Wilkinson translate French
139 parallel translation
Septimus Wilkinson, Matabeleland piskoposu.
Recteur de cette paroisse. Septimus Wilkinson... Evêque de Matabéléland...
Albay Wilkinson'a.
Chez le capitaine Wilkinson.
İçeri gelin, Bay Wilkinson.
Entrez, M. Wilkinson.
Charlie, Bay Wilkinson ile tanış.
Je te présente Mr. Wilkinson.
Wilkinson'ın Sekiz Numaralı Peklik Giderici Gevreği.
Comment c'était? Les céréales laxatives numéro 8 de Wilkinson.
Wade Honeycutt beni Rebecca Wilkinson için terk ettiğinden bu yana hiç kazık yememiştim. Haysiyetine önem vermeyen bir kızdı.
C'est la 1re fois, depuis que Wade m'a larguée pour Rebecca, une fille peu soucieuse de sa réputation.
Bu Wilkenson borsada bir servet edindi.
Il connaît un certain Wilkinson, qui a fait fortune en bourse.
Bilmiyorum. Ama Simons eğer ilgilenirsem.. .. Wilkenson bana ne zaman satmam gerektiğini söyleyecekmiş.
Mais Wilkinson m'indiquera le moment venu de vendre.
Wilkenson bu hisselere milyonlar yatırdı.
Wilkinson a investi des millions.
Kimse Wilkenson'a ulaşamıyor, üç gündür ofisinde değilmiş.
Wilkinson est intouchable depuis trois jours.
Wilkenson, bize hisseleri ne zaman satacağımızı söyleyecek adam.. .. hastanedeymiş.
Wilkinson, le type qui devait nous dire quand vendre, il est à l'hôpital.
" Nasılsınız, Mr. Wilkenson?
" Comment allez-vous, M. Wilkinson?
Simons para yaptı, Wilkenson temizlendi.
Simons et Wilkinson ont touché un paquet.
Wilkenson yeni bir tüyo aldı.
Wilkinson est sur un nouveau coup.
Wilkinsons'lara.
Les Wilkinson.
Arabella Wilkinson.
Arabella Wilkinson.
Thomas Marcano, mahkeme, hakkında şu karara vardı... 18 ayı aşmamak ve bir yıldan az olmamak kaydıyla... Wilkinson Islahevi'nde kalacaksın.
Thomas Marcano, vous serez détenu 18 mois au plus et 1 an au moins au Foyer Wilkinson.
John Reilly, mahkeme, hakkında şu karara vardı... 18 ayı aşmamak ve bir yıldan az olmamak kaydıyla... Wilkinson Islahevi'nde kalacaksın.
John Reilly, vous serez détenu 18 mois au plus et 1 an au moins, au Foyer Wilkinson.
Mahkeme, hakkında şu karara vardı... 18 ayı aşmamak ve bir yıldan az olmamak kaydıyla... Wilkinson Islahevi'nde kalacaksın.
Vous serez détenu 18 mois au plus et 1 an au moins, au Foyer Wilkinson.
Wilkinson Islahevi, beş farklı ünitede... 780 genç suçlu barındırıyordu.
Le Foyer Wilkinson abritait 780 jeunes délinquants, dans 5 sections distinctes.
Wilkinson'daki ilk günümde dayanıklı ve güçlü olmadığımı anlamıştım.
J'ai vite su que je n'étais ni l'un, ni l'autre.
Wilkinson'dakiler masum gençler değildi.
Il n'y avait pas d'anges, à Wilkinson.
Wilkinson Islahevi'nde tutuklu olarak geçirdiğim son saatlerdi.
C'était la fin de ma détention à Wilkinson.
Wilkinson'daki günlerimin hatırası olarak. Hükümlünün sağlığı yerinde, tahliyesi uygundur.
Ultimes souvenirs de mon séjour.
Wilkinson Islahevi'ndeki son gecem.
Ma dernière nuit à Wilkinson.
Wilkinson'dan çıktığımızdan beri orada olanlar hakkında... birbirimize tek laf etmemiştik.
Jamais nous n'avions reparlé de Wilkinson entre nous.
Biz asla Wilkinson'da olmadık.
On n'est jamais allé à Wilkinson.
Onu tanık sandalyesine oturtunca Wilkinson'dan söz etmeye başlayacağım.
C'est lui qui m'ouvrira la porte de Wilkinson.
Wilkinson Islahevi'yle Sean Nokes, Adam Styler, Henry Addison... ve Ralph Ferguson'un suçlu bulunmasını istiyordu.
Une condamnation. Du Foyer Wilkinson. Et des quatre gardiens.
Wilkinson'daki gardiyanlardan biriydi.
Il était gardien à Wilkinson.
Oğluna, Wilkinson Islahevi'nde... gözetim altındayken ölen kardeşinin anısına Rizzo adını vermişti.
Rizzo, comme son frère à lui, mort à Wilkinson.
Wilkinson'da herhangi bir çocuk... gardiyanlardan dayak yedi mi?
Aucun gardien, jamais, n'a frappé un enfant?
Siz ya da Bay Nokes, Wilkinson Islahevi'nde gözetiminiz altındaki... çocuklardan birine vurdunuz mu?
Avez-vous, vous ou Nokes, frappé les garçons que vous gardiez à Wilkinson?
Bay Ferguson, Wilkinson Islahevi'nde... cinsel taciz söz konusu olmuş muydu?
Des abus sexuels ont-ils été commis à Wilkinson?
Siz ve Sean Nokes, Wilkinson Islahevi'ndeki bir çocuğa tecavüz ettiniz mi?
Avez-vous, vous et Nokes, violé des détenus à Wilkinson?
Sadece onlar adına değil, aynı zamanda Wilkinson'a ve uzun zamandır... orada yuvalanmış olan kötülüğe karşı tanıklık yapmıştı.
Il témoignait autant pour eux que contre Wilkinson et le mal qui avait régné là-bas.
Bayan Summers? Ben, Dr. Wilkinson.
- Je suis le Dr Wilkinson.
- Dr. Wilkinson...
- Dr Wilkinson,
Wilkinson!
Wilkinson.
Earl Wilkinson!
Earl Wilkinson.
Bu Earl Wilkinson yahu!
Earl Wilkinson!
- Topu Wilkinson'a versen iyi olur.
- File-le plutôt à Wilkinson.
Hemen, çünkü onlar alt kattalar... Güçlü mineraller için, mutfaktan çorba alacağım. İzin verirseniz gideceğim, Bayan Wilkinson...
Vu qu'ils utilisent le sous-sol en guise de réfectoire pour les mineurs en grève, je vais laisser Mme Wilkinson utiliser le fond de la salle de boxe pour ses cours de danse.
İşin bitince bunları Bayan Wilkinson ve onun dans sınıfına ver. Haftaya görüşürüz.
En partant, donne ça à Mme Wilkinson et à ses élèves.
Siz ne yapıyorsunuz, Bay Wilkinson?
Qu'est-ce que vous faites?
Bayan Wilkinson'dan, ve, uh, o bize... sizin şahsi durumunuzu yazmış.
Mme Wilkinson, et elle nous a parlè de ta situation personnelle.
Doktor Wilkinson.
Dr Wilkenson.
- Tüm bunları Bay Wilkinson'a anlat.
C'est vous qui vivrez ici?
Nereden, Ré'den mi?
Vous direz cela à M. Wilkinson. Connais pas.
Wilkinson Islahevi'nde kalmaya mahkum etti.
En conséquence, vous serez détenu 1 an au plus et 6 mois au moins, au Foyer Wilkinson.
Wilkinson'u mahvetmeliyim.
Accuser Wilkinson.