Volkswagen translate French
211 parallel translation
Bu tür şeyler için çok yaşlıyım ben. Üstelik bir Volkswagen'in içinde.
Je suis trop vieux pour ça - dans une Volkswagen en plus.
Kırmızı bir Volkswagen.
Plus : une Volkswagen rouge.
Onun arkasında kamyon, Volkswagen üçüncü sırada onların arkasından da Chrysler Imperial geliyor.
Puis le camion Ford, la Volkswagen, et la décapotable Chrysler Imperial, tous à 80 environ.
O bir Volkswagen'di. Hayatım, işte fotoğrafı burada.
C'était une Volkswagen.
Şu Volkswagen'i buradan çıkarın.
sortez-moi cette Volkswagen de là.
Kırmızı bir Volkswagen.
Une Volkswagen rouge.
Genelde Volkswagen'ını şuraya park ediyor.
D'habitude, il gare sa Volkswagen là-bas.
Volkswagen mı?
Une Volkswagen?
Kimse Onbaşı Clearboy'un Volkswagen'a ne zaman aşık olduğunu bilmiyordu.
Personne ne sait quand... le caporal Clearboy tomba amoureux de la Volkswagen.
Duydum ki Volkswagen'la yatıp kalkıyormuşsun.
On me dit que vous avez couché avec la Volkswagen.
Bu Volkswagen'i çok seviyor olmalısın Clearboy.
Vous devez tenir énormément à la Volkswagen.
Volkswagen susuz çalışabildiği için diğer tüm yaratıklar ölürken o kurtulacaktır.
Puisque la Volkswagen fonctionne sans eau... elle survivra tandis que les autres mourront.
Bir gün, dünyada sadece Volkswagenler kullanılacak.
Un jour, la terre ne sera peuplée que de Volkswagen.
Clearboy'un Volkswagen'e bir saplantısı var.
Clearboy est obsédé par la Volkswagen.
Sadece gösteriş yapıyor.
Une Volkswagen ne sait pas nager.
Volkswagen'im.
Ma Volkswagen.
- Planım Volkswagen'imi alıp Kırmızı Kraliçe'ye gidip bir içki ısmarlamak.
- On pourrait prendre ma Volkswagen... aller à la Reine Rouge et prendre un verre.
Volsvageni geç, haydi?
Double la Volkswagen!
Senden daha hafif bir Volkswagen arabam vardı.
Je conduisais une Volkswagen qui pesait moins que toi.
İki araba kiralamanı istiyorum, bir Ford ve bir Volkswagen.
Va louer deux voitures, une Ford et une Volkswagen.
- 200 yıllık bir Volkswagen.
C'est une Volkswagen vieille de 200 ans.
Burada yaşayan böcekler, tıpkı bir Volkswagen gibi hava girişine dayalı bir soğutma sistemi vardır, serin kalabilmek için çılgın gibi koşmak zorundadırlar.
Les coléoptères ont un système de refroidissement par air... comme une Volkswagen. Ils doivent courir très vite pour rester frais.
Volkswagen modelleri gibi etrafta koşuşturmasına gerek yok.
Elle n'a pas besoin de courir partout comme les créatures Volkswagen.
Bir Volkswagen'in var, ikinci el almışsın Bay Klommer'la yapılan sözleşmeye göre aldığında 56 bin kilometredeymiş.
Vous avez acheté votre vieille Volkswagen, selon un arrangement avec le cuisiner Klormer, il y a 6 ans, elle avait 56 000 kilomètres au compteur.
Stinson Beach'te motoru çatlak bir Volkswagen'im var.
Ma Volks est à Stenson's Beach avec un cylindre fêlé.
Benim ki dışarıdaki Volkswagen.
J'ai ma coccinelle juste à côté.
Volvo arabadaki genç adam ve Volkswagen'deki diğeri.
Venez, avec votre Volvo et vous, dans votre Volkswagen.
Volkswagen yoktu ama üstünde komik adları olan değişik arabalar vardı.
On n'avait pas de Volkswagen... mais d'autres voitures avec de drôles de noms dessus.
Tüm anayollara kontrol noktaları koyduk diğer ekipler de çevredeki sokakları, plazaları ve otoparkları gözlüyor.
Nous avons des hommes en surveillance sur toutes les routes principales. Les autres unités couvrent toutes les rues, les squares et les parkings. Si cette Volkswagen bleue est encore par ici, on la trouvera.
Volkswagen'deki adam kimdi?
Qui est le type dans la Volkswagen?
Gunther, kendine yeni bir Volkswagen al.
Gunther, offrez-vous un nouvelle Volkswagen.
[ikinci adam.] Sen vw'deki. aracı ilerlet.
Toi dans la Volkswagen. Bouge.
Avrupa'nın ortasında bir Volkswagen 1200'ün içinde yaptığıma?
Je suis au beau milieu de l'Europe en train de me taper une Volkswagen 1200.
Bay Volkswagen'e de tutup bize araba yapamazsın dediler...
Et à M. Volkswagen...
Volkswagenleri yiyorlar.
Il mange des Volkswagen.
- Volkwagen'in tadına bakma partisine ne dersin _
- A une dégustation de Volkswagen?
" 19 Ağustos 1973 günü... beş genç, Volkswagen minibüsleriyle Güney Teksas'taki... bir çiftlik yolunda benzinsiz kaldı.
" L'après-midi du 18 août 1973, cinq jeunes à bord d'un minibus Volkswagen tombèrent en panne sur un chemin de ferme du sud du Texas.
98 model Volkswagen kullanıyor.
Elle a une Volkswagen 80.
- 98 model Volkswagen, değil mi?
Volkswagen 80, c'est ça?
Kafalarının patlatılması için Volkswagen'lerle buraya gönderiliyorlar.
On les envoie ici en baskets et en Volkswagen pour qu'ils se fassent trucider.
Haydi evlat, volts-wagon'umla bir gezintiye çıkalım.
Allez, petit, allons faire un tour dans ma Volkswagen.
O kadar kıçı Volkswagen'e sığdıramazsın.
Sûrement pas en Volkswagen.
Volkswagen'da bir grup kız geldi.
Une bande de gonzess arrive en VW.
Bir Volkswagen minibüs.
Un minibus Volkswagen.
- Bir Volkswagen minibüs.
- Un minibus Volkswagen.
Beyaz bir Volkswagen'im var.
J'ai une Volkswagen blanche.
Adamın birinin Volkswagen'inin arka koltuğundasınız ve adam size şöyle diyor :
Imaginez-vous à l'arrière d'une Volkswagen...
Altın renkli bir Vosvos.
Une Volkswagen couleur or.
Bir Volkswagen'in arka koltuğunda mı?
Comme l'arrière d'une Volkswagen?
- Volkswagen'in arka koltuğunda mı?
- À l'arrière d'une Volkswagen?
Bir Volkswagen'in arkasında mı?
À l'arrière d'une Volkswagen?