English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yetmis

Yetmis translate French

605 parallel translation
Bu süre sana rahatlikla yetmis olabilir.
Vous avez eu tout le temps.
Yetmiş dolar. Kirayı ve bakkala olan borcu ödedikten sonra da 50 dolar kaldı.
70 $, et après avoir payé le loyer et les frais des vivres, je n'ai que 50 $.
Yetmiş bin papel.
77 000 dollars!
... yetmiş.
Soixante-dix.
- Bir adamın ömrünün yetmiş yılı.
Une vie de 70 ans.
Yetmiş beş bin dolar koyacak.
Il lui faut investir 75 000.
Yetmiş beş bin sayesinde bir milyon kazanacak.
Les 75 000 lui rapporteront un million.
Yetmiş bin adam Bu nasıl oldu ki?
Soixante-dix mille hommes.
yetmiş beş dolar.
Soixante-quinze dollars.
Ona bir dolar yetmiş beş sent borcum var.
Je le lui dois $ 175.
Yetmiş bin taraftarın gözü önünde olacak.
II va jouer devant 70 000 fans qui l'accIameront.
Yetmiş beş sent! Aferin, Ed.
Bien joué, Ed.
- Her bir kapsül yetmiş paund.
À 70 000 F le tube...
- Kapsül başına yetmiş paund.
70000 F le tube...
- Beş yüz yetmiş iki. Beş yüz yetmiş iki mi?
280 à la maison?
- Yetmiş iki saatte.
- Dans 72 h.
Ve yetmiş iki saat uykusuz kalmaktan.
Et rester 72 heures sans dormir.
- Yetmiş üç.
- 73 kg.
Seyredeceğiniz bu yetmiş dakikada olanların hepsini sizlerde yaşayabilirdiniz.
Ce que vous allez voir dans les prochaines 70 minutes aurait pu vous arriver.
Her Roma yurttaşına, her birine ayrı ayrı yetmiş beşer drahmi bırakıyor.
Il donne à chaque citoyen romain, je dis bien à chacun, 75 drachmes!
Zavallıcık, ayıplamam seni doğrusu. Uykusuzluk canına yetmiş olmalı.
Pauvre gamin, je sais, tu manques de sommeil.
yetmiş bir bu son yaz.
Soixante-et-onze ans l'été dernier.
- Yetmiş yedi gün mü?
- 77 jours?
... elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, seksen beş, doksan, doksan beş, yüz!
Cinq, dix, quinze, vingt, vingt-cinq, trente, trente-cinq... quarante, cinquante, cinquante-cinq, soixante-cinq, soixante-dix... soixante-quinze, quatre-vingt, quatre-vingt-dix, cent!
İki yüz yetmiş litre. Talep edildiği üzere.
480 bouteilles... comme vous l'avez demande.
Sabahtan beri yetmiş tane yükledik.
J'en ai déchargé 70 wagons!
- Yetmiş küsur.
- Soixante-dix et quelques.
Yetmiş-beş, ahbap.
Ça fait 75.
- Ne kadar tuttu? - Yetmiş-beş.
- Ça fait combien?
Darcey, Joy Boy benim arkadaşım ve bütün arkadaşlarım iki yetmiş boyundadır ve hepsi kötü birer paspas olur.
Darcey, Joe la Joie est mon ami. Mes amis font 3 m de haut et font de mauvaises carpettes.
Yetmiş yedi ve üç sekiz, bunun ne olduğunu biliyor musun?
76 et 3 / 8! Que dis-tu de ça?
Yetmiş yedi ve üç sekiz mi?
76 et 3 / 8!
İlk numara... İlk numaranın yetmiş olduğunu düşün!
Si le premier numéro est le 70 et que tu l'as, t'as gagné.
Sende yetmiş varsa sen kazandın! Doğuştan şanslısın!
Et tu peux t'estimer verni de la tête aux pieds!
Yetmiş yaşında. Üzerinde ölür zaten.
"Un richard, il a 70 ans, il va crever."
Üç yüz elli tane Avrupa, iki yüz tane Asya yüz yetmiş beş tane Amerika, yüz tane Afrika ve on iki tane Prenses Grace anısına basılmış pul var.
Trois cent cinquante d'Europe ; deux cents d'Asie ; cent soixante quinze d'Amérique ;
Yetmiş kişiler. Aralarında sadece bir kadın var.
Ils sont soixante-dix pour une seule femme.
Yedi defa değil, yetmiş kere yedi kez derim sana.
Non... jusqu'à 70 fois 7 fois.
Normal boyutumuza dönersek, böcek ilacının dozajı yetmiş kat tehlikesiz olacaktır, yani bir şey olmaz.
Mais si nous y arrivons, cette dose d'insecticide sera soixante-dix fois moins dangereuse, presque rien du tout!
Yüz yetmiş beş.
Cent soixante-quinze.
- Yetmiş beşe elli.
- Je suis sûr
Bay Milkereit, yedinci siperden sonra rota çizgisi yetmiş altı.
- M.Milkereit. - Monsieur? - Ensuite cap 76.
- Yetmiş altı. Başüstüne.
- 76, oui monsieur.
Eğer yetmiş beş yaşına kadar yaşarsam yirmi beş yıl uyudum demektir.
Un homme de 75 ans a dormi pendant 25 ans. Tu sais l'effet que ça fait?
Söyle bana, geminin erzağı 14 sene yetmiş olamaz...
Dis-moi, les réserves de nourriture du vaisseau n'ont pas duré 14 ans...
- Üçbin yetmiş beş.
Trois mille quatre cent cinquante. Que dis-tu?
- Yetmiş sekiz yıl uzun bir hayat.
78 ans, c'est un bel âge.
Hızla tırmanıyoruz kaptan Seksen, yetmiş-beş.
On remonte vite, commandant. 80... 75.
bir gün yetmiş yaşında olacağım... yaşlandığım zaman yaşayıp yaşamadığım kimin umurunda olur?
Le temps viendra, à 70 ans Je serai vieux, il fera froid Qui se souciera que je vive ou que je meure?
İki yetmiş beş.
Deux et trois quarts.
İki yetmiş beş.
Trois et trois quarts.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]