Yakışmış translate French
965 parallel translation
Bu elbise sana, sandığından da fazla yakışmış.
Cette robe te va à merveille.
Çok yakışmış.
Ça te va à ravir.
Pek de yakışmış.
Elle est très élégante.
Bu elbise size çok yakışmış.
Cette robe vous va à merveille.
Biliyor musunuz bay Bradley İspanyol mehtabı size çok yakışmış.
Vous savez, M. Bradley, cette lune espagnole vous va très bien.
Bence, çok yakışmış.
C'est pourtant très seyant.
Bu esmer görüntü çok yakışmış.
Ce léger hâle te va très bien.
- Gladys çok yakışmış.
- Très élégante.
Yine de size çok yakışmış.
Elles vous vont fort bien.
Tabii evet, sana yakışmış!
Il vous va bien.
Bana yakışmış. 22,50.
Il me va bien! 22 dollars 50!
Kırmızı sana yakışmış.
Le rouge te va bien.
- Hayır. Sana yakışmış.
- Reste, tu es parfaite.
Çocuk elbisesi ona çok yakışmış.
Cet ensemble lui va très bien.
Üniforması da nasıl yakışmış!
Et bel homme dans cet uniforme!
Güllerim yakışmış.
Mes roses vous vont bien.
- Yakışmış sana! - Balık eti mi?
Et ça te va très bien.
Bu renk sana bütün renklerden daha çok yakışmış.
Cette couleur te va mieux que toute autre.
- Size yakışmış!
Ca vous ressemble. - Assez!
Kıyafetiniz çok yakışmış.
Cette robe vous va à merveille.
- Bu renk sana çok yakışmış.
- Cette couleur vous va à ravir.
Bu giyisiler yakışmış!
Tu es beau comme tout!
Yakışmış.
C'est bien.
- Sahi mi? - Evet, çok yakışmış.
Oui, ça vous va très bien.
Biraz zayıflamışsın. Çok yakışmış.
Vous avez un peu minci, cela vous va bien.
Zırhın çok yakışmış.
Il est vrai que cette armure te va à ravir.
Bu yeni aldığım katip kıyafeti nasıl? Yakışmış mı?
J'ai loué l'attelage mais le costume est à moi.
Ceketin çok yakışmış.
C'est une très jolie veste.
Bu çizgiler sana çok yakışmış.
Je suis contente que tu sois là.
Entel bir hava veriyor. Size de yakışmış.
Vous avez l'air si distingué, si intellectuel.
- Sana çok yakışmış evlat. - Gerçekten mi? Ama şaka bir yana dönmüş olmak harika.
Rien n'est perdu quand on apprend les règles du jeu.
Cathy, palto sana çok yakışmış.
Cathy, tu es si belle dans ce manteau.
Şapkan yakışmış.
Ce chapeau te va bien.
- Evet. Sana yakışmış.
- Oui, ça vous va très bien.
Sariniz size çok yakışmış.
Votre sari est magnifique.
Bir zamanlar sarışındım, çok yakışmıştı!
- Avant, j'étais blonde. Ça m'allait très bien.
Gerçekten yakışmış.
C'est vraiment formidable!
- Açık renk sana yakışmış, çok genç görünüyorsun.
- Ce costume clair vous rajeunit.
Yakışmış..
- Ça te va bien.
Vay be, bu yeni üniforma sana çok yakışmış.
Ce nouvel uniforme te va à ravir.
Sana çok yakışmış, Pazar günü benle dansa gelir misin?
Ça te va bien. Tu viens danser avec moi, dimanche?
- Rahiplik yakışmış.
J'ai lu toute la presse.
Davranışın koltuğuna yakışmıyor.
Votre attitude n'a pas été digne d'un agent de la paix.
Kafanız çok karışmışa benziyor. Ama bu hal size yakışıyor.
Vous semblez intriguée, jeune dame, mais cet air intrigué vous va bien.
- Hayır, teşekkürler. Senin gibi bir kıza polisler için endişelenmek yakışmıyor.
Une jolie fille comme vous ne devrait pas s'en faire pour ça.
Bir çocukla tanışmıştım. Buraya yakın bir yerdeki fırında çalışıyordu eskiden.
Voilà, j'ai rencontré un garçon qui travaillait à côté à la boulangerie.
Sana yakışmış.
Ça vous va à ravir.
Davranışın bir Hıristiyan'a yakışmıyor.
Queequeg, ce n'est pas chrétien de faire ça.
Amcam çok yakında. Çalışmış...
Il a tenté... il a tenté de protèger les étourneaux que nous sommes.
- Aslına bakarsan tüyler yakışmış.
Les plumes te vont bien.
İçinde biriken yağ, yakıta karışmış.
Eh bien, il y a assez d'huile et le carburant y arrive.