Vigilante translate French
130 parallel translation
İsteklerinde biraz daha dikkatli olmanı isterdim.
J'aimerais que vous soyez un peu plus vigilante dans vos vœux.
Yalnızca katı disiplin, dikkatli tavır sarsılmaz bir sorumluluk duygusu ve saygılı, sessiz atölye üretimde artış getirecektir.
Seule une discipline stricte, une attitude vigilante, un sens inébranlable des responsabilités, et un lieu de travail respectueux, silencieux permettront d'augmenter la production.
Çok dikkatli olmalısınız, Bayan Francon.
Soyez vigilante, Mlle Francon.
Millet olarak hayatımızın her anında ihtiyatlı ve değişmez durumumuzu bir kez daha doğrulayan sesim sessizliğe karışır.
Avec ceci je conclus mon propos. ma voix s'apaise, ma voix qui réaffirme une fois de plus notre vigilante et inébranlable position dans tous les aspects de la vie nationale.
Dikkatli olmak lazım.
Il faut être vigilante.
Yani, bir zorba, kumarbaz ve bir silahşör.
Un pilier de tripot! Un tueur! Un "Vigilante"!
Her an tetikteydik, savaşmaya hazιrdιk. İşte binbaşιnιn en nefret ettiği şey o sιrada oldu.
Dure et vigilante, avide de bataille, lorsque ce que le major détestait le plus se produisit.
Uyanık olduğun her an. Tetikte.
À chaque instant, consciente, vigilante.
Merak etme Donald, dikkatli olurum, tehlikenin farkındayım.
Sois vigilante. Ne t'en fais pas, je sais ce qui est en jeu.
Halkın dikkatli olması isteniyor...
La population doit rester vigilante.
- Tetikteyim.
Non, vigilante.
Homer the Vigilante
Erreur sur la ville
Carolyn'e gözkulak olmasını rica ettim, ne de olsa bu işlerde acemi değil.
J'ai dit à Carolyn de rester vigilante.
Gözünü dört aç.
Sois vigilante.
Sen şimdi uyanık gelin olmalısın
Chère jeune mariée, sois vigilante.
Hep formda olmalıyım.
Il faut que je reste vigilante.
Ama hatırlayamadım Vigilante'yi mi okuyordun, yoksa... The Punisher'ı mı?
Tu as lu "Vigilante" ou "Un monde sans pitié"?
Sana şunu söylemeliyim... çok iyi bir iş yapıyorsun... ihtiyatlı, çok çalışan... neden bu duruma bir de saat koymuyorsun, bu bana zaman baskısını hatırlatır, böylece... beni bağışlayacaksın.
Tu fais un excellent travail. Vigilante, bosseuse. Y a même un temps limite!
Lütfen Moya'nın algılarının tam teyakkuzda olmasını sağla.
Il faut que Moya soit vigilante. Ils ne sont peut-être pas loin d'ici.
Bundan sonra daha çok özen göstereceğim.
Désormais, je serai plus vigilante.
- Bu ne demek, biliyor musun?
Tu comprends, "vigilante"?
İyi. Rommie, sen muhafazanı yüksek tut.
Reste vigilante.
- Gerçekten dikkatli ol.
- Sois vigilante.
Geç oldu. Yeterince uyanık değilim.
Je suis moins vigilante que j'aimerais l'être.
Ne kadar uyanık olman gerekebilir ki?
C'est à moi d'être vigilante.
Ayrıca bu sevecen ve ihtiyatlı tavrın bayağı işe yarıyor.
Cette attitude compatissante et vigilante te va comme un gant.
Kendim için iyi değilim ama arkana dikkat et.
Je suis aussi une sale gosse, mais sois vigilante :
Hiçbir şeyin engel olmamasını sağla.
Sois vigilante.
Kazanacak bir slogan yazmak sadece ince zeka değil ürüne dikkatle odaklanmayı da gerektirir.
Ecrire une réponse gagnante exige un minimum d'esprit, mais aussi une attention vigilante au produit.
Hazır olmamız gerektiğini söylediğin gün.
Celui pour lequel tu m'as dit qu'on devait rester vigilante.
Hepinizden tek tek... gözlerinizi iyi açmanızı ve... işinizin önemini anlamanızı istiyorum.
Je demanderai à chacune de vous d'être dix fois plus vigilante.
Sanırım biraz şüpheci oldun. Şu adamın idamını seyrettiklerinden sonra gece yarısında dışarıda olman böyle hissettiriyor olmalı.
Eh bien, je pense que tu devrais être vigilante, vis à vis des choses que tu pourrais ressentir après avoir assisté à l'exécution d'un homme et après avoir passé la moitié de la nuit dehors.
Tedbirli olma alışkanlığı var da.
Elle est vigilante, par habitude.
Kemo bağışıklığını kırmadan, enfeksiyonlara dikkat etmelisin.
Mais la chimio affectant le système immunitaire, vous devez être vigilante avec les infections
Demek, annen kahramanımızı gerçekten gördü?
Alors, ta mère a vu la "vigilante"?
Kahramanımız gerçek.
La "vigilante" existe vraiment.
Kesinlikle yanında beyninde patlamak üzere olan anevrizmadan haberi olmayan adamdan daha tedbirli olacaktı.
Plus vigilante que celui à côté d'elle qui ignore totalement que l'anévrisme dans sa tête va lâcher.
Son olaylar sebebiyle, güvenlik güçleri tedbirli davranıyor.
Etant donné le contexte, la police est très vigilante.
Dikkatli ol.
Soyez vigilante.
Gönüllü askerler, vigilante.
Les Minute Men. Vigilante.
Yasal yetkileri olmayanlar.
Vigilante. Des trous du cul.
Sakin ol, Vega.
Soyez vigilante, Vega.
O çocuğa ben kol kanat gererim.
Je serai vigilante.
Biliyorum, evet, anlamam gerekirdi, ben...
Je sais que j'aurais dû être vigilante.
Tedbirli olmalısın, Casey.
Sois vigilante, Casey.
Çok yaşa Vigilante Armament!
Vive la Vigilante de l'Armement!
VDA bana daha iyi bir teklif yaptı.
La Vigilante de l'Armement m'a proposé mieux.
Güzel...
Soyez vigilante
Kendinize dikkat edin.
Sois vigilante.
Uyanık kalacağına söz ver.
Promets-moi de rester vigilante!
Tetikte kal yeter.
Sois vigilante.