Vurmak mı translate French
838 parallel translation
- Vurmak mı? Birisi vurmaya mı geliyor?
Quelqu'un va tirer?
Bıçağımla masaya vurmak mı?
- Hein?
- Kuş vurmak mı sevilmeni sağladı?
- Et ça t'a rendu populaire?
Amaç kayayı vurmak mı, yoksa kayayı geçmek mi?
Et l'épreuve consiste à le toucher ou à le dépasser?
Vurmak mı? Seni kepaze yaratık! Ne cüretle bunu ima edersin!
Comment osez-vous dire que je vous frapperais!
Onları vurmak lazım.
Il faut les fusiller.
Komik olduğunu biliyorum, ama onu vurmak yerine, balçıktan çıkmasına yardım ettim.
C'est fou, mais au lieu de le tuer, je l'ai aidé à se sortir d'un mauvais pas.
Ona vurmak zorunda mı kaldın?
Vous avez dû le frapper?
Onu vurmak zorundaydım, yapacak başka birşey yoktu.
Je devais le tuer. Il n'y avait rien d'autre à faire!
Orada Eskimo'lara yaptıklarımız... Silahsız insanları arkadan vurmak.
Et ces Esquimaux sans armes, abattus dans le dos...
Seni vurmak istemiyorum ama bir adım daha atarsan vururum.
Je ne veux pas vous tuer, mais un pas de plus et je le ferai.
Renault'u vurmak istiyordum ama seni vuracağım.
J'étais prêt à tuer Renault, je suis prêt à vous tuer!
Bana vurmak istedi.
Il m'a frappé du poing.
Sanırım bunları vurmak cezai bir işlem gerektirir.
Je suppose qu'une loi interdit de tuer ces choses.
Eğer seni öldürecek olsaydım, kafana vurmak gibi aptalca bir şey yapmazdım.
Si j'allais t'assassiner, je ne ferais rien de stupide... comme te frapper à la tête.
İşi eğlenceye vurmak lazım yoksa birden patlar.
Il faut s'y plier, ou on craque.
Biliyorsun, bu olaydan ötürü başım belaya girebilir... Sivilleri vurmak, savaşın kurallarına aykırı.
Ils vont le sentir passer, c'est contraire aux règles de tirer sur des civils.
Kaçmaya çalışırken kendisini vurmak zorunda kaldım.
Il a été tué en tentant de s'enfuir.
Seni vurmak için silahını kaldırdığında katilin o olduğunu anladım.
Quand je l'ai vu pointer son arme contre toi, j'ai su que c'était lui.
Adam vurmak kolay mı sanıyorsun?
Tu crois que c'est facile de tirer avec un revolver?
Buyurun bayım. Evet, kim ördek vurmak ister?
Qui veut tirer mes beaux canards?
- Köprüleri vurmak zorunda mıyız?
- Nous devons les détruire?
Beni vurmak için nasıl da sabırsızlanıyor.
Il ne demande qu'à m'abattre.
İyi görünmesi için sana vurmak zorunda kaldım.
Je devais vous frapper pour faire vrai.
Wilkison'ın adamlarını vurmak isteyen aklı havada birkaç adamım var.
J'ai quelques têtes brûlées qui aimeraient tuer un homme de Wilkison.
Bir adamı sırtından vurmak ya da pusuya düşürmek için katil kiralamadım.
Je n'ai pas engagé de tueurs pour tuer un homme dans le dos ou autre.
Kalk Jube yoksa arkadan vurmak zorunda kalacağım.
Lève-toi, Jube, ou je te tire dans le dos.
Vurmak zorundaydım.
Il n'y avait rien d'autre à faire!
- Tüm yapacağım bir atı vurmak.
- J'ai juste a buter un cheval?
Onu kendi ellerinle vurmak için her şeyi yaptığını da unutmadım.
Je n'oublierai pas que vous etiez pret a tirer sur Debbie.
Kusura bakma Jessica ama onu vurmak zorundayım.
J'ai été obligé de le tuer.
O bıçağı görmedim Montana, çünkü görseydim, seni vurmak zorunda kalırdım.
Ce couteau, je l'ai pas vu, sinon je t'aurais abattu.
Beni vurmak için arıyordu.
Il voulait m'abattre.
Ama gri giydikleri zaman birkaç kardeşinizi vurmak zorunda kalmıştım.
J'ai dû tuer plusieurs de vos frères quand ils portaient l'uniforme sudiste.
Bir adam uyarıdan önce ateş etmeye kalkarsa onu bir köpek gibi vurmak benim görevim ve bunu yaparım.
Si un des hommes bouge avant le signal, mon devoir est de le tuer comme un chien, et je le ferai.
Bayım, seni attan indirmek için vurmak istemiyorum.
Ne m'obligez pas à vous tirer dessus.
En son Wichita'da iki kişi karanlıkta üstüme saldırdı ve onları vurmak zorunda kaldım.
La dernière fois, à Wichita... deux individus me sont tombés dessus dans le noir et Je les ai abattus.
- Yaşlı hanıma vurmak mı?
Oui, assommé une bonne femme.
Yaşlı bir kadına vurmak sorun değil ama avukatımla yatmak sorun!
Je te dis que j'ai assommé une bonne femme, ça te fait rien. Je te dis que je couche avec le bonhomme qui m'a tiré de là, t'es furieux!
Beni vurmak istiyorsun.Benimse okuyacak kitaplarım var. O 10 yılı biliyorum,
Je veux être fière de toi, comme Hope l'est de Noah.
Dinle Krugger, korkutucu bir şey değil. Kendimizi hafife almayalım. Tarzan öntaraftan gelecek bizi vurmak için orada bekleyecek aptal olup olmadığını anlayacağız.
personne n'a peur kruger, mais ne croit pas que nous lui faisons peur tarzan va nous affronter en face il va se tapir et nous prendre un par un si on est assez idiots pour lui en donner l'occasion
Çünkü seni sırtından vurmak zorunda olduğumda yapsaydım, kalbim kırılırdı.
Je n'aimerais pas te tirer dans le dos.
Onu vurmak zorunda mıydın?
- Vous l'avez tué.
Evet onu vurmak zorundaydım.
- Oui, j'ai dû l'abattre.
Bunu kaybettiğini, Becket'in yüzüne vurmak için her şeyi yaparım. Ayrıcalığını kaybettiğini, ve bunun York'a geçtiğini gördüğünde...
Je donnerai n'importe quoi pour voir sa tête quand il apprendra qu'il l'a perdu, et que York l'a récupéré.
Amerikan bombacılarını vurmak için Amerikan savaş uçaklarını mı?
Des avions de chasse U.S. contre des bombardiers U.S.?
Atını mı vurmak istiyorsun?
Vous voulez abattre votre cheval?
- Seni vurmak zorunda kalacağım!
- Je vous ferai fusiller.
Söylemeye çalıştığım, kızı senin vurmak zorunda kalmana üzüldüm.
Je veux dire... désolé que ça soit tombé sur vous, pour la fille.
Gonji beni vurmak için emir verdi.
C'est Gonji qui m'a demandé de te tuer.
Kafana vurmak yavaş yavaş...
Ça m'ennuie d'être obligé de vous cogner...