Vigilant translate French
409 parallel translation
Dikkatli fakat beceriksiz.
Vigilant, mais maladroit.
İyi geceler Bob, uyanık kal ihtiyar.
Bonsoir, Bob. Restez vigilant.
Her an dikkat etmen gerek.
Il faut toujours rester vigilant.
Uyanìk, yorulmaz, amansìz.
Vigilant, inlassable, implacable.
Marty, sizden evi dikkatlice gözetlemenizi istemiştim.
Marty, je t'ai demandé d'être très vigilant.
Daha iyisini yapabilirsin.
Soyez plus vigilant.
Oradayken gözlerimi hep açık tuttum.
Je suis très vigilant depuis mon arrivée.
Kharis'in dikkatli gözetimi altında mumya Nubyalı köleler tarafından tabutundan alınıp mezara taşındı.
Sous l'oeil vigilant de Kharis, la momie, fut portee par des esclaves nubiens vers son tombeau,
Petrolün geri kalanı dikkatli bir şekilde depolarda muhafaza ediliyor.
Il faudra être vigilant avec le fuel qui subsistera dans les dépôts.
Onu bir baba gibi izleyeceğim, Bay McCord.
Je serai vigilant comme un père.
Gözünüz açık olsun Bay Kilpatrick.
Bien, soyez vigilant, M. Kilpatrick.
"İhtiyatlı" dedim, yoldaşlar. Gerçekten tüm bu zaman boyunca Yoldaş Mundt'un Fiedler'in bu tutkulu planından haberi olmadığını mı düşünüyorsunuz?
J'ai bien dit vigilant, camarades, car pensez-vous que tout ce temps camarade Mundt a ignoré ce que complotait fiévreusement Fiedler?
O tek kritik tedbiri alan kişi Mundt idi. İngilizler ise Fiedler'in yardımıyla onu öldürmeyi planlıyordu.
Mundt a été très vigilant alors que les Britanniques, et Fiedler, préparaient son meurtre.
Gözlerinizi iyice açın ve her yeri tek tek arayın.
Restez vigilant. Il peut venir de n'importe où.
Anlaşılıyor ki savunmasız ve tetikte.
En garde basse mais vigilant.
Ama onu koruyan 1,000,000 tane de polis vardır.
Mais elle est sous l'oil vigilant d'un million de policiers.
Neyse bu adam gizlice içeri süzülüyor, eline gelen ilk şeyi alıyor, ve tekrar geri çıkıyor.
- Alors restez vigilant. - Comptez sur moi.
Her mürettebatın tetikte durarak kafa yormasına ihtiyacım var.
Tout le monde doit rester vigilant.
- Tetikte ol, Schmitter.
- Restez vigilant, Schmitter.
Her daim müteyakkız olan ve mevcut suç dalgasının kökünü kazımakta kararlı olan hükümetiniz, idam cezasını yeniden yürürlüğe koydu.
Votre gouvernement toujours vigilant, est déterminé à taper fort, afin d'endiguer la présente vague de crimes, et est prêt à restauré la peine de mort.
- Rica ederin YAKOV dikkatli ol. -
Je vous en conjure, Yakov, soyez vigilant.
Köyde hiç bir şey olmasa da belki lazım olur diye bir tane istiyorsun.
Ce village n'a jamais connu la guerre. Mais tu restes vigilant.
Dikkatli olmalısın!
Sois vigilant.
Takip edildin, tetikte olsan fena olmaz.
Vous avez été suivi. Vous feriez bien d'être vigilant.
Green, dışarıda devamlı dolaşın.
Green, Soyez vigilant.
Ama çok uyanıklar ve cevap veriyorlar.
- Ils sont en plastiques. - Mais vigilant, et ils répondent.
Sen burada kal ve etrafa göz kulak ol, olur mu?
Reste dans les parages et sois vigilant.
Ben efendimin ayaklarının dibindeki sadık nöbetçiyim, * * öyle sadık, öyle tetikte, ve ona öylesine yakınım ki
Je suis le gardien fidèle, qui veille aux pieds de son Seigneur, si fidèle, si vigilant,
En iyi pilotlar buraya gelir.
On trouve les meilleurs astro-pilotes ici... mais sois vigilant.
Tam da bu civarlarda Sas şefi, Keokuk dikkatli tilki, Sas toprağında gözü olan Siyu'ları yenmişti.
C'était juste par ici que le chef Sauk, Keokuk... "Renard Vigilant", a repoussé les Sioux qui voulaient la terre des Sauks.
Parmaklarının ucunda durmanı sağlamak istiyorum.
Vous devez rester vigilant.
Parmaklarının ucunda durmanı sağlamak için!
Vous devez rester vigilant!
Parmaklarının ucunda durmanı sağlamaya çalışıyorum, Bay Cressner.
Je veux que vous restiez vigilant, M. Cressner.
Tetikte ol.
Il faut être vigilant.
Adam olmayı dene. Keskin gözlerinle olağan dışı birşey gördüğünde uzak tut.
Sois vigilant.
Geceleri nöbette ve zor durum anlarında, nöbet yerimin yakınındaki herkes... "
Le général a dit d'être vigilant et de rester à son poste, quoi qu'il arrive.
- Dikkat et. Anlıyor musun?
- Surtout, soyez vigilant.
Uyanık olun.
Restez vigilant.
- Gözden kaybetme, Çavuş.
Restez vigilant.
Tetikte olun ve misketlerinizi kullanın, yazıyor.
De rester vigilant et de se servir de billes.
Yemek. Her zaman gözünüz tetikte olmalı!
gardez un oeil vigilant tout le temps!
evet, biz dört göz ve dört kulağa sahip olmalıydık.
Ouvrez vos yeux et vos oreilles, restez vigilant!
Dikkatli ol Robin.
Sois vigilant, Robin.
İşaretimi bekleyin.
Soyez vigilant.
Bunun farkına varmalıyız, çünkü o şiddet hepimizi de tüketebilir.
Il faut être vigilant, parce que cette violence peut consumer chacun de nous.
Uyanık olun!
Soyez vigilant!
- Gözünü dört aç.
Restez vigilant.
İşi daha sıkı tut!
Soyez plus vigilant.
Uyarmazsanız da, aklınızın bir köşesinde olsun! Tavsiyeniz için sağolun!
Tout au moins, reste vigilant.
Güzel.
Un agent doit avoir confiance, tout en restant vigilant! Bon!
Gözünü dört aç, Robin.
Sois vigilant, Robin.