English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yatın

Yatın translate French

9,860 parallel translation
Yere yatın!
A terre! Asseyez vous!
Yere yatın!
Sur le sol.
Derhâl yere yatın!
Au sol, maintenant!
Hemen yere yatın. Hadi!
A terre!
Yere yatın.
Au sol.
Rico Suave yatını nerede saklıyor?
Où Rico Suave garde son bateau?
Yere yatın!
À terre!
Yere yatın çocuklar.
Allongez-vous.
Yere yatın.
À terre.
Tepenin aşağısında mı? Ellerinizi başınızın üstüne koyun ve yere yatın.
Mains sur la tête et à genoux.
Yere yatın!
A terre! Vos gueules!
Yere yatın!
Tout le monde à terre!
Rıhtımları temizlemek için büyük paralar yatırıyorsunuz polis, oraların 10 blok yakınına gelmesin diye.
Vous sortez des fonds considérables pour dégager les quais, garantir que la police vous laisse la voie libre.
Ekipmana yeniden yatırım yapmak yerine sigorta parasını alıp işe son verebiliriz.
Au lieu de réinvestir dans l'équipement,
Takip etmem gereken bir portfolyo yatırımım ve zamanımın % 20'sinden fazlasını almayan bir şirketim var.
J'ai un portefeuille d'investissements et une société qui n'a besoin de ma présence que 20 % du temps.
Kudüs'ün korkularını birlikte yatıştırırız.
Nous apaiserons Jérusalem.
Paranı kime yatırırdın. Bu tuzağa düşemem.
- Vous parleriez sur qui?
Sanırım tüm paranı buna yatırdın, Marker.
Vous avez déjà épuisé vos cartes sur ce coup-là, Marker.
Bence yatırım yapmalısınız.
Vous devriez investir.
Oyuncak ayını uykuya mı yatırıyorsun?
Ton nounours a sommeil.
Paris sokaklarının altında bütün bu kemikler yatıyor ha.
Tous ces os... Étaient sous les rues de Paris.
Gelecekte daha akıllıca yatırım yaparak geçmişim o çirkin kısmına deva olmasını umuyorum.
C'est une partie sombre de mon passé à laquelle j'espère remédier en investissant plus sagement à l'avenir.
Emma'nın düşmanla yatıyor olabileceğine dair bir şeyler buldum. Ama o duymak istemedi.
J'ai trouvé quelque chose qui laisserait croire qu'Emma pourrait coucher avec l'ennemi, mais elle ne voulait pas l'entendre.
Marihuana sadece eyalet kapsamında yasal olduğunda hiçbir ot taciri FDIC güvencesi altındaki bankalara para yatıramaz.
Aucun des barons ne peut faire de dépôt dans les banques fédérales, la marijuana n'étant légale qu'au niveau des états.
Yaptığı şeyin güzelliği, kimsenin nasıl yaptığını anlamamasında yatıyor.
Personne ne sait comment il fait, c'est la beauté de la chose.
Yani Hope'un annesiyle babasını öldürmenin ardında bu mu yatıyordu?
Tuer les parents de Hope, en fait, c'était à cause d'eux?
Yatıyor olmalıydın.
Tu devrais être couchée.
- Reva'nın kocasıyla mı yatıyorsun?
- Tu couches avec le mari de Reva?
Yatı hazırlayın.
Préparez le yacht.
Gerçek cevaplar bu anahtarın uyduğu kapının ardında yatıyor.
La vraie réponse est là où cette clé fonctionne.
Purgatorium. Bu Ledbetter'ın hesabına parayı yatıranla aynı şirket.
C'est la société qui a payé Ledbetter.
Çok iyi bir yatırım yaptın anne.
Maman, c'est un bon investissement.
Meslektaşlarım ve ben Odessa'nın kariyerindeki yatırımcılarız.
Mes collègues et moi investissons dans la carrière d'Odessa.
Pied Piper'ın ifadesi tamam Jian-Yang'in yatırımcı bulma şansı püf oldu ve dün Monahan'ın mahkemede dediklerini de duydun.
Pied Piper a fait dans son froc, les chances d'investissement de Jian-Yang sont parties en fumée et tu as entendu ce que Monahan a dit hier au tribunal.
Şirketimize yaptığınız yatırımlar...
Vos investissements dans notre compagnie...
Kadın onların ana yatırımcılarından birisi.
La femme est une de leurs majeurs investisseurs.
- Şu kadın, Markridge'in ana yatırımcılarından...
La femme, une des investisseurs de Markridge...
Markridge'ın bir yatırımcısı var, gerçek bir güç.
Il y a une investisseuse à Markridge, une vraie joueuse de pouvoir.
Muhtemelen onlar ana yatırımcılara babanın çalışmasında büyük geliştirmeler... - Bir şeyler bir şeyler. -... yapma fırsatı vermişler.
Ils ont probablement réalisé des investissements majeurs qui ont menées à des avancées significatives dans le travail de votre père.
Tanrı vergisi bir şeyi var, bildiği şeyler... Ne zaman yatırım yapıp, yapmayacağını iyi biliyor.
Il a un don, voit les choses... quand investir, quand ne pas le faire.
Araştırmalarındaki gizli yatırımcın buradaki varlığını mümkün kıldı.
Tes investissements anonymes dans leurs recherches ont rendu ton existence ici possible.
Evet, yatıştırıcılardan hoşlanmadığını söyledi.
Oui, elle a dit qu'elle aimait pas prendre ses sédatifs...
Phillip Monday 3000s'de saçını istediğin yöne yatırabilme özelliğini temin ediyor.
C'est pour ça que le Philippe Monday 3000 dirige de l'air de top qualité dans cette seule direction.
Yok canım bir şey, Callie taşınıyor, dans takımımda dans edecek kimse bulamıyorum, Jesus da yatılı okula gidiyor ama onun dışında harikayım yani.
Oh, rien juste que Callie déménage Um, je ne trouve personne pour danser dans mon équipe Jesus va aller en pensionnat, mais à part ça, je vais très bien.
Yakın zamanda para sorunları, kötü yatırımları olmuş ama durumunu düzeltmiş görünüyor.
Il a eu quelques problèmes d'argent, mauvais investisments, mais il semble s'en être remis.
Ya benle gelirsin ya da suçlu deliler birimine yatırılırsın.
Soit tu viens avec moi, ou tu es jeté dans la prison psychiatre de l'État.
Yani neden öyle bir yatı buna boyarsın ki?
Pourquoi vous repeindriez un bateau magnifique comme ça?
On sene sonra ölen binlerce insan ve risk yüzünden yabancı yatırımcılar gittiğinde buna neden bugün kalıcı bir son verdiğimizi soracaksın.
D'ici dix ans, avec les investissements étrangers partis à cause du risque et des milliers de morts, vous me demanderez, pourquoi nous n'en avons pas fini aujourd'hui, une fois pour toute.
Sakın yapma. Ronnie yere yat.
Allonge-toi, Ronnie.
Pekâlâ, yere yatın.
Allez. À terre.
Sonunda ATP edinebilmek için, başlangıçta ATP'ye yatırım yapmalısınız.
[Nuñez] Vous devez investir ATP au début, afin de gagner de l'ATP vers la fin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]