Yumurtalar translate French
2,313 parallel translation
Her iki erkeğin de spermlerini kullanarak yumurtalarını teker teker döllüyor ve onları kuytu bir yarıktaki kayanın üzerine yapıştırıyor.
Usant de la semence des deux mâles, elle féconde ses œufs un par un elles colle à un rocher dans une crevasse cachée.
Eğer onları korumazsa,... yumurtalar ya yırtıcılar tarafından yenir ya da hastalık kapar.
Des prédateurs pourraient les avaler ou ils pourraient être victimes d'une infection.
Ve bir ada gibi barınak sağlıyor ancak uçan balıklar için değil, yumurtaları için.
Et, telle une île, elle offre un refuge, non aux exocets, mais à leurs œufs.
Dişiler salın üzerine yumurtalarını bırakır ve erkekler gelip onları döller.
Les femelles les déposent sur ce radeau flottant, où les mâles viennent les féconder.
Yumurtaları bırakmak için en iyi yer dalın içi.
À l'intérieur de la feuille se trouvent les meilleures places.
Su yüzeyinden aşağılara inmek,... aslında yumurtaların yaşama şansını artırıyor.
Car en s'éloignant de la surface, les œufs ont de meilleures chances de survie.
Kuyruğuna yapışmış olarak... yumurtaları o taşır.
Des rangées et des rangées d'œufs, incrustés dans sa queue.
O gece dişi yumurtalarını ona aktardı.
Lors de l'accouplement, la femelle les lui a transmis.
Yumurtalar çatlamaya hazır.
Les œufs sont prêts à éclore.
Tünel aslında U şeklindedir. Diğer ucunda, duvarlarında yumurtalar olan çıkmaz bir oda var.
Bâti en forme de U, il comporte une cavité hermétique, dont les parois sont couvertes d'œufs.
Havadaki oksijen miktarı sudakinden daha fazla olduğundan, yumurtalar açıkta tutulur.
Ces derniers sont maintenus au contact de l'air, riche en oxygène.
Böylece yumurtaların ihtiyacı olan oksijen yenilenmiş oluyor.
Il renouvelle ainsi l'oxygène, dont dépend sa descendance.
Ve bu yüzden yumurtalarını bırakmak için seçtikleri yer de burası.
C'est donc là qu'ils ont choisi de déposer leurs œufs.
Onun yumurtalar için fazla özenli olmasının iyi bir nedeni var.
S'il est aussi dévoué, c'est pour une bonne raison.
Yumurtalar çok çabuk büyüyor ve yakında çarpan minicik kalpleri görülebilecek.
Ces derniers se développent rapidement. Et, bientôt, le battement des petits cœurs est perceptible.
Dişi yumurtalarını dökerken, erkekler spermlerini karışıma ekliyor.
Alors qu'elle répand ses œufs dans l'eau, ces derniers y ajoutent leur laitance.
Her biri 10 ton civarındadır,... buna rağmen ufacık canlılarla beslenirler, balık yumurtaları da dahil.
Ce squale peut peser jusqu'à 10 tonnes. Pourtant, il se nourrit d'organismes minuscules. Par exemple, des œufs de mené.
Yumurtaların ağırlığı palmiye dalını batırarak,... yumurtlamaya ve ekibin çekimine son veriyor.
Le poids des œufs fait sombrer la feuille, ce qui met un terme au frai et au tournage.
Gün batımından önce çiftleşip, yumurtalarını bırakması gerekiyor.
Elle doit s'accoupler et pondre avant le coucher du soleil.
Ama şimdi, döllenen yumurtalarını bırakması gerekiyor ve bu da yeni güçlükleri beraberinde getirecek.
À présent, la femelle doit pondre ses œufs au prix de nouveaux dangers.
Kurbağaları güvenle geçen bu dişi,... yumurtalarını bırakabileceği uygun bir bitkiye ulaştı.
À l'abri des grenouilles, cette femelle a trouvé une plante qui lui convient.
Bir bitkinin dalını kesiyor ve yumurtalarını içine bırakıyor.
Elle perce la tige et dépose ses œufs à l'intérieur.
Bu dişi polen toplamak yerine, ipek otunun yaprağına yumurtalarını bırakıyor.
Au lieu de recueillir du pollen, cette femelle pond ses œufs sur la feuille.
Köpek balığı yumurtaları.
Ce sont des œufs de requin.
Esas olarak tüm çürük yumurtalar aynı sepette olacak.
tous les oeufs pourris dans le même panier.
Ejderha yumurtaları.
Les boules du dragon.
Pterodaktil yumurtaları, volkanın ağzına kuluçkalanmış.
Des œufs de ptérodactyle sont en pleine incubation dans la caldeira.
Yumurtaların yüzey ısılarını değiştirmemelisin.
Tu ne dois pas modifier la température des œufs.
Dinozor yumurtaları!
Des œufs de dinosaure!
Karaborsada senin küçük meksika usulü yumurtalarınla ilgilenen olmaz.
Le marché noir se fout de tes couilles de Mexicain.
Kraliçe karınca, zamanın çoğunu tüneller yapmakla geçirir ve yumurtalarını bırakabileceği güzel, yumuşak bir yer bulur.
La reine passe beaucoup de temps à construire ces tunnels, et elle cherche un endroit confortable où pondre ses oeufs.
Bunlar yumurtalar.
Ce sont des oeufs.
Yumurtaların yok olduğu ya da yendiğini bu nedenle de sayıların sabit kaldığını söyleyerek.
Je dirais que la plupart des oeufs sont détruits ou mangés de manière à ce que le nombre total reste stable.
Ötücü kuşların, onların yumurtalarının ya da yuvadaki yavrularının nasıl yok edildiğini ya da av olduklarını unuttuk.
Nous oublions que ces oiseaux chanteurs ou leurs oeufs ou leurs petits sont détruits par d'autres oiseaux et bêtes de proie.
Ooh. yumurtalarım.
- Mes bananes!
Bu yumurtalar Maryland çayırlarındaki tavuklardan.
Ils viennent de poules fermières.
- Yumurtalarım nerede?
Où sont mes œufs?
- Üçe geçin. - Nerede Allah'ın belası yumurtalarım?
- Où sont les œufs?
Yumurtaları sütle çırptım.
Les œufs dormaient dans le frigo.
Yavruların yumurtalarından çıkması biraz zaman alabilir.
Les petits vont mettre un moment pour éclore.
Kırmızı Ringa, Düşmanlarının ve Yırtıcı hayvanların Yumurtalarının... yerini bulamaması için onların... zihinleriyle oynayan ve hedef saptıran bir balık türüdür
Elle rappelle la tactique d'un poisson pour protéger ses oeufs des prédateurs. Il se projette devant l'ennemi... et détourne l'attention de la cachette de ses oeufs.
- Yumurtalar hazır mı?
- Les oeufs sont prêts?
Yumurtaları beğendiği kesin.
Ils adorent les œufs de tortue.
Evimin önünde deniz kaplumbağası yumurtaları olduğunu bildirecektim.
Oui, je voudrais vous informer qu'il y a des œufs de tortue devant ma maison.
Yumurtalar çatladığında kaplumbağalar denize varamayacak ve açlıktan ölecekler, o kadar.
Sauf que quand les œufs vont éclore, Les tortues ne pourront pas rejoindre la mer, et... Elles vont mourrir de faim.
Sanırım bir voleybolcu / akvaryum gönüllüsü bana asılırken kaplumbağa yumurtalarına gözcülük edeyim diye.
Certainement pour que je m'occupe d'œufs de tortue... pendant qu'un volleyeur, bénévole dans un Aquarium, me drague toute les 5 mns.
Biz uyurken böcekler kulaklarımıza girip beynimize yumurtalarını bırakmasın.
Et empêche les bestioles de se glisser dans nos oreilles et de pondre leurs ufs dans notre cervelle.
Dinle, çük kafalı, bir daha seni gördüğümde, lanet bir minibüsün olursa senin için iyi olur, yoksa keskin bir telle yumurtalarını uçururum. Yanlış yaptın, evlat.
Écoute, sac à merde, la prochaine fois que je te vois, t'as plutôt intérêt que ce soit dans un putain de van, ou je t'arrache les couilles avec du fil barbelé.
Marinara sosunu iyi yaparsak, bu yumurtalar muhteşem olacak.
Ces œufs mayonnaise méritent une sauce marinara.
Yumurtaları toplayacağın zaman horoza dikkat et.
Voilà tes tâches. Quand tu iras ramasser les œufs, fais attention au coq.
Buford, yumurtalar yanıyor.
Buford, les oeufs brûlent.