Zek translate French
82 parallel translation
Sevgili hanımefendi, bir kalem alıp, peşinizden gitmekten zek duyarım.
Ma chère madame, je serais ravi d'être derrière vous avec un crayon.
Yüce Nagus Zek'in kişisel altuzay frekansı.
C'est la fréquence personnelle subspatiale du Grand Nagus Zek.
Başka bir deyişle Zek, ister Yüce Nagus ol ister olma,... burada bu görüşmeyi yapmanıza izin verirsek ve Dosi'leri aldattığınızı anlarsak bir daha bu istasyona adım atamazsınız.
En d'autres termes, Zek, si vous traitez vos affaires ici et roulez les Dosaïs, vous ne remettrez plus jamais les pieds sur cette station.
Gergin olması gereken Zek çünkü Quark baş müzakereci.
C'est Zek qui devrait être nerveux avec Quark comme négociateur en chef.
Zek'in kendisiyle konuşmalıydık. Ben Zek'le konuştuğumuzu sanıyordum.
Nous devrions parler directement à Zek.
- Öyleyse Zek'i getir.
- Alors amenez-nous Zek.
Zek'in bizimle pazarlık etmeyecek kadar çok önemli birisi olduğunu mu ima ediyorsun? Asla bu tür bir şey ima etmek istemedik.
Vous voulez dire que Zek est trop important pour négocier avec nous?
İstemediniz çünkü sizi öldürürsek Zek bizimle konuşmak zorunda kalır.
Parce que si nous vous tuons... Zek devra venir parler avec nous.
Zek gerçekten bir şey elde edebileceğini mi sandı?
Zek pense-t-il vraiment qu'il arrivera à ses fins ainsi?
Diğer Ferengiler Zek'in onu acımasızca eleştirmesine izin verirdi.
Tout autre Ferengi aurait laissé Zek le réduire en miettes.
Zek buna, Ferengi tarihinin en karlı fırsatı demişti.
"Le marché le plus lucratif de l'histoire ferengie."
Fakat tula çileğini kastetmemişti.
Mais Zek ne parlait pas de tulabaies.
Zek'e senin söylemen gerektiğini düşündüm.
J'ai pensé que tu devrais le dire à Zek toi-même.
Kimse Zek'e bir şey söylemeyecek. Anladın mı?
- Personne ne dira rien à Zek.
Zek bir kadın tarafından oyuna getirildiğimi öğrenirse mahvolurum. Bir daha bana asla güvenmez.
Si Zek apprend qu'il a été dupé par une femelle, je serai ruiné.
Ben Krax ve bu babam, Yüce Nagus Zek.
Je suis Krax et voici mon père, le Grand Nagus Zek.
Ve lütfen, bana Zek de.
Je vous en prie, appelez-moi Zek.
Zek?
Zek?
- Bu ne? - Benim Zek parçam.
- Qu'est-ce que c'est?
Babam kadar itibarlı bir Ferengi öldüğünde ceset vakumlanarak kurutulur ve değerli bir kolleksiyon olarak satılır.
- Ma part de Zek. Lorsqu'un Ferengi de l'importance de mon père disparaît, le corps est desséché, et vendu comme pièces de collection.
Zek'in ortaklarının cenaze törenine katıldığına emin misin?
Vous êtes sûrs que tous les associés de Zek étaient à la cérémonie?
- Peki ya Zek'in uşağını?
- Et le serviteur de Zek?
Maihar'du için Zek'in cenaze töreninde gözükmemesi gerçekten çok garip.
Que Maihar'du ne fût pas présent aux funérailles de Zek est en effet très étrange.
Söylesene bana, Nava, Zek onun halefi olduğumu açıkladığı zaman, memnun oldun mu?
Dites-moi, Nava, quand Zek a annoncé que j'allais lui succéder, ça vous a fait plaisir?
Zek Gama Çeyreğini dolaştığından hiç bahsetmemişti, yada oradaki dünyalardan birisiyle görüşmelere başladığından.
Zek ne m'a jamais dit qu'il s'était rendu dans le quadrant Gamma entamer des négociations là-bas.
Yüce Nagus Zek'in en çılgın düşlerinden bile daha büyük bir ekonomik imparatorluk kuracağız ve ben hepsini kontrol edeceğim.
Nous fonderons un empire bien plus vaste que dans nos rêves les plus fous qui sera sous mon contrôle.
- Yüce Nagus Zek.
- Le Grand Nagus Zek.
Zek benden ne istiyor?
Qu'est-ce qu'il me veut?
Zek'in bilgeliğinden ilk faydalanan Ferengiler biz olacağız demek.
Nous serons les premiers Ferengis à bénéficier de la sagesse de Zek.
Zek, Kutsal Pazar Yüce Girişimi üzerine yeni Kazanç Kurallarını açıklarken biz de orada olacağız. "
Toi et moi serons là lorsque Zek lira "Les Nouvelles Devises de l'Acquisition" sur les grandes marches de la Place sacrée du marché.
Zek'in davranışlarını, yeni Kuralları,... Ferengi Yardımseverler Derneğini, her şeyi.
l'attitude de Zek, les nouvelles Devises, l'association de bienfaisance... tout.
- Belki de Zek onlara sadece kutuyu verecek.
- Zek pourrait n'offrir que la boîte.
Zek yeni kuralların bir hediye olduğunu söyledi.
Les nouvelles Devises sont un cadeau.
Zek'ten Ferengi halkına bir hediye.
Un cadeau de la part de Zek aux Ferengis.
Hayır. Onlardan Zek'e bir hediye.
Non, c'est un cadeau de leur part.
Yeni kuralları Zek'in kafasına onlar soktu.
Ils ont mis ça dans la tête de Zek.
Ben Zek'in kişisel kayıtlarını kırmaya gidiyorum.
Je vais essayer d'accéder au journal de Zek.
Zek'in kişisel kayıtlarına göre,... Küreyi, Kardasya 3 ile yaptığı temasların birinde almış.
D'après le journal de Zek, il a reçu l'Orbe d'un de ses contacts sur Cardassia lll.
Kişisel kayıtlarında Zek,... geleceğin çok parlak göründüğünü söylüyor.
Dans son journal personnel, Zek dit... que l'avenir... est plein d'espoir.
Zek'ten haberimiz var.
Nous connaissons le Zek.
Oyun oynanmadan önce sonucunu öğrenmek istiyordu.
Le Zek voulait les résultats du jeu avant qu'il ne soit joué.
İlk başta Zek'in ne isteğini anlamadık.
Tout d'abord, nous n'avons pas compris la requête du Zek.
Zek lineer zamanın kısıtlamaları olmadan olayları anlamak istedi.
Le Zek voulait comprendre des événements en dehors des restrictions du temps linéaire.
- Evet. Zek kazancın değerini açıkladı. Çoğun aza neden tercih edildiğini.
Oui, le Zek a expliqué la valeur du profit, que "plus" est préférable à "moins".
Zek'in çatışmacı yapısını istilacı, tehditkar bulduk.
La nature du Zek est conflictuelle, agressive, menaçante.
Bana Nagus'u geriye doğru evrimleştirdiğinizi mi söylüyorsunuz.
Etes-vous en train de me dire que vous avez inversé l'évolution de Zek?
Biz Zek'i, varlığın daha az çatışmacı olduğu duruma geri döndürdük.
Nous lui avons redonné une existence plus ancienne et moins conflictuelle.
- Zek'te böyle söyledi.
- C'est ce que le Zek a dit.
Tıpkı Zek'e ne olduğunu öğrenmek için buraya geldiğim gibi.
Tout comme je suis venu.
Zek'in kişisel servetinden finanse edildiğini biliyor muydun?
Elle était financée par la fortune personnelle de Zek.
Zek beni sever.
Zek m'aime bien.