Yiyeceğiz translate French
1,683 parallel translation
Ya zamanında gelmezse ne bok yiyeceğiz?
Tu as une idée de ce qu'on va faire, s'il arrive trop tard?
- Herbirimiz fileminyon yiyeceğiz.
- On a chacun un filet mignon.
- Bu gece enfes bir yemek yiyeceğiz.
- On va bien manger ce soir.
- Ne yiyeceğiz?
- On mange quoi?
Pekala. Robbie ve ben yerfıstıklı sandviçlerimizi yiyeceğiz.
Nous, on mange le beurre de cacahuète.
- Biz biraz portakal şerbeti yiyeceğiz.
- A plus tard. - # On va manger du sorbet #
Et ve şekerpare yiyeceğiz.
On mangera de la viande et des tartes au beurre.
Geç bir saatte yiyeceğiz fakat ben acıktım.
On doit se voir plus tard pour aller manger. Mais j'avais faim.
Yemeği burada mı yiyeceğiz?
Mon Dieu! Il faut vraiment qu'on mange là?
Size soruyorum,... bu götveren ürünlerimizin üzerine Kaptan Hook'u koyduğunda,... biz ne bok yiyeceğiz?
Quand ce plouc va afficher le capitaine Hook sur nos produits... que diable allons-nous faire?
Altı dakika sonra yemek yiyeceğiz.
Juste pour que tu le saches, le repas est sur la table dans minutes!
Madrid'in en şık restoranında yiyeceğiz. Zavallı biriyle birlikte görünmek istemem.
Je ne vais pas au meilleur resto de Madrid avec un clochard.
Yarın ne yiyeceğiz?
- Tu veux manger quoi demain?
Yine yulaf lapası yiyeceğiz.
On va encore avoir cette bouillie.
Oraya gideceğiz ve yemek yiyeceğiz.
On va là-bas et on mange.
Afiyetle de yiyeceğiz, değil mi?
Bien sûr, on l'a lavé, cuisiné et on va le manger.
Oyunu soğutmaları lazım, yoksa gol yiyeceğiz.
À moins qu'il gèle, on va perdre.
Yakında yiyeceğiz.
On en aura bientôt...
Kesinlikle. Yine yiyeceğiz.
Oui, on en mangera encore.
Ama önce milkshake içip, çizburger yiyeceğiz. Kıskandın mı?
Mais d'abord, on va prendre des hamburgers au fromage et des laits frappés.
Yani, sadece birşeyler yiyeceğiz diye düşündüydüm.
Eh bien, je me disais que nous aurions pu manger quelque chose.
Bu akşam benim evimde yemeğimizi yiyeceğiz, öyle değil mi?
Alors, dîner chez moi ce soir?
- Anneciğim, ne yiyeceğiz?
- Tu vas manger quoi, maman?
- New York şubesinden iş ortaklarımla yemek yiyeceğiz.
- Le dîner avec mes collègues de New York.
Ne yiyeceğiz?
Qu'est ce qu'on mange?
Pekâlâ, mutfağa Bu akşam dondurma yiyeceğiz.
OK. A la cuisine. Ce soir, glace à gogo.
Chamonix'te bir şatoya gideceğiz ve yöredeki küçük bir barda yemek yiyeceğiz.
Là où ils font la meilleure raclette de toute l'Europe. On fera l'amour comme des bêtes et ensuite et vers minuit on fera du ski.
Ana bilgisayara dokunma iznin yok. Fırça yiyeceğiz.
Ne touchez pas à la structure, on va nous dénoncer!
-... ama onunla yemek yiyeceğiz.
- Mais on dîne ensemble.
Bu gece, krallar gibi yiyeceğiz.
Ce soir on dîne comme des rois.
- Öğle yemeği yiyeceğiz.
- Elle déjeune avec moi.
Diğer yandan, sadece arkadaş olduğumuzu söylersem, o zaman da "dost" olarak damga yiyeceğiz ama bundan daha fazlası olduğumuzu düşünmesini istiyorum.
Mais si je dis qu'on est que des amis, on sera pour toujours qualifier de "potes", et j'ai peut-être envie qu'il croit que l'on est plus que ça.
Seni ofise götürüyorum, orda inanılmaz güzel resimler var sonrasında müthiş bir sanatçıyla birlikte öğle yemeği yiyeceğiz.
Je t'amène au bureau... On va voir les merveilleuses peintures que j'ai emprunté au Getty ensuite on va déjeuner avec une artiste incroyable Tu te souviens d'Allyn Barnes?
Oyun oynayacak video izleyecek ve pizza yiyeceğiz. Pizza yok.
- On va jouer à un jeu de société, regarder la télé, manger de la pizza...
Birlikte yemek yiyeceğiz. Sabah söylediğim her şeyi unut.
On conduit tous ensemble, je fini à 17h, on mange ensemble.
Birazdan yemek de yiyeceğiz.
Et bien, nous allons manger dans un moment
Yani... biz evde akşam yemeği yiyeceğiz ve senin de orada olmanı istiyorum. Hayır.
Alors, on va dîner à la maison, et j'aimerais que tu sois là.
İyi bir yemek yiyeceğiz, biraz şarap ve biraz da hoş sohbet. Herşey güzel olacak.
On va avoir un bon repas, du bon vin et une conversation plaisante.
Bak. Babam yolda, buraya geliyor. Lindsay gelmezse, yalnız onunla yemek yiyeceğiz.
Ecoute, mon père arrive, et si Lindsay ne vient pas, on va devoir dîner avec lui...
Eşitmişiz gibi birlikte yiyeceğiz.
Ne mangerons tous ensemble comme des égaux.
Yakında bitecek ve yemek yiyeceğiz.
Ne t'inquiète pas, je pense que ce sera bientôt fini, après nous mangerons.
Doğumgünüm için babamla öğle yemeği yiyeceğiz.
Je déjeune avec mon père.
İlk önce işlerimiz. Bu akşam Bay Bayham Badger ile yemek yiyeceğiz.
Pour commencer, nous dînons ce soir chez Mr Badger.
Yemeği ben hazır olduğumda yiyeceğiz, tamam mı?
On mangera quand je le dirai, compris?
- Ağaç kabuğu yiyeceğiz, değil mi? - Pekala, bunu bir düşünün!
D'accord, réfléchissez.
Biz biftek yiyeceğiz.
Il y a du bœuf, chérie.
Selam dostum, nerede yemek yiyeceğiz?
Où est-ce qu'on mange ici?
- Yakında biz de Freck gibi kafayı yiyeceğiz.
On va finir comme Freck.
Ne bulursak onu yiyeceğiz ve gitar çalacağız Old Plank Yolunda
À la fortune du pot, au son des guitares à Old Plank Road
Japon yemeği yiyeceğiz sanmıştım.
On va manger à la japonaise. Seigneur, est-ce que tu es en train de te curer le nez?
Bu gece bir suru kuzu eti yiyeceğiz.
Veronica.