Yalan mı translate French
9,630 parallel translation
Yalan mı söyledin?
Donc tu as menti?
Ne yani yaratılış yalan mıydı? Çok şaşırdım.
Alors la Genèse est un mensonge?
Bana yalan mı söyledin?
Tu m'as menti?
- Ciddi misin? Ne yani Jay, Kum Şeytanı hakkında yalan mı söylüyor sence?
Quoi, tu penses que Jay ment sur le Démon de Sable?
Yalan mı söyleseydim?
- T'aurais préféré que je mente?
Tamam. Ona yalan mı yoksa şirketin parasını zimmetine geçirdiğini öğrendiği için ortağını öldürdüğünü mü söyleyeceksin?
Vous allez lui mentir ou bien vous allez lui dire que vous avez tué votre associé parce qu'il a découvert que vous détourniez l'argent de l'entreprise?
Bay Aleko yalan söylediğinizi söylüyor.
M. Aleko dit que vous mentez.
Bu panel boyunca Alicia Florrick'in bana yalan söylediğini farkettim.
Je viens de découvrir qu'Alicia Florrick m'a menti durant toute cette enquête.
İlk olarak Amerikan vatandaşlarına kötü olmadığımızı ve Sean Ramsey'in söylediklerinin yalan olduğunu göstereceğiz.
Première chose à faire... Montrer aux Américains que nous ne sommes pas les mauvais gars. Malgré les mensonges que Sean Ramsey propage.
Söylemiş olayım, bando kampı yalan olmuş gibi görünüyor.
A mon avis, ça sent mauvais pour le camp musical.
Tatlım, ben senin babanım. Ve sana gökyüzündeki yıldızlardan daha çok yalan söyledim.
Je t'ai menti plus de fois qu'il y a d'étoiles dans le ciel.
Onu gördüm, gerçekten oydu ve bana yalan söyledin.
Je l'ai vu, il était réel, et tu m'as menti.
Bana yalan söyledi.
Elle m'a fait ça. Elle m'a menti.
Bana yalan söylenilmesinden bıktım artık!
Arrêtez de me mentir.
Yalan söylediğini, kendini koruduğunu ya da... tam psikopat olduğunu anlaması lazım.
Ça doit pouvoir dire quand tu mens ou est sur la défensive, ou si tu es un psychopathe.
Yalan söylediğimi mi düşünüyorsunuz? Pekâlâ, tecrübelerime göre, yatırım bankacıları doğru olmayan şeyleri gizlemekte ustadırlar.
D'après mon expérience, les placeurs sont doués pour cacher la vérité.
Onunla ile karşılaştığımızda... anlattıklarında bir yalan varsa bunu anlayamazdım.
Struk : Je ne peux pas dire que lors de notre première rencontre, j'eus remarqué qu'il nous mentait.
Konuşmak istedi ama ne yalan söyleyeyim canım dinlemek istemedi.
- Il voulait parler, Mais pour vous dire la vérité, je n'étais pas disposé à l'écouter.
Telefonda bana DeGuerin'in sizinle konuşmamı istemeyebileceğini... çünkü Galveston'da jüriye yalan... söylediğinizi anlatan bir röportaj vermenizi... istemediğiniz söylemiştiniz.
Au téléphone, vous m'avez dit : "DeGuerin ne voudra pas qu'on discute. " Il aura peur que durant une interview, je dise que j'ai menti au jury, à Galveston. "
"Neden röportaj vermek istiyorsun ki?" Şüphesiz ki bana Galveston'da jüriye bir şekilde yalan söylediğinizi... avukatınızın sizi buna teşvik ettiğini anlattınız.
Assurément, vous m'avez dit que vous aviez menti au jury à Galveston, encouragé en ce sens par votre avocat.
Bile isteye, kasten... mahsus yalan söylemedim. Hatalar yaptım.
Je n'ai pas menti délibérément, en toute connaissance de cause et de façon intentionnelle, mais j'ai commis des erreurs.
Asla bilerek, kasten yalan söylemedim. Hatalar yaptım.
Je n'ai jamais menti délibérément, en toute connaissance de cause, mais j'ai commis des erreurs.
Daniel'ın ölümü hakkında yalan söylemeye zorladığımız için kızgın.
Elle est énervée qu'on l'ai forcé à mentir sur la mort de Daniel.
Ama Margaux yalanımıza tepki veriyordu.
Mais Margaux a réagi à notre mensonge.
Bana ve kendine yalan söyledin.
Vous m'avez menti, et vous vous mentez à vous-même.
- Yüzüme bakıp yalan söyledin.
Tu m'as menti.
Yüzüme baka baka yalan söyledin.
Tu m'as menti.
Bu bana yalan söylediğin için. Bu da bebeğime yaptıkların için.
C'est pour m'avoir menti, et ça c'est pour mon bébé.
Sonra buraya gelince yalan kokusu aldım. Dayak ve utanç bu evi istila etmiş. Ne var biliyor musun?
Et puis je suis venu, et j'ai senti les mensonges, les coups et la honte qui imprègnent la maison.
Söyleyecek bir başka yalan bulamadınız mı?
Etes-vous prêt à en raconter une autre?
Benim için yalan söylemeniz gereken pozisyona sizi sokmayacağımı söyledim ve soktum, ve bundan utanıyorum.
Je vous avais dit que je ne vous mettrais pas dans la position où vous auriez à mentir pour moi, et je l'ai fait, et je suis honteuse de l'avoir fait.
Bash, senin dışındaki erkekler, bana sadece yalan söyledi
Bash, à part toi, les hommes m'ont menti
Bir mesaj yok. Yalan söyledim ki sana seyirci toplayayım.
J'ai menti pour avoir une audience avec vous.
Gözümüzün içine bakıp, yaptığımız çalışmanın, yalan söylemesini imkânsızlaştırdığını söylemesini istedik.
Qu'il nous regarde dans les yeux et qu'il nous dise que, du fait de notre travail, il ne pouvait pas mentir.
Sana yalan söylememeliydim biliyorum ama iyi niyetle yaptım bunu.
Je sais que je n'aurais pas dû vous mentir. Mais je l'ai fait pour une bonne raison.
Anlattıklarımın yalan olduğunu biliyorlardı.
Les gars savent que mon histoire est bidon.
Bana yalan söyledin.
Vous m'avez menti.
Baştan beri bana yalan söylediğin ortada.
C'est clair que tu m'as menti depuis le début.
- Eğer yalan söylersen kapatırım.
Si tu me mens, je raccroche.
Sana "Asla geri dönemezsin" demiştim sonra da "Yalan söyledim" demiştim, hatırladın mı?
Tu te souviens quand je t'ai dit que tu pourrais pas revenir en arrière, et quand j'ai ensuite dit que j'avais menti?
O yaşı hakkında yalan söyledi, bende çekiciymiş gibi yaptım.
Il ment sur son âge, et je prétends le trouver intéressant.
Bana aslında annemin doğum gününde doğduğumu ve onun bunca zamandır bana yalan söylediğini mi söylüyorsun? Özel günü benimle paylaşmamak için bir tarih uydurduğunu mu söylüyorsun?
T'es en train de dire que je suis né le même jour que maman, qu'elle m'a menti toute ma vie, en inventant une date pour qu'elle ne partage pas ce jour spécial avec moi?
Olamaz, yalanımızı anladı.
Elle nous a grillé.
- Bana yalan söylemiş olsaydı böyle yapmazdım.
Je sais que si je découvrais qu'elle avait menti sur moi, ça irait.
- Hayatım boyunca bana yalan söyledin.
Tu m'as littéralement menti toute ma vie.
Nolan yalan söylemiş.
Nolan m'a menti.
Yani evet, Nolan yalan söyledi ama illa şeytan mı yapar bu onu?
Je sais que Nolan a menti mais cela fait-il de lui le diable?
Ben de yalan söyledim, uzaklaştırdım seni ve seni hak etmiyorum.
Donc j'ai menti, et t'exclure. et je ne te mérite pas.
Şimdi bunun bir yalan olduğunu anladım.
A présent je réalise que c'était un mensonge.
- Sean bana da yalan söyledi.
Eh bien, Sean m'a menti, aussi.
Cidden, bir sürü insana devamlı yalan söyledikten sonra mutlu sona ulaşacağını mı sandın?
Crois-tu honnêtement que tu vas avoir ta fin heureuse après tant de mensonges à beaucoup de personnes...