Willem translate French
96 parallel translation
Kardeşim Willem Bijus.
Mon frère, Willem Bijus.
- Patlama Willem, geliyor.
- Consommer!
Will Dostgaarde Gus Le Jeune...
Willem Oostgaard. Bonjour. Guus Le Jeune.
Tam tersi, Willem.
C'est l'inverse, Willem.
Lucille, bu Wilhelm Schoenfeld.
Voici Willem Shoenvelt.
Willem van Mandarine,... Paris'te, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg delegesiyim.
- Willem van Mandarine, envoyé spécial de La Gazette des Pays-Bas, ici, à Paris.
Willem van Mandarine,... Belçika, Hollanda ve Lüksemburg delegesiyim.
Willem van Mandarine, envoyé spécial de La Gazette des Pays-Bas.
Acele et, Willem, yapacak bir sürü işim var.
Dépêchez-vous. J'ai encore du travail.
Willem Dafoe.
William Dafoe!
Willem Dafoe çok iyiydi, ama kafamdaki İsa'ya benzemiyor.
Willem Dafoe est bon, mais je ne le vois pas dans le rôle de Jésus.
- Willem Dafoe bu gruba dahildi galiba. - Evet.
Est-ce que Willem Dafoe ne ferait pas partie de cette troupe?
Willem bunun ejderha nefesi olduğunu söyledi.
Willem dit que c'est le souffle du dragon.
Erkek için Willem, kız için Coco isimlerine ne dersin?
On aura un fils, Willem, et une fille, Coco.
İkiz oğullarımız olursa isimlerini Willem ve Max, ikiz kızlarımız olursa Coco ve Clementine koyarız.
Ou si ce sont des jumeaux, Willem et Max, Coco et Clementine.
- Willem Malan.
- Willem Malan.
- Willem Dafoe olacağım.
- Oui, Willem Dafoe.
- Ucubenin teki.
- Oui, tu seras Willem Dafoe.
Çağdaş sanatçılara bakıyor olacağız. Örneğin Andy Warhol, Pat Passlof ve Willem de Kooning.
Elle regroupe des artistes modernes comme Andy Warhol, Pat Passlof et Willem de Kooning.
Adı Willem Karg.
Son nom est Willem Karg.
Willem?
Willem?
Şu anda korkunç Richard Branson ve yandan yemiş bir Willem Defoe tarafından yağlanıyor.
Et je vois une fille qui ressemble à la future Mme Chuck Bartowski en train de se faire enduire de crème sur un yacht, par une espèce de mec, un croisement entre Richard Branson et Willem Dafoe.
Willem Dafoe'nun Robinson Caruso adlı eseri.
"Robinson Caruso" de Willem Dafoe?
Willem et avlıyor, değil mi?
Willem chasse du gibier.
Öyle mi düşünüyorsun, Willem?
Vous croyez, Willem?
En büyük aleni sır ; Yüzbaşı Frans Banning Cocq'un, bilmem ne Lordu umutsuzca Willem van Ruytenburch'a, bilmem ne Lordu, âşık oluşu. Ne!
Le plus connu de leurs secrets de famille, c'est que le capitaine Frans Banning Cocq, seigneur de tout ce qu'on voudra, est désespérément amoureux de Willem van Ruytenburgh, seigneur de ce qu'on voudra.
Tanrı aşkına bunu nereden biliyor - sun?
On comprend la montée en grade de Willem maintenant!
- Ufak Willem'ımız terfi etti, sonra. Görünüşe göre babasının da onun gibi ilginç eğilimleri varmış.
Apparemment, le père avait tendance à avoir les mêmes inclinations que son fils.
Bu varsayım ufak Willem'ımız için geçerli değil sanırım. Ne dersin?
Eh bien, ça ne semble pas être le cas de notre petit Willem.
Willem'ı haşmetli göster yeter.
Tant que vous donnerez de la grandeur à Willem...
Eminim Williem ve ben birlikte çok muhteşem görüneceğiz. Çok muhteşem.
Nous allons, Willem et moi, j'en suis certain, être magnifiques, tous les deux.
Will, dur!
Oh! Willem!
Çünkü yüksek topuklu Ufak Willem şimdi bana rüşvet vermeye çalışacak. Değil mi, Willem? !
Parce que petit Willem, perché sur ses bottes à talons hauts, va essayer d'acheter mon silence.
Yakışıklı bir piyon üstelik Willem'a abayı yakmış durumda.
Un pion mignon... qui s'est entiché de Willem.
Willem da, o küçük pisliklerle Floris ve Clement ile ateş etme emrini tezgâhladılar!
Et c'est Willem, avec ses deux petites crottes de Floris et Clement, qui a organisé la mise à mort.
Willem'ın tek kazancı teğmenlik pozisyonu olmayacaktır.
Soyons sûrs que de tout cela, il tirera plus qu'un simple grade de lieutenant.
Şu Banning Cocq, Willem'ın aletine uzanmak isteyen bir homoseksüel mi? Şu Willem da elindeki büyük horozla bir zampara mı oluyor?
Que Banning Cocq est un bougre, démangé par l'envie de poser sa main sur la queue de Willem, lui-même coureur de jupons prétendument bien membré.
Öyleyse, karanlık mutfakta seni Willem'ın elinden kurtardığımda oldu.
Alors, c'est arrivé quand j'ai surpris Willem en train de la tripoter dans le noir, dans la cuisine.
İnsanların mutlu olmalarını izliyordum.
Je regardais des gens heureux. Willem.
İstediğin zaman bunu bırakabilirsin, Willem.
Vous pouvez tout arrêter.
Willem, onu neden kaçırdın?
Pourquoi l'avoir enlevée?
Willem, bu tarafa!
Willem! Regarde!
Sanırım Williem'ın işleri kötü gidiyor.
- Je crois que la société de Willem va mal.
Sizinkiler nerede?
- T'étais où? - Bonjour, oncle Willem.
Willaim, Ben Francois.
Willem, c'est François.
Willem, çocuğun adı buydu.
Willem, c'était le nom de ce gars.
Ama Willem çok yakışıklı bir çocuktu.
Mais Willem Oh, c'était un garçon très beau.
Omzuma çık Liam.
Willem, monte sur mon épaule. Katie, viens.
- Willem.
Willem.
- Kimin sorumluluğu? - Senin, Willem.
À vous.
Ne demek istiyorsun, Willem?
Comment ça?
Merhaba, Willem amca.
- Bonjour.