Voleybol translate French
313 parallel translation
Biz voleybol oynarken, paltolarımızı bürünmüş prensese benziyordu.
Quand nous jouons au volley-ball, elle est enveloppée dans nos manteaux, nous regardant comme une princesse.
Bayan Pegg, voleybol topunu rica ediyor.
Mlle Pegg veut savoir si le ballon est réparé.
Amerika'da masa tenisi, voleybol oynuyor bir sürü karı tavlıyor olabilirdim.
J'aurais pu rester chez nous, à jouer au ping-pong et à sauter des filles.
Seni seviyorum. Rahibelerle voleybol oynadığını gördüğüm günden beri...
Je vous ai aimée... dès le couvent, quand vous jouiez au volley avec les sœurs.
Bakalım, Pazar voleybol...
Dimanche, c'est volley-ball...
Voleybol topunu nasıl şişireceğini çözene kadar yaz biter!
II faudra attendre août pour qu'il gonfle le ballon de volley!
Dinle... İyi voleybol oynuyorsun.
Vous jouez bien au volley.
Voleybol topundan ne farkı var bu adamın.
Vise-le! Il marche pas, il roule, comme un ballon!
Nasıl oluyor da Angela bütün gün erkeklerle konuşabiliyor ama biz voleybol oynamak zorunda kalıyoruz.
De quel droit Angela cause avec des mecs tandis que nous, on se tape du volley-ball?
Voleybol üniformaları için önerim vardı.
J'avais suggéré une tenue de volley.
Yarın sahilde olacak. Bir voleybol maçı var.
Il sera à la plage demain, il y a un match de volley-ball.
Yıllardır voleybol oynamadın.
T'as pas joué au volley depuis des années.
Ayrıca sanat derslerimiz, Voleybol, kroket... ve siz sevgili yaşlı aileler içinde sepetleme yarışmalarımız var!
On a la classe de natures mortes. On a le volley et le croquet. Et pour vous les seniors, le sexe!
Spor salonunda voleybol oynuyorduk ve bayıldım. O kadar.
On jouait au volley-ball et je me suis évanouie, c'est tout.
Mamafih, artık burada olduğum için, yapabilirim. Piskoposun voleybol takımına dediği gibi :
Puisque j'y suis finissons le bou-ou-ou-lot, comme a dit l'évêque au sportif cul à l'air.
Artık bırak o silahı. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca her akşamüstü... boncuk dizip voleybol oynayacaksın.
Si vous lâchez cette arme maintenant, vous pourrez faire des ateliers tous les après-midi pendant quelques années.
Beyaz, koza halinde.Yaklaşık olarak bir voleybol topu kadar.
Blanc, comme un cocon, de la taille d'une balle de softball.
VOLEYBOL TATİL
VACANCES DE VOLLEY-BALL
Bilirsiniz işte voleybol oynayanlar, jet-skii kullananlar, bikinili kızlar bense burada dikiliyorum, "Belki de ben biraz fazla buz koyuyorum"
Des types jouent au volley, entourés de filles en bikini, et je me dis : "J'ai peut-être forcé sur la glace."
Sue'nun da voleybol çalışması var hem senin için de değişiklik olur.
Et Sue est occupée. Pour une fois, ça devra être toi.
Club Med'e giderler... ve Bill Mitchell şöyle der : " Saat 07 : 00'de bir saat voleybol oynayacağım...
Ils vont au Club Med, et Bill Mitchell dit : " A 7 h, une heure de volley...
Voleybol maçınız falan mı var?
Vous allez jouer au volley ou bien?
Tahminimce sen bir voleybol topuna bile vuramazsın.
Tu saurais même pas jouer!
Temiz, şık, ne biliyim işte etrafı şirin bir çitle çevrili... bembeyaz çarşaflar, bilardo masası şirin bir voleybol sahası, ne dersin? Güvenlik var, kimse giremez öyle.
Elles sont bien rangées, bien propres, avec une petite palissade, des housses blanches, un billard, un terrain de volley, des gardes...
- Ben, yeni voleybol koçuyum.
- Je suis le nouvel entraîneur de volley.
Voleybol takımını bir gezintiye çıkarıyorum.
Je fais une sortie avec l'équipe de volley.
Büyük marul, büyük havuçlar. Voleybol topları kadar büyük domatesler.
Une grosse laitue, des grandes carottes et des méga-tomates.
Onlara şöyle derdim, "Şarkı söylemeye daha az zaman ayırın Cuervo voleybol turnuvasından uzak durmaya daha fazla zaman ayırın eğer o zeki memeli imajınızı korumak istiyorsanız."
Concentrez-vous un peu moins sur le chant, et un peu plus sur le prochain tournoi de volley de Cuervo Beach. Histoire de garder votre image de mammifère intello.
VOLEYBOL DENEMELERİ
SÉLECTION EN VOLLEY-BALL
Bugün final maçı var, voleybol.
C'est la finale de volley.
Peder Hackett, hepinizi voleybol antremanına götürmeye gönüllü oldu.
Le Père Hackett vous surveillera pendant votre entraînement de volley.
Voleybol oynarken birinin dirseği çarptı.
On jouait au volley et j'ai pris un coup de coude dans l'œil.
- Kısa bir voleybol sorusu soracağım. - Voleybol.
Question rapide de volley-ball.
Voleybol.
- Volley-ball.
Kumsalda voleybol oynamaya başlıyorlar.
Une partie de volley-ball sur la plage?
Dikkat edin! Yehu, voleybol.
Oh, du volley-ball.
Tatlım, biliyorsun ben voleybol izlemiyorum.
tu sais, le volley-ball, c'est pas mon truc.
Lisa'nın kaçmasına çok üzüldü ve voleybol ağıyla kendini astı.
La fugue de Lisa l'a rendue triste... alors elle s'est pendue.
Ne olursa olsun, okyanusta şansımı denemeyi bu boktan adada kalarak, ömrümün sonuna kadar kahrolası bir voleybol topuyla konuşmaya yeğlerim!
Je préfère tenter ma chance en mer que crever dans ce trou-du-cul du monde et passer le reste de ma vie à parler à un stupide ballon de volley.
O yüzmeyi seviyor ve ben de voleybol oynarlarken yüzüp, eğlenirlerken onları izlemeyi seviyorum.
Mais elle adore nager, et j'adore la regarder faire du volley, nager, s'amuser...
Ama onun yerine, voleybol oynayan o iri esmer adamlara doğru koştum.
Mais j'ai couru vers des blacks géants qui jouaient au volley.
Galiba o gün voleybol maçım vardı ama bir çaresini bulabilirim.
J'étais inscrite à un tournoi de volley-ball, mais je peux m'arranger.
- Voleybol oynadım.
- Et j'ai joué au volley.
Hayır. Benim ayağım. Voleybol filesine takıldı.
Mon pied est coincé dans le filet de volley et je...
Üçüncü lig bayan voleybol koçu olarak gelişiyor muyum?
Je progresse en tant qu'entraîneur de volley féminin?
Demek koçluk yapıyorsun. Kız voleybol takımı ha?
En tant qu'entraîneur de l'équipe des filles...
Profesör Harry Block, önemli bir jeolog... ve kuzey Arizona kadın voleybol takımının en başarılı koçu.
Harry Block, célèbre géologue et entraîneur hors pair de l'équipe de volley féminin.
- Voleybol.
- Volley-ball.
Ezequiel ve bayan voleybol takımı.
Ezequiel et l'équipe féminine de volley.
Voleybol veya tenis olur sanıyordum.
J'espérais du volley ou du tennis.
Voleybol takımındayım.
Je suis dans l'équipe de volley.