Yonde translate French
1,918 parallel translation
Uzman görüşüm bu yönde.
Ce serait mon avis d'expert.
Şimdiden 4,208 kere sallandım ve bu yönde tam 61 ağaç var.
Je me suis déjà balancé 4 208 fois. Et il y a 61 arbres dans cette direction.
Tecrübelerim bu yönde.
Ce n'est que de l'expérience.
Lordum madem fikriniz bu yönde, niçin silahlarımızı kuşandık?
S'il en est ainsi, pourquoi avons-nous pris les armes, alors?
Kötü haber doktor, her yönde sudan başka bir şey yok!
Je vous signale qu'il n'y a rien que de l'eau dans toutes les directions!
Geçen ay, baş yaralanmalarını azaltıcı yönde etki yapacağı söylenen boyun kemerlerinin nefes borusunun sıkışmasına çeşitli omurga yaralanmalarına ve baş kopmalarına neden olduğu görüldü.
AMERICAN AUTOMOTIVE Les ceintures inaugurées le mois dernier pour réduire les blessures à la tête... provoquent un écrasement des trachées... des problèmes vertébraux et de violentes décapitations.
Teşhisim o yönde değil!
Pas mon diagnostic!
3 mil kadar, şu yönde.
C'est à environ 3 km d'ici.
Sadece yanlış yönde gidiyorsun.
Tu te trompes juste de chemin.
Evet, hemen hemen düşüncelerim bu yönde Sarah.
Oui, c'est ce que je crois, Sarah.
İyi yönde dikkat dağıtma acıdan arındırır.
Une bonne distraction délivre de la douleur.
Kötü yönde dikkat dağıtma kötü tat bırakır.
Une mauvaise distraction remplit la bouche de saleté.
Şu yönde iki blok sonra.
- Encore 2 blocs par-là.
Banknotları aynı yönde istif et.
Place les billets du même côté.
İnsanların beyinlerini bu yönde yıkamaları tam bir barbarlık. Cennete gitme düşüncesiyle masum insanları öldürüyorlar.
C'est ignoble, promettre le paradis contre la mort d'innocents.
Kafa, kollar her yönde oynayacak.
Les bras, la tête...
Yerimizi saptamak için gerekli elektromanyetik ölçümler hemen hemen hiçbir yönde yok.
Il n'y a aucun E.M. pour nous indiquer notre position.
Evet, otele dönersek belki bir şey yapabiliriz o da aksi yönde.
Si on se cassait à l'hôtel, dans la direction opposée?
Kimyasal virüsün yapısı, kurbandan kurbana dikey yönde bir gelişme gösteriyor.
La structure moléculaire de ce virus se détériore exponentiellement d'hôte en hôte.
Ne yönde olduğunu bilemiyorum Arıyorum, arıyorum
Je ne sais où aller Je cherche et cherche encore
- Seçimimi ne yönde yaptım dersin?
- Qu'ai-je choisi, à votre avis?
Peki umudum şu yönde Williams.
D'accord. Voilà ce que je vous propose, Williams.
Uzay maddelere hangi yönde gideceklerini söylüyor. Maddeler de uzayın biçimini oluşturuyor.
L'espace dit comment bouger aux objets, qui lui disent comment se courber.
Bizi aksi yönde ikna edeceğinizi mi düşünmüştünüz?
Pensiez vous réellement nous convaincre à renoncer?
Peki, müzakere ne yönde?
Alors de quoi parlent-elles?
Bilemiyorum, belki de olaylar farklı bir yönde gelişmiş olsaydı, birlikte çıkabilirdik.
Si les choses avaient été différentes, on aurait pu se fréquenter.
Aksi yönde bir takım deliller buldum.
Eh bien, je viens de trouver la preuve du contraire.
Hayatım şu an o yönde ilerliyor.
Ma vie tend vers cette direction maintenant.
- Şu yönde gitmeliyiz.
- Nous devons prendre cette direction.
CIP güvenlik duvarını aşmak için bu adamı kullanacaklarını mı düşünüyorsunuz? Endişemiz bu yönde.
Vous croyez qu'ils veulent utiliser ce Latham pour passer le firewall?
Larry Beyaz Saray ile görüştü. Başkanın ne yönde hareket edeceğine karar vermesini bekliyoruz.
Larry a mis au courant la Maison Blanche et on attend que la Présidente décide de la suite des actions.
Evet, hep doğru yönde gidiyorduk.
Oui! Tout ce temps, nous étions dans la bonne direction.
Ancak, bağımsız bir araştırma şirketinden üst düzey bir danışman aksi yönde rapor hazırladı ve adamın karısı öldü.
Un labo indépendant affirme le contraire. Sa femme est morte.
Mesajların yüzde 93'ü olumlu yönde.
93 % d'opinions positives.
Evim bu yönde.
Chez moi, c'est par là.
Örgüt aldığı darbeden sonra daha da saldırganlaşacaktır. Zaten aldığımız duyumlar da o yönde.
Après les attaques faites à l'ennemi, ils vont attaquer.
Daha sonraları, boruları o kontrol etti çünkü kutuplaşma tamamen durduğu için su ters yönde akmaya başlamıştı.
Il devait vérifier mes tuyaux parce que la polarité n'est pas bonne et l'eau se vide dans le mauvais sens.
Pala bıyıklıdan, plandan ve saatin tersi yönde akan sudan, lütfen.
Avec la moustache et le complot et... l'eau qui tourne à l'envers. Pitié.
Saatin tersi yönde akan su, sahi mi?
De l'eau à l'envers? Sérieux?
İlk sezgim bu yönde değildi.
C'était pas du tout mon intention.
Varsayımımız bu yönde, ancak kesin olarak bilmiyoruz.
C'était l'hypothèse, mais nous ne savons pas à coup sûr.
Bu yönde düşünmeye çalış. O zavallı kız kasabada yaşıyordu, ne kadar parası olabilir ki?
Dans cette affaire, la lycéenne est pauvre, donc ce n'est pas pour l'argent.
Ben olsaydım, araştırmayı kesinlikle o yönde yapmazdım.
Moi, j'enquêterais pas comme eux.
Futbolu gerçekten seviyor ama... Sadece istediği kariyerin bu yönde olduğunu düşünmüyorum.
Oui, il aime le football, mais... je crois pas qu'il veuille faire carrière.
Endişem bu yönde.
C'est mon problème.
Aidan'ın çevresinde onu iyi yönde etkileyecek insanlar olmalı.
Aidan a besoin d'un entourage de bonne influence.
Tüm gücüyle savaşıyor ve kalbi de iyi yönde cevap veriyor.
Il lutte de toutes ses forces et son cœur réagit bien.
Görüşünüz bu yönde mi?
Est-ce votre avis?
İşler doğru yönde gidiyor gibi gözükmekte.
Tout semblait aller pour le mieux.
Bak bakalım, doğru yönde birazcık kayabilirsen belki serbest kalırsın.
{ \ pos ( 192,230 ) } Déplace-toi dans la bonne direction pour te libérer. { \ pos ( 192,230 ) } D'accord.
Çocuklar çoğu şeyi kesinlikle değiştirir. Ama çoğunlukla iyi yönde.
un enfant, ça change la vie, mais... surtout en bien.