Yetişemiyorum translate French
168 parallel translation
Yetişemiyorum.
Nous sommes débordés ici.
Belki de sizin hızınıza yetişemiyorum.
Vous sautez si vite que je ne vous suis plus.
- Yetişemiyorum.
- Je n'arrive pas à l'attraper.
Yetişemiyorum.
Je n'y arrive pas.
Yetişemiyorum.
C'est trop loin.
Yapabileceğim bir şey var mı? Sırtımda korkunç bir şey var ve ben yetişemiyorum.
Quelque chose s'est glissé dans mon dos, je n'arrive pas à l'attraper.
Sally, sana yetişemiyorum!
Tu marches trop vite.
Altıya kadar çalışıyorum, yetişemiyorum.
Je finis à 18 heures. Je peux pas être ici à temps.
Hadi ama ben yetişemiyorum!
Allez, j'y arrive pas.
Her şeye birden yetişemiyorum.
Je n'y suffirai pas.
Yetişemiyorum.
Je ne peux pas l'atteindre.
Oraya yetişemiyorum.
Je peux pas bouger ce côté-là.
Yetişemiyorum.
Je suis à la traîne.
- Yetişemiyorum!
- Je ne peux pas l'atteindre!
Meteliksiz kaldım. Sana yetişemiyorum. Ben banka değilim.
Je suis à sec.Je peux plus allonger la monnaie.Je suis pas une banque.
Hey, çocuklar, yetişemiyorum size!
Pas si vite!
- Yetişemiyorum!
J'y arrive pas!
Yetişemiyorum!
J'y arrive pas, j'y arrive pas!
Marc! Yetişemiyorum!
Marc, je peux pas l'atteindre!
- Evet. Ben yetişemiyorum.
- Je n'arrive pas à l'accrocher.
Benim için fazla zekisin, yetişemiyorum.
Vous êtes trop calée pour moi. Je ne peux pas suivre.
Pedallara yetişemiyorum.
Je ne touche pas les pédales.
- Çok uzaktayız. - Yetişemiyorum.
- On est trop loin, maintenant.
Sana yetişemiyorum.
Je n'arrive pas à vous suivre.
Yetişemiyorum!
- Essaie encore! - C'est trop loin!
Hırsızları birkaç kez suç üstü yakalamıştım, ama artık hızlarına yetişemiyorum.
Je les ai déjà pris sur le fait, mais ils sont trop forts pour moi.
Onlara yetişemiyorum.
Je n'y arrive plus avec eux.
Yetişemiyorum.
J'arrive pas à l'atteindre.
Yetişemiyorum, nahoş.
J'y arrive pas.
Bay Allan da " Babil 5'e tekrar adım atabilmek için cesedini çiğnemem gerektiğini söylemişti. Programım çok yoğun o yüzden herkesin isteğine yetişemiyorum.
M. Allan m'avait dit que je ne pourrais revenir sur Babylon 5... que s'il devait mourir. " Avec un tel emploi de temps... je ne peux satisfaire tout le monde.
Hepsine yetişemiyorum.
J'ai même du mal à faire face.
Yavaş olun yetişemiyorum size.
Qui t'a permis de parler, connard?
- Sana yetişemiyorum.
- J'arrive pas á te suivre.
Yani akşam yemeğine yetişemiyorum.
Je ne serai pas là pour le dîner.
Yetişemiyorum... 7-2...
Je ne... 7-2...
Elim şu lanet olası deliğe sıkıştı ve telefona yetişemiyorum!
Ma main est coincée dans le conduit... je peux pas atteindre le téléphone.
Elimde değil. Hızıma yetişemiyorum.
Je sens le vent dans mes oreilles.
Sana yetişemiyorum!
Tu vas trop vite pour moi.
Sana yetişemiyorum.
Tu ne tiens pas en place!
Sana yetişemiyorum.
Tu vas trop vite pour moi.
Telefon çalarken, kapanmadan yetişemiyorum.
Le temps que j'arrive au téléphone, c'est trop tard.
- Mesaim bitti. - Beş saattir bekliyor. Yetişemiyorum.
- Il attend des soins depuis cinq heures, je ne peux pas m'en occuper et on a besoin de son lit.
- Barbara, yetişemiyorum.
Oh Barbara, je ne peux pas l'atteindre.
Bekleyin, yetişemiyorum.
[Musique thème]...
Yetişemiyorum, ama önce sağa sonra sola çevirin.
Ton bras!
- Yetişemiyorum!
C'est trop loin!
Yetişemiyorum.
Je ne peux pas suivre!
Yetişemiyorum.
Je les sens pas.
Yetişemiyorum!
Ils produisent trop de déchets.
Artık yetişemiyorum.
Je m'y perds.
- Ağlara yetişemiyorum.
- C'est trop haut pour moi.