English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Vücudu

Vücudu translate French

2,415 parallel translation
Şekil değiştiriciler asıl vücudu arkalarında bırakıyor olmalılar.
Les métamorphes doivent laisser le corps derrière eux.
Bu vücudu arındırın.
Purifie ce corps.
Şimdi, müşterimiz harika bir vücudu ve boktan bir hayatı olan bir doğal sarışın.
Alors c'est une vraie blonde avec un corps magnifique et une vie ennuyeuse.
Kadının vücudu fetüsü öldürür...
Son corps aurait détruit le fœtus bien avant que...
Vücudu keserek açıp bütün organları almışlar.
Ils l'ont ouvert et ont pris tous ses organes.
Şey, kurbanın vücudu iyi korunmuş. Onu kim sardıysa iyi sarmış.
Le corps a été bien conservé en ayant été enveloppé de la sorte.
Başka kimin harika bir vücudu var biliyor musun?
Tu sais qui a un aussi joli corps?
- Ama vücudu bir şeye sarılmış olabilir.
Mais le corps a pu être mis dans quelquechose.
Buyurun. İnsan vücudu üzerinde ne yapman gerektiğini biliyorsun.
Vous me semblez avoir une bonne connaissance de l'anatomie.
Gerçek insan vücudu üzerinde çalışman lazım.
La différence est grande entre leur anatomie et la nôtre.
Bu aptal vücudu neden buraya getirdim ki?
Je n'aurais pas dû emporter ce corps.
İnsan vücudu ortalama 10 galon su muhafaza eder.
Le corps humain ne contient pas tant d'eau.
Güzel oldu! Ama erkeklere kıyafet dizayn etmek için, ölçü almada kullanacağım, vücudu formda olan bir mankene ihtiyacım var.
Si on veut faire des vêtements, il nous faut un modèle.
Onda vücudu aklını etkiliyordu.
comme Zoey? Chez elle, son corps a affecté son esprit.
Vücudu ameliyatı kaldıracak kadar dayanıklı değildi.
Il était trop faible pour supporter l'opération,
Vücudu beyninden daha güçlü olabilir.
Son corps a été plus fort que son cerveau.
Kadın vücudu çiçek gibidir.
Un corps de femme est comme une fleur.
Vücudu tamamıyla iflas ediyor.
Chargé. On dégage.
Eğer Adison varsa vücudu adrenalin yerine melanin salgılıyordur.
{ pos ( 192,250 ) } S'il a la maladie d'Addison, son corps produit de la mélanine { pos ( 192,250 ) } au lieu d'adrénaline.
Adrenalin olmadan da..... vücudu normal bir strese seviyesi oluşturamaz.
{ pos ( 192,250 ) } Sans adrénaline, son organisme ne réagira pas au stress.
- Stres hormonları olmadan da vücudu ameliyatı kaldıramayacaktır.
Sans les hormones du stress, son corps ne supportera pas l'opération. - Sans l'opération, il meurt. - Le sang va s'accumuler et il mourra.
Kızın vücudu da 8 hafta önce yakıldı.
Je veux dire, la scène du crime a disparu.
"Onun vücudu" derken neyi kast ediyorsun? Bu çok iyi olacak.
Que veux-tu dire par "son corps"?
Sanırım şeytan vücudu dinçleştiriyor.
Le mal, ça conserve.
Vücudu bükülmüşse.
- Ou se tordait.
Ve şu üzerinde resim olan taş. Bu, vücudu temsil eder.
Et la pierre sur laquelle était peinte la fresque représente le corps.
Vücudu soğumuş.
Froide.
- Vücudu tehlikede.
Il est en danger.
Mikroskobik immunohistokimyasal teste göre vücudu histamin salgılamış. Yaralanma sonucu bağışıklık tepkisi.
Et un test immunohisto-chimique montre que son corps a libéré de l'histamine en réponse immunologique à la blessure.
Skipper'in vücudu üzerinde yapacağımız bir dizi ve çok can yakıcı testlerden sonra.
Grâce à une batterie de tests de plus en plus douloureux pour lui.
Vücudu kömüre dönmüş.
Un corps carbonisé.
Vücudu mikroplarla savaşacak yeteri miktar akyuvarı üretemiyor.
Son corps ne produit pas de quoi lutter contre les infections.
Geleneksel Mallard masası, vücudu güzel yiyeceklere cömert davranmayanlar için uygun bir yer değildir.
La tablée traditionnelle des Mallard n'est pas pour ceux dont le corps n'est pas d'heureuse humeur.
Vücudu iflas ediyor.
SAT en baisse.
İçmiyoruz. Ama bir noktadan sonra, insan vücudu uykuya ihtiyaç duyuyor.
Non, mais parfois il faut soit dormir soit beaucoup de café.
Ölüm nedeni, birden fazla faktörün vücudu etkilemesine bağlı damar tıkanıklığı.
La cause du décès est un infarctus du myocarde avec des facteurs aggravants d'une septicémie largement disséminée.
Afedersiniz. Söylemek istediğim şey, bu Billie'nin vücudu. İnsanların ona, bu şekilde davranması çok yanlış.
Et tout ce que j'ai à dire c'est que c'est le corps de Billie, et c'est honteux la façon dont les gens la traite.
Bu derece küçülmek gerçekten de hayret verici fakat sürüngenlerin vücudu çok daha ilginç şekillere bürünebiliyor.
Sa taille lilliputienne n'est donc pas un handicap. D'autres reptiles, eux, sont de remarquables transformistes.
Bukalemunun vücudu, hem avcıdan hem de avından saklanıp ani saldırılar gerçekleştirmesine olanak sağlar.
Ainsi caché à la vue des prédateurs comme des proies, il peut lancer des attaques surprise.
Bu orangutan yengecinin tüm vücudu yapışkan tüylerle kaplı,... galiba bu durum için biraz fazla yapışkan.
Le corps de l'araignée de mer poilue est aussi recouvert de soie gluante. Peut-être un peu trop, parfois.
Böceklerin vücudu neredeyse her türlü şekle girebilme kapasitesine sahiptir.
Le corps des insectes prend une variété infinie de formes.
Sokmak bir arının yapabileceği en büyük fedakârlıktır,... çünkü saplanan iğnesini yerinden çıkaramaz böylece vücudu parçalanır.
Piquer est le sacrifice ultime pour une abeille car elle ne peut pas retirer son aiguillon. Pour se libérer, elle doit se déchirer l'abdomen.
Vücudu normal bir insandan 10 kat daha hızlı iyileşiyordu.
Son corps cicatrisait dix fois plus vite que la normale.
- Sam, Weiss'ı incelediğimde vücudu henüz kaskatı donmamıştı yani cesedi en fazla bir gündür Haworth Mesa'da olmalıydı.
– Sam, quand j'ai examiné Weiss, il n'était pas totalement gelé, donc son corps ne devait être là que depuis un jour, au maximum.
- Yaşına göre vücudu çok iyiymiş.
Ouais, j'ai vu le corps. Pour son âge, super forme.
Hapishanelerde demir parmaklık olması tesadüf değil çünkü şeytan sadece vücudu ele geçirmez onun içinde saklanabilir de.
Les barreaux des prisons sont en fer pour enfermer les corps et le mal qui peut s'y cacher.
Azıcık emdikten sonra vücudu bir yere atmak hayatı çok hafife almak oluyor, haksız mıyım?
Sucer un peu de sang et jeter le corps, c'est donner trop peu d'importance à la vie, non?
O güzel ve sıkı mı, yoksa vücudu ve gevşek sarkık mı?
C'est serré ou y a de l'espace?
Yaşam belirtileri normal ama vücudu su ve kan kaybetmiş.
Son état est stable mais il est déshydraté et faible.
Ama daha kötüsü, çünkü tüm vücudu kaplıyor.
Mais pire : on l'a sur tout le corps.
Vücudu bu baskıyı kaldıramadı.
Son corps n'a pas résisté à l'effort.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]