Yarasalar translate French
375 parallel translation
Yarasalar uçuşuyorlar.
Les chauves-souris migrent-- -
Fareler, böcekler, yılanlar, yarasalar, bilirsiniz.
des rats, des serpents.
Yarasalar!
Les chauves-souris!
Yarasalar yeraltından geliyordu!
Les chauves-souris sont sorties de la terre!
İçerisi leş gibi, yarasalar 2000 yıldır iyi çalışmış.
Ça ne sent pas la rose. 2000 ans de crottes de chauves-souris.
Vampir yarasalar hakkında çok şey biliniyor.
On connaît les chauves-souris.
Yarasalar var!
Il y a des chauves-souris!
Yarasalar, en çok sevdiğim şeyler.
Mais ce sont mes sujets de prédilection!
Yarasalar genellikle insanlardan uzaklarda uçar.
Généralement, les chauves-souris fuient l'homme.
Yarasaları görmek istedik.
On voulait voir les chauve-souris.
Yarasaların kanat çırparken çıkardığı o hoş ve yumuşak ses.
Et on entendait un doux battement d'ailes de chauves-souris.
Yarasaları ben daha çok severim. Ama kertenkele de güzeldir.
Ceux aux chauves-souris sont mes préférés, avec ceux aux lézards.
Çan Kulesinde yarasalarım var. Gerçekten.
J'ai des araignées au plafond.
Yarasalar, ağaçkurtları, böcekler, ve her tür mahlûkat işte. Benimle daha önce tanışmadınız değil mi?
Araignées, vers de bois, insectes, une vraie ménagerie.
Tuhaf iniltiler, yarasalar, kemikler ve genç canavarlar perili evlerde merdivende bir hayalet, bir vampir ısırığı var.
Des cris, des gémissements, des chauves-souris, des ossements De jeunes monstres dans des maisons hantées Un fantôme dans l'escalier, une morsure de vampire
Yarasalar ve Sırları.
La chauve-souris et ses mystères
İnanılmaz. Yarasaların kış uykusuna yattığını sanırdım.
Curieux je croyais que les chauve-souris dormaient profondément durant l'hiver.
Yarasalar konusundaki fikirlerini duydun mu?
Tu as vu son intérêt... quand on a parlé des chauves-souris?
- Yarasaları görelim.
- Les chauves-souris?
Yarasalar, kamyon, sigorta kutusu hiç fiziksel delil yok...
Les chauves-souris, la camionnette, la boîte à fusibles, l'absence d'indices...
Manark IV'ün kum yarasaları, saldırdıkları ana kadar taş kristali gibi görünürler.
Les chauves-souris de Manark IV ressemblent à du cristal de roche, jusqu'à ce qu'elles attaquent.
Ve yarasalar, karanlığın var ettiği yaratıklar, tıpkı kendi gibi....
Les chauves-souris sont nocturnes.
Vampir yarasalar... kan mı içerler?
Ne boivent-elles pas du sang?
Vampir yarasalar hayvan kanı içer.
Elles boivent le sang des animaux.
Birdenbire ortaya çıkan yarasalar.
Des chauves-souris venues de nulle part.
Arılar, yarasalar -
Il y a celle des furoncles, des chauves-souris...
Arılar, yarasalar kurbağalar, kan fareler dolu, yaratıklar çekirgeler ve tabii ki ilk doğanın ölümü ve son olarak karanlık.
Ia malédiction des furoncles, des chauves-souris, des grenouilles, du sang, des rats, de la grêle et des bêtes sauvages, des sauterelles, bien entendu, de la mort du premier-né et, pour finir, celle de l'obscurité.
Dr. Dunwoody'nin yarasalar yüzünden Londra'da öldüğü yıla kadar yani 5 yıl kadar daha süreyi daraltırsak elimizde 37 dava kalıyor.
Alors, en écartant les cas de plus de cinq ans, année à laquelle le Dr Dunwoody, victime des chauves-souris, repris son activité à Londres... cela nous fait 37 cas
Ya da bir işe yarasalar.
Ou faire quelque chose d'utile.
Yarasalar kanatlı olmasına rağmen kuş değildir.
Elle a des ailes, mais n'est pas oiseau.
Biliyorsun yarasalar müziği sever.
Les chauves-souris adorent Hair.
DDT ilaçları yerine yarasaları kullanmak. Yan etkileri olmadan.
Elles feront le même travail que le DDT sans les inconvénients.
Odamdaki pervazın üzerinde yarasalar gördüm. Sonra aşağıya doğru uçup, üzerime kondular, her yerimi kapladılar... -... artık kimse beni göremiyordu.
J'ai rêvé de chauves-souris, posées sur l'étagère de ma chambre, puis elles sont toutes venues sur moi et m'ont entièrement recouvert, on ne me voyait plus.
Sonra ambarı hızlıca kapatırsınız, artık tüm yarasalar içeridedir. Sonra da onlar uyumaktayken o küçük sevimli şeyler, artık bütün o hayvancağızlar sizin merhametinize kalmış.
Puis vous enfermez les chauves-souris à l'intérieur de la grange. chacune d'entre elles est à votre merci.
Dün, dinozorlar... sonra filler, ve şimdi de yarasalar. Peki, niye olmasın?
Hier c'étaient des dinosaures, puis des éléphants et maintenant, des chauves-souris.
- Evet, ve yarasalar.
Et des chauves-souris.
Yarasalar, kurt adamlar, ejderhalar, canavarlar... Her çeşitte cinler, tamam mı?
Des chauves-souris, des loups-garous, des dragons, des démons, des lutins.
Yarasalar ve ejderhalar?
Les chauve-souris et les dragons?
Kristal yarasaları, uçun!
Volez, chauve-souris du Cristal!
Sorun değil. Neden çocuklarını suistimal etmiyorsun, suları zehirlemiyorsun, yarasaların canına okumuyorsun?
Tu peux violer tes gosses, empoisonner un puits, élever des chauve-souris!
Onlar büyük kuş değil tatlım, onlar dev vampir yarasalar.
Ce ne sont pas des oiseaux. Mais des chauves-souris vampires.
Ayrıca yarasaların aşığı da değilim.
Et je n'aime guère les chauves-souris
Yarasalar!
Allons-y, les chauves-souris!
Sandaletleri attıkça yarasalar da düşüyordu.
Les chaussures sont montées, et les chauves-souris sont descendues.
Mesela... yarasalar.
Genre... chauve-souris.
Sadece hikayeni beğendim ve yarasalar ilgimi çekiyor.
J'ai bien aimé votre article, et... j'aime les chauve-souris.
Yarasalar gidiyor olmalı.
Ça doit être des chauves-souris.
Yarasalar.
Les chauves-souris.
Yarasalar mı?
Des chauves-souris?
Ben yarasaları severim.
Je les adore!
Yarasalar!
Des chauves-souris!