English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yürüdüm

Yürüdüm translate French

716 parallel translation
Bütün gece hastanedeydim. Koridorda bir aşağı, bir yukarı yürüdüm.
J'ai fait les 100 pas dans les couloirs de l'hôpital.
İş bulabilmek için, günde neredeyse 40 kilometre yürüdüm!
J'ai fait 30 km par jour pour trouver le travail!
Yürüyordum... 3 gündür neredeyse 300 kilometreye yakın yol yürüdüm.
J'ai marché... environ cent miles en trois jours.
- Galiba biraz fazla yürüdüm.
Je pense que j'ai marché trop longtemps.
Gece boyu sokakta, pencerenin altında yürüdüm. Aynı ilk tanıştığımızdaki gibi.
La moitié de la nuit, j'ai fait les cent pas sous tes fenêtres.
Biraz yürüdüm ve susadım.
J'ai beaucoup marché et j'ai soif.
- Yürüdüm.
- J'ai marché.
Güneş, East Sixties üzerinde doğana dek parkta yürüdüm.
Je me suis promené dans le parc jusqu'à ce que le soleil se lève.
Biraz düsünmek için yürüdüm.
J'ai marché, je réfléchissais.
- Biraz yürüdüm.
Me promener.
- Hayır, istasyondan buraya yürüdüm.
J'arrive de la gare à pied.
Bir zombi ile yürüdüm.
J'ai rencontré un zombie.
Dietrichson'un evine kadar bütün yolu yürüdüm.
Je suis allé à pied jusque chez les Dietrichson.
Ormanda saatlerce yürüdüm.
Pendant des heures, dans les bois.
O güzel soğuk zeminden kalkıp telefon etmek için 5 kilometre yürüdüm. Ardından başımı tedavi ettirdim.
Je me suis traîné, blessé, pour téléphoner.
Canlı ve neşeli bir şekilde, eve yürüdüm.
Je rentrai gaiement à la maison.
Sonra, tam kavşaktan önce, palmiye ağaçları, kanalın yanındaki budanmış söğütlere dönüştüler ve bütün aptalca rüyalar yokoldu ve Ketchworth'te inip biletimi verdim ve her zamanki gibi eve yürüdüm son derede ağırbaşlı ve de kanatsız kanatsız.
Puis les palmiers firent place aux saules du passage à niveau... et tous mes rêves s'évanouirent. Je descendis du train et rentrai à la maison de mon pas habituel, calmement et sans ailes.
Onunla otobüse kadar yürüdüm, sonra da tek başıma eve geldim. Mary Norton'u yıllardır görmedim.
Je l'ai accompagnée à l'autobus et suis rentrée seule.
Uzun bir süre yürüdüm. Sonunda kendimi savaş anıtında buldum şu şehrin diğer yakasındaki.
Je marchai longtemps et finis par échouer devant le monument aux morts.
High Street yönüne doğru hızla yürüdüm.
Je repartis en direction de High Street.
Çok fazla yürüdüm ve biraz yoruldum.
Vous permettez que je vous tienne compagnie? J'ai beaucoup marché.
Tüm gün yürüdüm. Her köşe bucak aynı görünüyordu... Ha bire kilise.
J'ai marché toute la journée, que des fontaines, des églises et des places.
- Sonra Ana Cadde'de gezindin. - Gezinmedim. Yürüdüm.
- Puis t'a roulé sur Main Street...
- Andy'nin Yeri'nde yedim, sonra yürüdüm...
- Au Andy's, puis j'ai marché...
- Evet, Hindley'den buraya yürüdüm.
- Oui, j'ai marché depuis Hindley.
Terasta yürüdüm, evin içine girdim. Senin odana girdim.
J'ai foulé la terrasse, visité le manoir et votre chambre.
"Yeis içinde, ümitsiz Zombi gibi sokaklarda yürüdüm." Meğerse o... kadınla...
"Malheureux, désemparé. Je marchais comme un zombie." Pendant ce temps, tu étais avec...
Bugün senin keyfine göre yürüdüm, sen de benimkine göre yürü.
Avance. J'ai dû marcher à ton pas, à ton tour de marcher au mien.
Geceler boyu yürüdüm durdum. Kendimi yorgun hissetmiyorum çünkü dans bana ilham veriyor.
Moi passer nuits, pas fatiguée, moi... spiritualité!
- Sadece yürüdüm ve çıktım. Bu gece yanında olmadan duramadım.
Il fallait que je te retrouve.
- Biraz yürüdüm.
- Je suis allé me promener.
Kuleden kaçıp kalabalığın arasına karışarak gözden kayboldum... ve ayakları yorulana kadar yürüdüm.
Je me suis sauvée en courant, errant jusqu'à l'épuisement.
Onu son gördüğümde, bir benzincide arabadan çıkıp eve yürüdüm.
La dernière fois que je suis descendue de voiture un instant... j'ai dû rentrer à pied.
Tüm gece sokaklarda yürüdüm.
J'ai erré toute la nuit.
"ve onun ışığında ben karanlığa doğru yürüdüm."
"et que Sa lumière me guidait dans les ténèbres."
Burada dikildim, oraya yürüdüm ve oraya koydum.
Je me suis levée, j'ai marché et je les y ai mises!
Bugüne kadar kendi yolumda yürüdüm ve bu sana çok acı verdi.
Jusqu'ici, j'ai toujours vécu comme je voulais. Et cela t'a fait beaucoup souffrir.
Yürüdüm.
Marché.
Ben hayatım boyunca yürüdüm ve sen beni geçiyorsun.
Moi, j'ai toujours été sur mes pieds. Les vôtres tiendront plus longtemps.
Sonra eve kadar yolun kalanını yürüdüm.
Je suis allé à pied jusqu'à la maison.
Etrafta yürüdüm, düşündüm.
Je me baladais, je réfléchissais.
Saat 9 gibi çıktım. Eve kadar yürüdüm. 9 : 30'da eve varmıştım.
Je suis parti vers 21 h pour arriver chez moi vers la demie.
- Hayır, yürüdüm. Güzel bir geceydi.
- À pied, il faisait doux.
Nasıl bilmem ki. Yürüdüm onu!
J'en sais quelque chose...
Merdivenlere yürüdüm, içimden kan boşalıyordu.
dans l'escalier, quand je perdais mon sang.
Uzun süre yürüdüm.
- Je ne sais pas. J'ai marché.
Bir şey ararcasına yeşilliğin üstünde duruyordum sonra kiliseye doğru yürüdüm birden her yer karanlığa büründü ve tek başıma karanlığa doğru çekildim ve uyanmak için savaştım.
J'étais seule sur le gazon à chercher quelque chose Puis, j'ai commencé à marcher vers l'église mais l'obscurité m'a enveloppée, j'étais seule dans le noir attirée par l'obscurité et j'ai essayé de me réveiller
Sanki bir Sibirya kurdu sürüsü tarafından takip ediliyormuş gibi, Esplanade'den Canal Street'e kadar yürüdüm.
De l'Esplanade à Canal Street... comme si elle avait à ses trousses une bande de loups.
Yürüdüm.
J'ai marché...
Yürüdüm.
Je me promenais.
Bütün sabah yürüdüm.
- Merci.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]