Yaylan translate French
515 parallel translation
Yaylan.
Va-t'en!
Hadi yaylanın artık.
Allez-vous-en.
Hadi, yaylan.
Allez, trace.
Beni sinirlendirmeden yaylanın burdan!
Sors gentiment d'ici avant que je te tire dessus.
- Yaylan haydi.
Sors d'ici!
Pekala, yaylan, yaylanınız, yaylansınlar.
- D'accord. Foutez le camp. Tirez-vous.
Tamam, yaylanıyorum.
D'accord. Je me tire.
Yaylan! Seni Mussolini, yaylan!
Fiche le camp, sale bête!
Sizin tabirinizle : "Yaylanın."
En d'autres mots, foutez le camp!
Yaylanın. Bana bak.
Vous avez entendu : décampez!
Treniniz bir dakika sonra gelecek. Yaylanın.
J'ai contrôlé vos permissions.
Hadi, ikiniz de... Yaylanın.
- Allez, tous les deux.
Sen, yaylan!
Toi, fiche le camp!
Yaylan!
Va-t'en.
- Tamam, yaylan hadi!
- C'est bon, vas-y.
- Yaylan! - Kızıl olduğumu mu sanıyorsun? Benim?
- Tu me prends pour une "rouge"?
- Şimdi yaylan. Şansını fazla zorlama.
- Débarrasse le plancher.
Şimdi Hanımefendi'ye çantasını geri ver ve yaylan bakalım.
Rends son sac à la dame et barre-toi.
Yaylan bakalım, kütük!
Vous, le nave, caltez!
Yaylan.
Au revoir.
Yaylan.
Pas maintenant. - Tire-toi!
Toparlan ve yaylan dedim.
J'ai dit en selle et bon vent!
Bana bak, bana bir iyilik yap olur mu? Yaylan buradan!
Faites-moi plaisir : décampez!
Adamın dediğini duydun. Yaylan!
Tu as entendu ce qu'il a dit, casse-toi!
- Yaylan.
- Tu peux crever.
- Yaylan oğlum.
Va draguer ailleurs!
Yaylan, boyunu görelim!
Ouste!
Yaylan.. Botta olmaman gerek.
Tu n'es pas censée être sur le bateau.
- Yaylan buradan, yerden bitme.
- Dégage, nabot
İplerin içine giriyor, tekrar yaylanıyor...
Le voilà dans les cordes. Il se relève et le voilà par-dessus.
Dinle evlat, yaylan haydi.
Ecoute, mon vieux.
Yaylan!
- Compris?
Tamam, Fred, yaylan.
Allez, file.
Haydi, yaylan.
Remuez-vous.
Şimdi doğru evinize, yaylanın!
Rentrez chez vous, maintenant.
Bir terslik hissedersen hemen yaylanırsın tamam mı?
Si ça tourne mal, mets-toi à terre.
Yaylan!
Allez vous-en!
Yaylan bakalım!
Au large, toi.
Yaylan.
Aller.
- Yaylan bakalım.
- Fichez le camp.
Hadi şimdi yaylan bakalım.
Hors d'ici maintenant.
- Yaylan. Hemen!
Illico!
Haydi, yaylan ve işine bak.
Va donc faire une petite ronde.
Hey, yaylanın.
Allez, du vent!
Yaylanın bakalım. Çabuk olun.
- Rapidement.
- Biraz şakalaşıyorduk. - Yaylanın, ikiniz de.
- On s'amusait, voilà tout.
- Yaylanın.
Décampez!
"Yaylanın" dedim.
"Dégagez!"
Haydi. Yaylan.
Filez.
Avlanmak yasak, yürüyüş yapmak yasak, girmek yasak... izinsiz girilmez, özel mülk, yasak bölge, kapalı alan... yaylan, uzaklaş, kaybol, yokol.
Défense d'entrer, de chasser, de camper! ... Circulez!
YAYLAN BAKALIM!
Envole-toi, va!