Yapmam gereken bir şey var translate French
494 parallel translation
Yapmam gereken bir şey var.
Je dois faire quelque chose.
Yapmam gereken bir şey var.
J'ai quelque chose à faire.
Tek başına yapmam gereken bir şey var.
J'ai quelque chose à faire toute seule.
Daha önce yapmam gereken bir şey var.
Attends-moi là une seconde et on y va.
- Arabayı durdur! -... yapmam gereken bir şey var.
Je me suis donné une mission.
Hayır, çok geç. Yapmam gereken bir şey var.
C'est trop tard Je dois faire quelque chose
Yapmam gereken bir şey var.
Il faut que j'agisse.
Yapmam gereken bir şey var.
Il me reste une chose à faire.
- Siz dinlenirken yapmam gereken bir şey var mı?
Puis-je faire quelque chose?
Yapmam gereken bir şey var.
J'ai quelque chose à faire, absolument.
Yapmam gereken bir şey var.
J ´ ai une mission á remplir.
Önce yapmam gereken bir şey var.
J'ai à faire, avant.
Yapmam gereken bir şey var.
Écoutez, j'ai encore à faire.
Yapmam gereken bir şey var ve bana güveniyorsun, değil mi?
J'ai quelque chose à faire.
- Orada yapmam gereken bir şey var.
- J'ai un truc à faire.
Bu akşam gidiyoruz ama önce yapmam gereken bir şey var.
Nous partons ce soir. Mais d'abord, j'ai un truc à faire.
- Yapmam gereken bir şey var.
- J'ai un truc à faire. - Quoi?
Sana yardım ederdim, ama yapmam gereken bir şey var.
Je vous aurais bien aidé, mais j'ai quelque chose à faire.
Yapmam gereken bir şey var. - Neden?
Pourquoi?
Ben... Bunu tüm ayrıntılarıyla dinlemek isterdim ama şimdi yapmam gereken bir şey var.
J'aimerais... j'aimerais entendre tout ceci dans le détail... mais il y a quelque chose que je dois faire maintenant.
Hazırlanmam için yapmam gereken bir şey var mı?
Faut-il faire quelque chose pour se préparer?
Mühendislikte yapmam gereken bir şey var.
Je dois aller en salle des machines.
Gitmeden önce yapmam gereken bir şey var.
J'ai quelque chose à faire avant de partir.
Bilmem, yapmam gereken bir şey var.
Je ne sais pas. Je suis prise...
Yapmam gereken başka bir şey var mı?
Dois-je faire autre chose?
Eh, yapmam gereken tek bir şey var. Senden boşanacağım.
Je ne peux plus faire qu'une chose : t'accorder le divorce.
Şey, yapmam gereken bir işim var.
Bon, j'ai à faire...
Yapmam gereken bir şey daha var sonra tamamen geçmişten kurtulacağım.
Juste une chose encore et je serai libéré du passé
Onu kendi başıma halletmem için yapmam gereken bir kaç şey var.
J'ai moi-même des affaires à régler avec lui.
Yapmam gereken bir şey var.
Venez donc avec nous. Je suis déjà pris.
Jason, yapmam gereken bir şey mi var?
Jason, j'ai quelque chose à faire?
Yapmam gereken bir tek şey var.
Il y a juste une chose que je dois faire.
Halen yapmam gereken bir iki şey var, değil mi?
Mais il me reste une petite bricole à faire.
Yapmam gereken bir kaç şey daha var.
J'ai un truc à faire, avant.
Öncelikle yapmam gereken bir kaç şey var.
J'ai un truc à faire avant.
"Yeni bir savaşta yer almak istemiyoruz." dedi. Bana bir daire lazım. Hermann dışarı çıkmadan önce yapmam gereken çok şey var.
Je veux mon appartement et ma vie.
Yapmamız gereken herhangi bir şey var mı?
Gardez-le au chaud.
Hâlâ yapmamız gereken bir şey daha var.
Il nous reste une chose à faire.
Öyleyse yapmam gereken tek bir şey var. Çenemi kapıycam.
Dans ce cas, il n'y a qu'une chose à faire : je vais me taire.
İstiyorum, ama daha önce yapmam gereken bir sürü şey var.
J'ai envie, mais j'ai mille choses à faire.
Yapmam gereken tek bir şey var.
Il ne reste qu'une chose à faire.
Al. Kelly'yle benim anne kız yapmamız gereken bir şey var.
Al, Kelly et moi sortons entre filles.
Yapmam gereken bir sürü önemli şey var.
J'ai des choses importantes à faire.
Ama yapmam gereken bir şey daha var.
J'ai une chose à faire avant.
Yapabileceğimiz bir şey var mı? Ya da yapmamız gereken?
On peut faire quelque chose?
Yapmamız gereken bir sürü şey var.
On a encore beaucoup à faire.
Eğer izin verirseniz, yapmam gereken çok önemli bir şey var.
J'ai quelque chose de très important à faire.
Yapmam gereken bir şey var.
Tu tombes bien.
Ama gitmeden önce yapmamız gereken bir şey var.
Mais on a un truc à faire avant. BIENVENUE AU Pà ‰ NITENCIER RICK JAMES.
Yapmam gereken birşey var, Barb. Sen hayattayken yapamadığım bir şey.
Je dois faire quelque chose que je ne pouvais pas faire tant que tu étais là.
Bayan Connelly, daha yapmam gereken bir sürü test var öğrenmem gereken bir çok şey.
Je dois faire encore beaucoup d'autres tests.