English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ V ] / Vücudunun

Vücudunun translate French

1,339 parallel translation
Vücudunun % 60'tan fazlasında üçüncü derece yanıklar.
Brûlé au 3e degré à 60 %. Il va mourir.
Kocamın vücudunun yarısını pervane kesmiş... Long Beach Limanı'ndan kepçeyle topladılar onu.
Son corps a été repêché dans le port de Long Beach, il était coupé en deux par une hélice.
Vücudunun durumunu düşünürsek... en kapalı kıyafetini seçmeliyim.
Vu l'état où est le corps, le plus couvrant sera le mieux.
Beyninin sol yarısı, konuşmayı ve vücudunun sağ tarafını etkileyen kısım zarar görmüş.
La partie gauche du cerveau est touchée, le siège de la parole. Le côté droit du corps.
Kenny'nin vücudunun bulutların arasında olmadığını anlamaya çalışın.
Le corps de votre ami n'est pas dans les nuages. - Il a été incinéré.
Sana doğru koşup kollarımla vücudunun üçte ikisine sarılmak istiyorum.
J'ai hâte de t'enlacer, même à moitié.
Vücudunun sol yanı erkek domuzun memeleri gibi hiç işe yaramıyordu.
La moitié gauche aussi utile qu'une canne à un cul-de-jatte!
Ölüm anında insan vücudunun 3 ila 6 gram arasında ağırlık kaybettiğini biliyor muydun?
Sais-tu que le corps humain perd de 3 à 4 grammes au moment où il meurt?
Ama ertesi gün onun vücudunun ortadan kaybolduğu anlaşıldı.
Mais le lendemain, son corps avait disparu.
İnsan vücudunun ° % 80'i sudan oluşur.
Le corps humain est composé à 80 % d'eau.
Kasabalılardan çoğu Doris ve James Miller'ın oğlu Jimmy Miller'ın vücudunun hala Northfork su bendinde yattığını söylüyor.
Le bruit court que le corps de Jimmy Miller, fils de Doris et James Miller, se trouve dans le barrage de Northfork.
- Vücudunun kokusu.
L'odeur de ton corps.
Annen şu an komada, ama vücudunun içinde, büyük bir değişim yaşıyor.
Ta mère est dans le coma, mais dans son corps, elle change. Je sais!
Gücünü vücudunun ortasından, yani belinden almalısın.
Avec les hanches aussi! Trois forces en une!
Dinle, ona söyler misin mıknatısların belli yerlere uygulanması insan vücudunun elektro kimyasal sürecini etkileyebilir.
Dis-lui que l'application d'aimants peut influencer l'électrochimie du corps.
Eğer bu şey, canavardan bahseden herşeyi yokedebildiyse kendi vücudunun yaydıklarını yok edememesi olanaksız değil.
Si cette chose a pu effacer toute référence à la Bête... il est peu probable qu'elle ait laissé sa biographie.
Saçının her telinde, her hücresinde, Cordelia'nin vücudunun her molekülünde.
C'est dans tous les cheveux, les cellules et molécules de Cordélia.
Kalbini etkilemesi için, vücudunun sol tarafından gelmiş olmalı, değil mi?
Pour traverser le coeur, il a dû venir de la gauche du corps, okay?
Soda kutusu sol elindeydi, yani... giriş noktası vücudunun başka bir yerinden olmalı.
La canette était dans sa main gauche, donc... le point d'entrée doit être ailleurs sur son corps.
Kızın bütün vücudunun fotoğraflarına ihtiyacımız olacak.
On aura besoin de photos du corps.
Ellerinde, kollarında ve vücudunun üst kısmında morluklar var. Tecavüze uyuyor.
Des contusions sur ses mains, ses bras, sa poitrine.
Orası Martin'in vücudunun düştüğü yer.
C'est là que le corps de Martin a atterri.
Yani kızın ona saldırabilmesi için vücudunun üstünden uzanıp tornavidayı almış olması lâzım.
Pour l'attaquer, elle aurait dû fouiller de son côté à lui. Absolument.
Duyusal sofistike bir görüntü iletmek için boyunca temiz, sade çizgileri ile sayesinde, ben bir insanın vücudunun doğal hatlarını kullanmaya çalışın.
Merci, j'utilise les contours naturels du corps avec des lignes simples pour transmettre un raffinement sensuel.
Eli vücudunun kıvrımlarında dolaştı, sıkıca, şehvet olmadan, ama yumuşak, içten bilgiyle.
Sa main parcourut les courbes de son corps, fermement, sans désir, mais avec un savoir-faire tendre et intime.
Yani vücudunun her yerini arıyorsun. Sert bir şey bulursan. Ne olduğunu anlıyorsun.
Supposons que tu fasses une fouille à corps, tu sens un truc dur, tu sais ce que c'est.
Ayakta insan vücudunun hiçbir yerinde olmadığı kadar çok kemik olduğunu biliyor muydunuz?
Il y a plus d'os dans le pied que dans le reste du corps.
Vücudunun yanında bulunan, "Ucube" yazılı meteor parçası haricinde mi?
A part la météorite avec le mot "Monstre" laissée près de son corps?
Jake'in vücudunun yanında bulunan, meteor taşını hatırladın mı?
Tu te souviens du caillou jeté près du corps de Jake avec le mot "Monstre" écrit dessus?
Birisi vücudunun yanına benzer bir taş koymuş.
Quelqu'un a déposé un caillou du même genre à côté de son corps.
- Jor-El her ne yaptıysa vücudunun kaldırabileceğinden çok daha fazla zorlamış olmalı.
- Que lui arrive-t-il? - Jor-El y a été trop fort.
Bu saçmalığı vücudunun hangi deliğinden uydurdun?
Par quel orifice as-tu pondu ça?
Yaşını ve vücudunun ortakyaşamı kabul etmemesini göz önünde bulundurursak Bra'tac Teal'c'e göre daha fazla sahip olmuş.
A cause de son âge et du fait que son organisme rejette le symbiote, Bra'tac l'a gardé plus longtemps.
Bence katil ; yaklaşık 1.60, sağ elini kullanıyor ve vücudunun üstü güçsüz.
Le meurtrier mesure 1m65, il est droitier et plutôt frêle
Aptal. Dönüyorsun, çünkü vücudunun ağırlık merkezine baskı uygulamıyorsun.
T'es pas sur ton centre de gravité, alors tu tournes, abrutie!
Vücudunun % 40 dan fazlası yanmış.
Il est brûlé à plus de 40 %.
Ona vücudunun parçalarını kaybetti diye para ödemeyeceğiz.
On va pas lui payer ses pièces détachées!
Birinin vücudunun bir bölümüne... dokunmasına izin vermek son derece korkutucudur.
Je sais que c'est effrayant comme l'enfer... de laisser une autre personne toucher cette partie de toi.
Vücudunun yüzde yetmiş sekizinde yanıklar var.
Il faut récupérer chaque segment de câblage... Son corps a été brûlé à 78 %.
Onu öptüğünde, kemiklerin... vücudunun içinde eriyormuş gibi hissetmelisin.
Quand tu embrasses, tu dois sentir tes os fondre dans ton corps.
Eğer aklının ve vücudunun sınırlarını çok zorlamışsan geleceğini düşünecek halin kalmamıştır.
Quand l'esprit et le cœur sont tendus à craquer, on ne pense plus à la suite.
Şimdi Mısır yollarında, gitmeye hazır vücudunun bekçisiyim.
Et me voici désormais gardien de son corps, embaumé ici de façon égyptienne.
Niye insan şekilliler? Niçin ideal insan vücudunun bir imajı şeklinde üretiliyorlar?
Ils imitent le modèle humain, idéalisé, de surcroît.
Vücudunun toplu beta üretimlerden olduğunu biliyorum ; ama özel bir konfigürasyona sahip.
Je sais que c'est un prototype, mais il a des fonctions particulières.
- Evet. - Şimdi elimizdekine bakalım. Organları taş gibi ama vücudunun dış sıcaklığı onu bulduğumuzda sıfır bile değildi.
Mais chez notre sujet, les organes sont durs comme du roc mais la température extérieure de son corps n'était même pas de 0ÊC.
Sanırım komşumun vücudunun bir parçasını bulacağız.
On a vient de le trouver. Je pense que c'est un morceau de ma voisine.
Kim, insan vücudunun hangi bölümünün 1 00 katı genişleyebildiğini söyler?
Qui peut me dire quelle partie du corps peut grossir cent fois?
Vücudunun içindeki dokuların görüntülerini yaratıyor ve resim mükemmelliğindeler.
Quoi donc? Le niveau inférieur est totalement inondé, lui aussi.
Bu vücudunun tuttuğu su.
Ce n'est que de l'eau.
- Vücudunun üzerine tirnak izleri gördüm.
Je l'ai vue sur lui.
Vücudunun her yerinde bu acıyı hissedeceksin.
Chaque millimètre de ton corps va souffrir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]