English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ W ] / Webb

Webb translate French

506 parallel translation
Hayatım bu Örümcek Webb.
Chérie, voici l'Araignée.
Bay Prescott ve Bay Webb'i ortak tasarımcılarınız olarak atadık.
M. Prescott et M. Webb sont vos collaborateurs.
John Webb diye bir adam. 25.
Fiché pour un meurtre qu'il a vu.
Tahmin et, arabama kim bindi? Yemin ederim, zavallı Bay Webb'i öldüren adamın ta kendisiydi.
Devine qui est monté dans mon taxi.
Angela'yla beraber gördüğümüz olayı hatırladın mı?
Je jurerais que c'est le type qui a tué ce pauvre M. Webb. Tu te souviens du café où j'ai vu le truc se passer, avec Angela.
John Webb diye bir zavallının adını duydun mu hiç?
Connaissez un pauvre type nommé... -... John Webb?
Ve o arabayı kim sürüyordu? Tony Vetto. Webb'i öldürürken onu gören adam.
Il a retrouvé Tony Vetto, qui l'avait vu tuer Webb.
Benim adım Webb.
Je m'appelle Webb, Webb Garwood.
Sen o Webb değilsin değil mi?
- Vous êtes ce Webb-là?
Ciddiyim, Webb. Lütfen yapma.
Je parle sérieusement, Webb.
- Öyle mi? - Charles, sence Webb bu gecelik yeterince şey görmedi mi?
Tu ne crois pas que Webb en a assez pour ce soir?
- Ama Charles, Webb'in bir randevusu var.
Webb a un rendez-vous.
Beni kandıramazsın, Webb Garwood.
Je ne marche pas, Webb Garwood. Tu devrais avoir honte.
- Görüşürüz, Bud dostum. - İyi geceler, Webb.
Bonne nuit, Webb.
Olmaz, Webb. Ben dinlemeliyim çünkü bana her zaman nasıl olduğunu sorar.
Je dois écouter, il me demande toujours mon avis.
Gelmemin imkânı yok, Webb.
- C'est exclu, Webb.
- Dinle, Webb. Dinlemelisin.
- Webb, tu dois m'écouter.
Webb, bu benim suçum. Beni seviyor.
Webb, ça serait ma faute.
Webb, yapar biliyorum bunu yapar.
Il le ferait, j'en suis sûre.
- Hayır, Webb. Uyanmış.
- Non, il est réveillé.
- Webb, sevgilim seni görmeliyim.
Webb chéri, il faut que je te voie.
- Ciddi değilsin, Webb.
Tu n'es pas sérieux, Webb.
- Lütfen, Webb. Lütfen, sadece bu gecelik bir yerde buluşmalıyız.
Je t'en supplie, Webb, voyons-nous quelque part.
Susan, bunu yapmamalı... Webb.
Susan, tu n'aurais pas dû venir.
Webb, nereye istersen beni de götür.
Emmène-moi. Où tu voudras.
Bu çılgınca biliyorum ama seni seviyorum Webb.
C'est fou, je sais, mais je t'aime, Webb.
- Var, Webb.
- Si, Webb, on a le choix.
- Webb, buradan uzak olduğumuz sürece nerede ya da nasıl yaşadığımızın önemi yok. Seninle mutlu olurum.
Je serais heureuse avec toi n'importe où, n'importe comment, pourvu que ce soit loin.
Bunu söyleyeceğini bekliyordum, Webb ve ciddi olacağını da.
J'espérais que tu dirais ça et que tu serais sincère.
Benden uzak dur, Webb.
Reste loin de moi, Webb.
Webb, bana bak.
Webb, regarde-moi.
- Harika bir çocuk, senin şu Webb.
- Quel type extra, ce Webb.
Hey Webb, bekle bir dakika. Söyleyeceğim bir şey var.
Attendez, Webb, j'ai une chose à vous dire.
Şu Webb, şu Webb var ya.
A propos de ce type, Webb. Ce Webb qui est là...
- Tanıdığım en ince adamdır. Görüşürüz, Webb.
Je ne connais personne de plus honnête.
-... herkes cinayetten önce de seninle görüştüğümüzü anlayacak. - Webb. Ve herkes beni daha önce hayatında hiç görmediğini söylediğin ifadeni hatırlayacak.
Ils sauront qu'on se voyait longtemps avant sa mort, et tu as témoigné ne m'avoir jamais vu.
Webb, kimse fark etmeden önce buradan gidebiliriz.
On peut s'en aller d'ici avant que ça se remarque.
Webb, yalnızca ikimizin olacağı başka kimsenin olmadığı bir yere gideriz.
Nous irons là où il n'y a personne. Là où nous serons absolument seuls.
Benim doktorum sen olursun, Webb.
Tu seras mon docteur, Webb.
- Webb Garwood burada mı?
- Webb Garwood est là?
Eminim Webb benim hayalet kasabalarımdan birine gitmiştir.
Webb va aller voir une de mes villes fantômes.
- Bizi tanırsa ne olacak, Webb?
- Et s'il nous reconnaît?
Charles, bu Webb.
Bud, c'est Webb.
- Webb, seni eski çayır köpeği. - Çekil.
- Webb, mon vieux chien de prairie!
Webb, yaşlı delikanlı Bud'la konuşuyorsun hatırladın mı?
Webb, c'est à ton vieux Bud que tu parles!
Heyecanlanma, Webb.
T'énerve pas.
Hey buraya gel. Birileri geliyor.
Allons, Webb, où vas-tu?
Söylediklerini yap, Webb. Webb, beni dinle.
Fais ce qu'ils disent, Webb.
Asla başaramazsın, Webb.
Ecoute-moi! Tu n'y arriveras jamais.
Sokak'ta 7 / 24 çalışan bir restoran işletiyormuş.
Un nommé John Webb, Domicilié 26, cinquième rue.
Webb, artık görüşmeyi kesmeliyiz.
Nous devons cesser de nous voir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]