Zift translate French
100 parallel translation
Yollara zift döküp, ayak izlerini takip edelim.
Recouvrez les routes de goudron frais et suivez ses empreintes.
Zift mi? — Matbaa makinesinin mürekkebi.
- C'est l'encre de la presse.
Adam, hadi dönelim. Zift fıçıları yakılmadan orada olalım.
Retournons là-bas avant qu'ils n'allument les feux.
Oldukça yeni bir paspas ve birkaç lif ayakkabısına takılmış... - Ama tabii... - Paspasta ufak bir zift lekesi vardı.
Des fibres sont restées sur ses semelles... et ont même gardé la trace d'une tache de goudron sur le paillasson.
İlk gün karinayi onarırım, sonra da gider, güzelce zift çekerim.
Quand j'aurai moins de rhumatismes, je lui donnerai un coup de neuf!
GÖREV DAĞITIM MERKEZİ Beyler, son sivil kahvenizi için. Ordu malı, zift yerine kullanılıyor.
Mais personne, à New York ni à Peyton Place ne soupçonnera ce qu'on a exigé de nous, cet hiver-là.
Günahkarları zift içinde kaynarken öyle bir tasvir ederdik ki görenlerin tüyleri diken diken olurdu.
Les pécheurs qui cuisent dans la poix, je les verrais comme ceci... J'en ai le frisson.
Biraz zift, üstüne de kuş tüyü.
Du goudron et des plumes, je pense.
Var. Çantamda biraz zift var.
J'ai de la poix.
Onun dışında, kutunun içindekilere pek zarar gelmemişti fakat çikolatalı çöreklerde zift parçaları tespit ettim.
Sinon, le contenu de la boîte était relativement intact, encore que j'ai détecté du bitume dans les biscuits au chocolat.
Ağaçta sallanan ve akan zift gibiydi. Ortası kırmızı parlaklıktaydı.
Père, j'ai voulu vous montrer...
Altlarında sağlam kirişler var. Çatı zift ve muşamba ile kaplanmış.
Il y a des poutres dessous, du carton bitumé.
- Birisi burada zift mi haşlıyor?
- Norm! - Quoi de neuf?
Parmakları da zift gibi siyah. - Tıpkı Rahip William'ın dediği gibi. - Adso!
Son doigt est noir... comme Frère Guillaume l'a annoncé!
- Seni zift rengi pezevenk.
Espèce de grand enculé noir. Il y a des femmes ici.
1792'de, José Longuines Martinez diye birisi, Pueblo de Los Angeles'tan geçtiği sırada sürekli olarak kabarcıkların çıktığı havuzlarla dolu büyük bir zift gölü buldu.
En 1972, un certain José Linguines Martinez, qui traversait le pueblo de Los Angeles, découvrit un lac de bitume, avec de nombreuses mares agitées de bouillonnements.
Gökyüzü, zift gibi karaydı.
Le ciel était noir comme le jais.
Bay Simpson, bu zift dumanı başımı döndürüyor.
M. Simpson, les émanations de goudron me font tourner la tête.
İskeletleri sergi odasında muhafaza edilen bu tarihöncesi yaratıklar zift çukuruna düşmüşlerdi.
Ces créatures préhistoriques marchaient dans le goudron... FLAQUES DE GOUDRON ce qui préservait leur squelette.
Wilshire Bulvarı'nın ünlü Müze Sırası'nda yeralan.. .. La Brea Zift Çukurları, Los Angeles'ın en aktif jeolojik mekanlarından biridir.
Situés sur le célèbre Museum Row de Wilshire Boulevard, les bassins de goudron de La Brea constituent l'un des sites géologiques les plus actifs du bassin de LA.
Son 40.000 yıldır burada, yerkabuğundaki derin bir çatlak,.. .. yerin derinliklerindeki yağlı zift ve metanın yeryüzüne çıkmasını sağlıyor. Ayağımızın altındaki bitmez bilmez aktivitenin bir kanıtı.
Depuis 40 000 ans, une profonde fissure dans la croûte terrestre a permis à du goudron et du méthane huileux de remonter des profondeurs vers la surface en bouillonnant, preuve de l'activité incessante qui existe sous nos pieds.
Zift Çukurları'nın oralardayız.
On arrive aux bassins de goudron.
Zift Çukurları'ndan dumanlar yükseliyor ve meteor gibi birşeyler fırlıyor.
Les bassins de goudron libèrent de la fumée et des sortes de météores.
- Mitch, Zift Çukurları'ndayım...
- Mitch, je suis aux bassins de goudron...
Mitch, bunu nasıl söyleyeceğim bilemiyorum, fakat Zift Çukurları yanıyor.. .. ve Wilshire bulvarına ateş kusuyor.
Mitch, je ne sais pas comment décrire ça, mais les bassins de goudron sont en feu et sont en train de déborder sur Wilshire Boulevard.
Sanki zift alev almış, erimiş, ve bir şekilde yayılmış gibi.
On dirait que le goudron a pris feu, a fondu et est en train de s'étaler.
Senden CHP'ye La Brea, La Cienega, ve Fairfax'te yeralan tüm 10 rampalarını kapattırmanı isityorum. Ve o trafik engelini Zift Çukurları'ndan 10 blok öteye kadar çıkar.
Fais fermer toutes les bretelles d'accès de la 10 à La Brea, La Cienega, Fairfax, et fais éloigner le barrage des bassins de goudron de dix pâtés de maisons.
Şurada, Zift Çukurları'nda yüzeye çıktı, deliği yarattı.
Une source. Ca a percé ici, aux bassins de goudron, en créant cette faille.
Sanırım az önce zift içtim.
Je viens de boire du goudron.
Topuklarında zift izi var.
- Qu'est-ce qui te fait dire ça?
Zift gibi.
Vraiment noir.
Siyah zift eroin satıyor musunuz?
Vous vendez du fixateur au goudron?
( Zift Çukuru )
FOSSES DE GOUDRON DE LA BREA VU SUR LA CHAINE DU GOUDRON
ise yaramiyor. Zift çok kalin.
C'est peine perdue.
Ama içi zift dolu bir çukurda mi?
Mais un trou plein de goudron?
Git ve kendini öldür aptal zift soluklu! Avanak!
Allez vous tuer ailleurs, haleine goudronnée!
Siyah zift eroin çıktı. Üstünde mavi, kırmızı keten iplik izleri bulundu.
De l'héroïne noire... avec des traces de fibres de lin bleues et rouges.
Bu zift nereden gelmiş?
D'où vient ce goudron?
Atış artığını yıkayarak temizlemiş olsaydı, zift lekesi de giderdi.
Mais s'il a nettoyé le RDP de ses mains, il aurait aussi dû nettoyer la tache de goudron.
Sadece boğazımdan aşağı akan zift tadı var.
Juste l'asphalte, huileux et épais, qui s'infiltre dans mes narines.
Sadece zift ve nikotin var, o kadar.
Juste goudron et nicotine. Rien que ça.
Ben seninle zift içmeye gelirim.
Moi, je veux bien un petit noir.
Satıcısı Pittario için altı aydır eroin karıştırıyordu. Detektif Curtis Pittario'yu hırpalayıp bir kilo zift eroini yanına almış.
Le 6 de ce mois, elle coupait de l'héro pour Pitarrio quand Lemansky est venu, a agressé Pitarrio, et lui a confisqué un kilo de tar.
Aletini zift kavanozuna sokmuş salak bir er için 3. Dünya Savaşını başlatacak değiliz.
on déclenche pas la Ille Guerre mondiale parce qu'un GI a mis sa queue là où il fallait pas.
- Zift.
- De l'asphalte.
Kentin merkezinde zift çukurları.
Un puits de goudron au milieu de la ville.
Birisi lütfen zift haşlayabilir mi? - İyi günler millet. - Norm!
Ils ont pris mon ventre en otage et exigent de la bière.
Gördün mü atışı, zift surat?
Tu vois?
Zift yunusu mu?
Un dauphin goudron?
Yoksa zift köpekbaligi mi?
Ou un requin goudron?
Zift eroin.
C'est du tar.