Zag translate French
499 parallel translation
Atına zig zag yaptıryor.
- Oui. Il zigzague.
O teneke zig zag çizerek tam üstümüze geliyordu.
Il venait droit sur nous.
Gökyüzünde giderken, üç defa çaktı sonra zig zag çizerek kayboldu.
Il traversait le ciel. il a clignoté trois fois vers moi, puis a zigzagué et filé.
Faşist üniformasını giyip Mussolini'nin tüm retoriklerini bilen Madam Inès ile beraber etrafta dolaşırdı.
Il se promenait souvent avec Zig-Zag, dans son uniforme fasciste, et Madame Inès, qui connaissait tous les discours de Mussolini.
Sigaraya içki. Sigaraya içki.
Une cigarette pour zig-zag.
Rick ile dans ediyorduk ve sanırım ters bir hareket yaptım.
Rick et moi étions en train de danser et j'ai dû faire un zig au lieu d'un zag.
Yani, doktor olmak ve tüm o şeyler çok fazla cesede dokunuyor musun?
Il court en zig-zag dans la rue. Vous qui êtes médecin... vous touchez souvent des morts?
KundakçıIık uzmanlık alanıydı. Ava giderken avlanmış gibi görünüyor.
Il a dû faire zig au lieu de zag.
Buraya kadar gelenlerin... genelde bir kızağı posta arabasına çevirmediklerini ziyadesiyle bilirim.
Eh bien, je sais que les gens qui víennent ici n'en font pas un buggy.
Eğer kızağın üzerine binecekseniz elbet daha fazla köpeğe ihtiyacınız olacak.
Vous aurez besoin de plus de chiens si vous voulez monter sur ce tramneau.
Durdurun şu kızağı!
Arrêtez ce tratneau!
Köpeğiniz kızağı başlangıç noktasından itibaren 100 metre çekecek.
Votre chien doít tirer e traTneau sur 90 mètres.
Köpek kızağı tam ordan itibaren çekecek.
Le chien va tírer un traTneau. Restez à!
Kızağı sonra kullanırız diye saklamak ve bir sal yapmak için gerek.
II faudra cacher e tratneau et construire un bateau.
Galiba yiyecek bulmak için kızağından ayrılmış ve... sonra da yolunu kaybetmiş.
II a laissé son traTneau pour chercher de Ia nourriture et ii s'est perdu.
Bu kızağı saklasak iyi olur yoksa çocuk hemen binmek ister.
Cachez-le avant qu'il ne le voie.
Gemi, kaydırağın üstündeki roket iticili bir kızağın üzerine oturtulacaktır ki bu kızak kalkışın sonunda otomatik olarak gemiden ayrılacaktır.
La fusée sera lancée sur un chariot propulseur qui sera abandonné en fin de course.
Vince git ve kancasını kızağa tak, kızağı durdurmak için kullan.
Retenez l'appareil en utilisant le crochet de la grue.
Şu numune kızağı sanırım.
- Ceci doit être la platine. - C'est la mise au point.
Ara hizalama bölümü. Numune kızağı burası.
Voici la platine.
Ooo, atlı kızağı sürmek ne eğlenceli
Qui s'en va sifflant, soufflant Dans les grands sapins verts
Beş kiloluk kızağı taşıdığın için olmuştur. Hepsini veriyorum.
C'est la masse à cailloux qui fait ça.
Kızağımı yeniden yüklediğin sürece istediğin kadını al.
Choisis celle que tu veux... mais redresse mon traîneau.
Sen kızağını hazırla. Biri parkanı alacak.
Prépare le traineau, cette femme prend tes affaires.
Kendi kızağını getirmesi gerek.
Mais il doit amener son traîneau.
Kızağınız nerede?
Où est votre traîneau?
Uyursan, köpekler kızağı yada seni yer.
Si tu dors... les chiens mangeront le traîneau ... ou peut être toi.
Biri kızağı yerine karısını kiralamayı tercih eder.
Non, on prête plus volontiers sa femme que son traîneau.
Kızağını kiraya verirsin kırılmış olarak geri gelir.
Si tu prêtes ton traîneau on te le rend cassé.
Kızağımı yolun ortasına park ettim!
Mon traîneau est en double file!
Biri kızağımı kaçırıyor.
On est en train de voler mon traîneau.
Silahlı biri, kızağı ve Amber'i kaçırdı.
Un homme armé est parti avec le traîneau et Amber.
Kızağı getiririm.
Je prendrai le traîneau.
Kayak yapmayı veya kızağı sever misiniz?
Vous aimez le ski? Ou le bobsleigh, peut-être?
İstersen kızağı kullan.
Utilisez le chariot si vous voulez.
Patenlerin vardı, kızağın vardı.
Les patins, la luge.
Ben kızağın peşindeyim.
Je prends le traîneau.
Kızağı sağa çek.
Range ton traîneau sur le côté.
Onlar ördekse, kızağı nasıl çekiyorlar?
Non, ce sont des canards.
Sonra da son model kızağıyla noel baba gelir.
Ça flotte et ca recouvre toute la ville. Les gens vont faire de la luge et des bonhommes de neige. Après, le père Noël arrive sur un rasoir électrique.
- Singapur Kızağı, Ding-a-Ling. - Ding-a-Ling mi?
Le Singapore Sling, le Ding-a-Ling
En önemli Noel sembolünü seçmek ve kış manzarasının karlı..... ihtişamını benimsemek için, şehir dışına çıkarak tekerlekli kızağımızla ailemizin..... geleneksel ve eğlenceli Noel tatilini başlatıyoruz.
Nous rompons avec nos traditions de Noël éculées... pour nous élancer vers la campagne dans ce vieux traîneau... afin de célébrer la majesté glacée du paysage hivernal... et de choisir le plus important symbole de Noël.
- Hiç bir kızağın üstünde denenmiş mi?
- On l'a déjà essayé sur une luge?
O şeyden sakın benim kızağımın üstüne koyma Clark.
Ne va pas mettre de ce truc-là sur ma luge, Clark.
Yeni amatör eğlence kızağı hız rekorunu kırmaya çalışan :
En piste pour le nouveau record de vitesse de soucoupe terrestre :
Kendi bisikletim olsun bir sürü çizgi romanım, kızağım.
Avec mon propre vélo, une pile de bandes dessinées, une luge.
Rosebud'ın kızağı.
"Bouton de rose", c'était sa luge.
O zaman Dooey kızağına biniyor ve buz tabaksından kaçıyor...
Donc Dooey monte sur son traîneau et parcourt la banquise...
Gençken bir vurl fırtınasında kızağımdan düşüp dişlerimden birini kırdım.
Quand j'étais jeune, je me suis abîmé une dent dans un accident de fusée-luge.
Kızağına binermiş ren geyikleriyle Kocaman kollarıyla taşırmış içi dolu çorapları
Un renne l'emmène au ciel quand les enfants dorment avec dans ses bras une grotte énorme
Kızağım kırıldı.
Mon traîneau est cassé.