamaz.
Le Vice-Président ne peut pas modifier son emploi du temps pour une entrevue.
Müstakbel Başkan Yardımcısı ile tanıştığın yere.
Où vous alliez rencontrer le futur Vice-Président.
Başkan Yardımcısı olacağını hiç hayal etmemiştim tabii ki.
Je n'aurais jamais deviné qu'il deviendrait le Vice-Président.
Bunu Başkan Yardımcısı olarak yapmaya devam edecek.
Et il va continuer à le faire en tant que Vice-Président.
Ve benim kocam da Amerika Birleşik Devletlerinin Başkan Yardımcısı.
Et mon mari est le Vice-Président des États-Unis.
Sayın Başkan Yardımcısı, burada ne kadar kalacağınıza dair...
M. le Vice-Président, savez-vous combien de temps...
Başkan Yardımcısı gün boyunca ofisinde çalışacak.
Le Vice-Président travaillera de son bureau pour le reste de la journée.
- Bilmukabele, Sayın Başkan Yardımcısı.
Pour moi aussi, monsieur le Vice-Président.
- Teşekkürler Sayın Başkan Yardımcısı.
- Merci M. le Vice-Président.
Başkan Yardımcısı ile bağlantı kurmak istiyor musunuz?
Je dois appeler le Vice-Président?
Şimdi, Sayın Başkan Yardımcısı bugün size bir sürprizimiz var.
M. le Vice-Président, nous avons une surprise pour vous aujourd'hui.
Başkan Yardımcısının personel şefiyim.
Je suis le chef de cabinet du Vice-Président.
"Biz" derken Başkan Yardımcısı'nı kastediyorsun.
- Vous parlez du Vice-Président.
Başkan Yardımcısı için bir mesajınız var mı?
Avez-vous un message pour le Vice-Président?
Başkan Yardımcısı için bir mesajınız var mı?
Quel est votre message pour le Vice-Président?
- Başkan Yardımcısı'na söylerim.
Je le dirai au Vice-Président.
Lütfen Başkan Yardımcısı'na ikimizin de burada ortak dostumuz Bay Husk'ın hatırına olduğumuzu iletin.
Pourriez-vous rappeler au Vice-Président que nous servons tous deux les intérêts de notre ami commun, M. Tusk.
Başkan Yardımcısı yardımcı olmakta başarısız olursa, onu atlayacağım.
Si le Vice-Président ne coopère pas, je le court-circuiterai.
- Başkan Yardımcısı katılacak mı?
- Le Vice-Président nous rejoindra?
Ölümden korkar mısınız Sayın Başkan Yardımcısı?
Avez-vous peur de la mort, monsieur le Vice-Président?
Stratejik olarak iyi düşün Sayın Başkan Yardımcısı.
Soyez stratégique, M. le Vice-Président.