English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Z ] / Zekâsı

Zekâsı translate French

260 parallel translation
Çünkü onlar inşa etmediler. Fransız zekâsını kıskanıyorlar.
Ils ne l'ont pas construite, ils sont jaloux.
Keskin bir zekâsı var.
Il est doué.
Bu sefer canavarın özgür iradesi olmayacak. Efendisine karşı gelecek düşmanca bir zekâsı olmasın.
Cette fois-ci, le monstre doit être dépourvu de volonté- - d'intellect diabolique pour s'opposer à son maître.
- Annesinin zekâsını almış efendim.
- Il a l'intelligence de sa mère.
Buna Amerikan zekâsı derler.
L'esprit pratique américain!
Bu da birimizin o laboratuara gidip zekâsını yükseltmesini çok öncelikli kılıyor.
Il est donc devenu urgent que l'un de nous aille... au labo des Krells pour subir leur electrochoc.
Ben onun zekâsına güveniyorum.
J'ai confiance dans son cerveau.
Bunu söylediğim için beni bağışlarsa zekâsından çok kas gücü var.
Il a plus de muscles que de cervelle.
Hobisi resim yapmak, ve altı yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahip.
Aime le dessin. Âge mental actuel : 6 ans.
Hâlâ çocuk zekâsına sahip fakat elleri... Elleri bir yetişkinin ustalığında.
Il a l'esprit d'un enfant, mais sa main... est habile comme celle d'un adulte.
Şey, şunu rahatça söyleyebiliriz ki, zekâsını annesinden almamış.
Je crois qu'on peut en déduire qu'il ne tient pas son cerveau de sa mêre.
Eğer onun zekâsını kullanmak gibi bir niyetiniz varsa sizi uyarıyorum, ona söyleyeceğiniz her şey anında diğerleri tarafından da biliniyor olacak.
Si vous comptez utiliser son intelligence, sachez que tout ce que vous lui direz sera connu instantanément par les autres.
Zekâsına fazla güveniyor.
Beaucoup trop malin.
Kıvrak zekâsını kullandığını söylemeliyim.
- Il a fait preuve d'intelligence.
Bazıları insanın zekâsının ve fiziksel noksanlığının prematüre bir maymun cenini olmasından kaynaklandığını söyler.
Quelqu'un a dit que l'intelligenSe et l'imperfection physique de l'homme sont dues à Se que S'est le fetus prématuré d'un singe.
İnsan zekâsı... meleklerinkinden biraz daha aşağıda.
L'ingéniosité de l'homme — Un peu plus bas que les anges.
Neredeyse 19 yaşında bir genç kız ama olgunluğu, zekâsı, görgüsü.
C'est une fille de 19 ans à peine qui fait montre d'une intelligence et de manières irréprochables.
- Ama inan, eğer zekâsına saygı duyduğum, ruhu benim ruhumun eşi olan ve beni deli edecek şehvetli bir tutku için duyduğum açIığın aynısını duyan bir erkeğe aşık olmazsam, hayatım boşa geçmiş olacak. Evet, para.
Hum, l'argent!
Erkeksi zekâsına.
Une intelligence si masculine.
Yani, ben bir senaristten daha zeki olduğumu düşünmüyorum sadece onların zekâsının bana ait olduğunu düşünüyorum.
Je ne pense pas avoir plus de cervelle qu'un scénariste. Mais je pense que sa cervelle m'appartient.
Bu doğruluk, insan zekâsının kesin bir zaferiydi. Burayı inşaa edenleri hâlâ hatırlamaktayız.
Cette précision est le triomphe de l'intelligence humaine... qui a survécu à ses créateurs.
Stolz ticaretle uğraşmak için memurluktan ayrılmıştı Çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde başarılı olmuştu.
Il avait pris sa retraite, s'était mis aux affaires et à force d'application et d'intelligence, avec succès.
Ve yakında yirmiden fazlasını elde edecek,... çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde.
Et il en achètera 20 autres, et tout ceci grâce à son travail, à son intelligence et à son zèle.
Karşı çıkarkenki zekâsını takdir ettim.
J'admire sa présence d'esprit.
Bazı zamanlar vardır ki, işe yarayan, benim gibi bir hödüğün zekâsı oluverir.
II y en a, dans ce crâne de paysan!
Bay Moon'un keskin zekâsı kraliyete karşı tasarlanan bir komployu ortaya çıkardı.
La perspicacité de M. Moon... a mené à la découverte d'un complot contre la Couronne.
Öyle de, bir şey var Steve sanırım kadının pek zekâsından haz alan erkek yoktur.
Oui, mais je ne vois pas beaucoup d'hommes pincer la tête des femmes.
Babanın zekâsına sahiptin.
Tu étais intelligente comme ton père.
Neden Bud için daha kültürel ve zekâsını geliştirecek bir şey bulmuyorsunuz?
Pourquoi pas quelque chose de plus culturel et stimulant intellectuellement?
Bütün zekâsını emip alabilir.
C'est le genre à la vider de son intelligence.
Büyüdükleri kadar da zekâları da gelişiyordu ve onların zekâsı beni bayağı hayrete düşürdü. Fakat hiçbir şey beni daha sonra olanlara hazırlayamazdı.
Moi aussi, je me développais, intellectuellement, surtout... et j ´ étais impressionné par leur intelligence, mais... rien n ´ aurait pu me préparer pour ce qui arriva ensuite.
Parmak Çocuğun harika zekâsını düşündüm. Keçi yollarının hayranlık verici mucidi.
Je pensai à l'intelligence du Petit Poucet, génial inventeur de la piste préfabriquée.
Zekâsı, onu koruman gereken bir hastalık değil.
L'intelligence n'est pas une maladie dont il faut le protéger.
Bana kalırsa, bir erkeğin yakışıklılığı zekâsında saklıdır.
Les beaux hommes... moi, j'ai toujours pensé que la beauté de l'homme c'était intelligence
Zekâsı Charles'ınki kadar biraz daha sürtülmemiş.
Côté intelligence, il n'est même pas tellement différent de Charles, mais en plus frustre
Bu ofiste zekâsıyla yaşayan bir kişi var mı?
Tout le monde ici travaille avec ses méninges. Je suis à vous dans une seconde.
Üniversiteli zekâsı.
Amusant pour un prof.
O kadar da mantıksız olamaz. Eğer zekâsı, denildiği kadar kıvrak ve mükemmelse, Sinyor Benedick gibi seçkin bir beyefendiyi reddedemez.
Elle ne doit pas manquer de jugement, avec l'esprit vif et supérieur qu'on lui reconnaît, au point de refuser un gentilhomme comme Bénédict.
Sen ve ben, kendi konuşan bebeğimizi yapacağız. Gertrude Stein'ın bilgeliğine, Cathy Guisewite'ın zekâsına, Nina Totenberg'ün kararlılığına ve Elizabeth Cady Stanton'ın sağ duyusuna sahip olacak.
On va créer ensemble notre propre poupée parlante avec la sagesse de Gertrude Stein, l'esprit de Cathy Guisewite, la ténacité de Nina Totenberg et le bon sens d'Elizabeth Cady Stanton.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Üç kızımın zekâsı bir bakanın zekâsından daha çoktur.
Et vous savez, monsieur, mes trois filles ont plus de matière grise que bien des ministres qui se baladent par là.
Biz, gülmeyen bir ırkın zekâsının gelişebileceğine inanmayız.
On pense qu'aucune race ne peut être intelligente sans le rire.
İnsan zekâsının fantastik şeyleri algılama kapasitesi var.
L'esprit est capable de choses fantastiques
Tam anlamıyla Cooper veya Lancaster'a benzeyen birini al ama kurnaz bir zekâsı olsun.
La présence d'un type comme Cooper ou Lancaster avec en plus un côté espiègle
Bu şeyin zekâsı olduğunu mu söylüyorsun?
Tu veux dire que ce truc a une intelligence?
Faziletiyle, zekâsıyla... İnsanların en mükemmeliydi. Komutan Stalin'e.
Au bon et au sage... au meilleur de tous Ies hommes... au camarade StaIine.
Tüm gemilerin kontrolünü bizimkinin yapay zekâsına ver.
Lie tous les vaisseaux à notre système de contrôle.
Senin öne sürdüğün şey onun zekâsının veya becerilerinin ötesinde bir kurnazlık ister.
Cela dépasse son intelligence ou ses compétences.
Biri onun kısıtlı zekâsını kendi amacı için kullanmış.
Quelqu'un s'est servi de sa bêtise.
Holly'nin, zekâsı konusunda biraz hassas olduğunu fark edebilirsin.
Holly est susceptible en ce qui concerne son intelligence.
Sen çok seksi, güzel, modern ve ateşlisin ama benim hayallerimdeki kız, gece kulübünde tanıştığı adamla yatağa girmek için zekâsını geri plana itmeyecek duyarlı biri olmalı.
Tu es très sexy... et mignonne... et moderne... et vibrante... mais ce qu'il me fallait... c'était quelqu'un possédant une certaine conscience, qui n'abandonnerait pas son intelligence... pour coucher avec le premier venu.
- Sensin evladım. Ne kadar kuvvetli, kudretli ve faziletli olduğunu sana söyleyeceğim. Hazreti Süleyman'ın zekâsı.
C'est toi mon fils son.Je vais te dire quelle force, puissante et vertueuse que tu es Le génie du Roi Solomon La Force d'Hercule La patience d'Atlas la foudre de Zeus Le courage d'Achille La vitesse de Mercury.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]