Zevkle translate French
1,307 parallel translation
Para sorun değil ama, senden para almazsam,..... mikroplar zevkle harabem için dua edeceklerdir.
Je me dois de vous faire payer un loyer, sans quoi, les presbytériens sont foutus de prier pour ma perte.
- Zevkle.
- Avec plaisir.
Zevkle ışınlanırız ama önce bazı güvenceler istiyoruz.
Ce serait avec plaisir. Mais il nous faut quelques garanties.
Büyük bir zevkle size RoboCop2'yi sunuyorum.
J'ai le grand plaisir de vous présenter RoboCop 2.
Bayanlar ve baylar, büyük bir zevkle size RoboCop2'yi sunuyorum.
Mesdames et messieurs, j'ai le grand plaisir de vous offrir RoboCop 2.
Şimdi de sizlere büyük bir zevkle tanınmış şair Antonio Machado'nun muhteşem bir şiirini okuyacağım. Ebro Ordusu kumandanı General Lister'e ithaf ettiği şiir.
Maintenant, je vais avoir le plaisir de réciter un poème, de cet illustre poète Antonio Machado dédié au Général Lister chef des armées de l'Ebre.
Onu zevkle ellerdin... Değil mi?
Tu aimerais les toucher, n'est-ce pas?
Arkadaşlığınızın verdiği zevkle, Mademoiselle, şimdiden acısı diniyor.
Au seul plaisir de votre compagnie, la douleur disparaît.
- Zevkle.
- J'en suis, monsieur.
Zevkle, efendim.
Avec joie, capitaine.
Zevkle, efendim.
- Avec plaisir, capitaine.
Korkuyla beslenir... ve zevkle.
Il se nourrit de peur et de plaisirs.
Şimdi seninle evlenmem için yalvarmanı zevkle dinleyeceğim.
Maintenant, supplie-moi de t'épouser.
Maaşından şöyle güzel bir 7 mark kesilmesini, zevkle izleyeceğim.
Je prendrai garde qu'une retenue de 7 marks soit décomptée sur ton salaire.
Seni büyük bir zevkle dinleriz.
C'est avec plaisir qu'on va l'écouter.
Zevkle.
Fascinant!
Peg, hayatım boyunca en zevkle harcadığım altmış dolardı bu.
Je n'ai jamais mieux dépensé 60 $.
- Zevkle Prensim.
- Enchantée, Prince. - Pas de "Prince".
Zevkle...
Avec plaisir.
Büyük bir zevkle! Böylece alıp kıçına iyice yapıştırabilirsin!
Vous pouvez vous la foutre au cul!
Zevkle yaparım.
Je serai ravi!
Zevkle alırdım fakat bunlar Hong Kong hükümetine ait.
J'aurai aimé le prendre, mais il appartient au gouvernement de Hong Kong.
- Benim güzel Dotty'im bana bir iyilik yapar mı? - Büyük bir zevkle..
- Tu ferais quelque chose pour moi?
Ve bunu zevkle yaptım.
Et j'étais content de le faire.
Zevkle yaparım ama.
Ce serait avec plaisir.
- Bu zevkle gitmemesi isabet olmuş.
- Elle a eu le bon goût de ne pas venir.
İzninizle belirteyim büyük zevkle size yardımcı olurum, daha insanca bir...
J'adorerais vous aider à humaniser...
Evet, zevkle!
Comme tu veux!
Bu arada Dr. Rosen size zevkle yardım edecek.
En attendant, le Dr Rosen vous suivra.
Zevkle.
De rien.
Zevkle.
Ca serait super!
- Zevkle.
- De rien.
Jacquart şatoyu zevkle geri verecek.
Ce Jacquart vous rendra notre château.
- Zevkle.
- Je veux!
Adamı zevkle adalete teslim ettim.
Ça m'a fait plaisir de l'arrêter.
Zevkle, dostlarim.
Avec plaisir, mes amis.
"Zevkle" mi?
"Avec plaisir"?
Başaramazlarsa bütün yayımcılar onları zevkle kabul eder.
Si c'est un fiasco, tous les éditeurs se porteront à leur secours. Et vous êtes de ceux-là?
Tam anlamıyla bir kadın sevdin mi hiç kulağındaki sesinin onun bedeninin ürpermesine neden olabilen ve yalnızca ağlamanın onu tam rahatlamaya getirebileceği öylesine şiddetli zevkle patlayan?
Avez-vous déjà aimé une femme si complètement... que le son de votre voix dans son oreille... pourrait faire frissonner son corps... et le faire éclater avec un plaisir si intense... que seul pleurer lui apporterait la délivrance?
- Zevkle
- Avec plaisir.
Bu özel görevi büyük bir zevkle yerine getireceğim Bayan...
Cette mission devrait me procurer
- Odo, onları mekikte güvenli bir yere koy. - Zevkle Komutan.
Odo, emmenez tout ce beau monde sur le runabout.
Büyük bir zevkle bağırmıştı.
s'exclama-t-il avec délectation.
Zevkle.
Avec plaisir.
Tamam, zevkle.
D'accord.
Biliyorsun, işi asla zevkle karıştırmam.
Tu sais que je ne plaisante pas pendant le travail.
Zevkle, Haşmetlim.
Avec plaisir, votre Honneur.
Zevkle.
C'est un plaisir.
Zevkle.
Volontiers.
- Zevkle.
- J'aimerais bien.
Zevkle.
Prendre mon pied.