Yaşamak istemiyorum translate French
624 parallel translation
Onsuz, yaşamak istemiyorum.
Sans lui... j'ai plus le courage de vivre.
Bu hayatı yaşamak istemiyorum!
Je ne veux plus jamais avoir d'enfant!
Hükmettiğiniz imparatorlukta bir dakika bile yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre une heure de plus dans l'empire que tu diriges.
Yaşamak istemiyorum. Elma ağacına çıkmak olmak istiyorum.
J'en ai marre de la vie, je veux grimper dans le pommier.
Onlardan hiç nefret etmiyorum. Ben sadece onlarla birlikte yaşamak istemiyorum.
Je les déteste pas, j'ai pas envie qu'ils vivent avec nous.
Yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre.
Artık yaşamak istemiyorum!
Je ne veux plus vivre.
Artık yaşamak istemiyorum!
Assez, je ne veux plus vivre.
Artık yaşamak istemiyorum!
Je ne veux plus vivre!
Deney tüpünde yaşamak istemiyorum.
Moi, je veux de l'air.
Ama özellikle sana söylendi Steve çünkü bir başka Pazar günü öğleden sonrası yaşamak istemiyorum.
Mais je te le dis, Steve, parce que je ne veux pas revivre ce dimanche après-midi.
Onunla yaşamak istemiyorum.
Je veux pas aller vivre chez oncle Mario.
Ben arka tarafta yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre à l'arrière.
Daha fazla balıkların arasında yaşamak istemiyorum.
Non! J'en ai assez des poissons! Et de la mer...
Yarım bir adam olarak yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas être infirme.
Babam öldüğü zaman "Artık yaşamak istemiyorum." demiştin.
Quand père est mort, tu as dit : "A quoi bon vivre?"
Aynı şeyleri bir daha yaşamak istemiyorum.
Plus jamais ça.
Şehrin dışında kutu gibi bir evin, bir yarısında yaşamak istemiyorum. Ve yanlış adamla evlendim.
Je ne veux pas d'un minable deux-pièces... et je me suis trompée de bonhomme.
Ama tamamen Japon gibi yaşamak istemiyorum.
J'évite de trop me japoniser.
Artık seninle yaşamak istemiyorum.
Je ne veux plus vivre avec toi.
Artık yaşamak istemiyorum... " "... çünkü kimsenin yüzüne bakacak gururum kalmadı "
Je ne voulais plus vivre... car je ne pouvais plus affronter le regard des autres.
Böyle yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre comme ça.
Yaşamak istemiyorum.
Je veux mourir.
Yaşamak istemiyorum!
Je ne veux pas vivre.
Hastalanıp ölmemelisin. Çünkü, bu dünyada sensiz yaşamak istemiyorum.
Tu ne dois pas tomber malade et mourir... parce que je ne veux pas vivre dans ce monde sans toi.
İspanya'ya döndü, orada yaşamak istemiyorum bu yüzden kafandaki tilkileri rahat bırak.
Enfin... Il est reparti en Espagne et je n'ai aucune envie d'y habiter. Alors cesse de tirer des plans sur la comète.
- Ben yaşamak istemiyorum. - Tabii ki istiyorsun.
- Mais je ne veux pas vivre.
- Artık bu evde yaşamak istemiyorum.
- Je refuse de vivre dans cette maison.
Benim için para kazanmanı istemiyorum. Sevdiğim birinin kazandığı parayla yaşamak istemiyorum.
Je refuse de vivre de l'argent que gagne une femme que j'aime.
Daha uzun yaşarsın. Sefil bir hayatım var. Uzun yaşamak istemiyorum.
J'y tiens pas, ma vie est affreuse.
Greenwich, Connecticut'da yaşamak istemiyorum.
Je veux pas vivre à Greenwich...
Ben Joe Wade'le yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre avec Joe Wade.
O Goonie maceralarından birini daha yaşamak istemiyorum.
J'en ai ras-le-bol de vos aventures de Goonies à la con.
Başka birisinin yaşam konusundaki fikrine göre yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre selon les principes des autres.
Sorunu halletmek için geldim, sizinle sorun yaşamak istemiyorum.
Moi je suis venu pour arranger les choses!
Kendiminkini de yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas repasser par là.
Artık yaşamak istemiyorum.
Je veux mourir... vraiment
Şakam yok, yaşamak istemiyorum.
Je ne plaisante pas, je ne veux plus vivre
Öleceğim çünkü daha fazla yaşamak istemiyorum.
Je vais mourir parce que je n'ai plus envie.
Otelimde sorun yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas d'ennuis dans mon hôtel.
Her zaman New York'da yaşamak istemişimdir. Kansas'a hakkında kötü bir şey demek istemiyorum ama babamın malikanesinde hayat -
Je n'ai rien contre le Kansas, mais... vivre dans notre propriété...
O günleri bir daha yaşamak istemiyorum.
J'aimerais mieux ne pas recommencer.
Artık ölmek istemiyorum... Yaşamak istiyorum!
Je ne veux plus mourir... je veux vivre!
- Baba Baba yaşamak istiyorum, ölmek istemiyorum, kurtar beni!
Je veux vivre, ne veux pas mourir. S'il te plaît, aide-moi!
Artık yaşamak istemiyorum!
Va-t'en!
İnsanların bulunduğu bir yerde yaşamak istiyorum. Senin o samimiyetsiz, kendini beğenmiş iyilik meleği izci arkadaşlarının hiçbirini istemiyorum. ... kahveleri de korkuları da onların olsun.
Je veux des gens qui savent vivre, pas ces... ringards... ces prêcheurs, ces boy-scouts avec leur... leur café chaud, c'est des pisse-froid!
Ölmek istemiyorum Yaşamak için ihtiyacım var.
Je ne veux pas mourir. Je veux vivre.
Eğer bunlar bir adamı yaşatmaya yetmiyorsa... o zaman inanın, artık yasamak istemiyorum.
Et si cela n'est pas suffisant pour qu'un homme reste en vie, en toute bonne foi, je ne dois plus vivre.
Başka hiçkimseyle yaşamak istemiyorum.
C'est si difficile, johan.
Geri dönmek istemiyorum. Yaşamak istiyorum ben!
Je n'y retournerai pas, je veux vivre!
Geri döndüğünde bu vicdan azabıyla yaşamak zorunda kalacak siz ve sizler gibi insanlar görmek istemiyorum.
Je ne veux pas voir des gens comme vous revenir et avoir à vivre avec cette merde toute votre vie.