Zin translate French
76 parallel translation
Adım Zin, Murray Zin!
Je le connais. Je m'appelle Murray Zinn.
Zin zin.
- Ils font?
Zin zin?
- "Zin Zin."
Bu ne anlama geliyor? Zin zin.
- Que signifie "zin zin"?
Bunun anlamı...
- Zin Zin.
Zin zin.
- C'est à dire...
Haydi gidelim!
- Zin Zin.
Cuma ve Robi yok zin zin.
- Non - Roby et vendredi pas zin zin.
Ben iki aydan önce seninle zin zin, sonra Magdu çok kızgın.
Mais pourquoi ne pouvons-nous pas être ensemble maintenant? Parce que Dieu Magdù si, avant deux lunes, je tente de faire zin zin, lui se fâcher.
Bir şey... bir insan... Onunla zin zin yapıyorum.
C'est une personne avec laquelle je fais zin zin.
Bir savaşçı ile zin zinmi yapmak? Ama hayır...
- Tu fais zin zin avec le guerrier?
21 yıldır, ben bir savaşçı ile zin zin yapıyorum.
Oui, ça fait 21 ans que je fais zin zin avec un guerrier.
Sen ve ben... Biz zin zin yapabiliriz.
- Nous pouvons faire zin zin?
Bir kadın zin zin yapmak istiyorsa...
La femme qui veut faire zin zin...
Umarım, zin zin yapmak istiyorsun!
- Tu veux faire zin zin?
Sonra korku var! Sen bana vurduğun zaman, seninle zin zin yapmak istemiştim.
Et puis la peur de la première fois de vouloir faire zin zin avec toi
Birlikte sonsuza. Zin zin, bobo!
Toujours ensemble.
O burada zin zin yapmamızı istiyor.
- Nous devons faire zin zin ici.
Ben zin zin istiyorum.
Permettez, pardon.
[Koro halinde] Zin zin!
- Je veux faire zin zin.
Zin zin! Zin zin! Sevgili izleyiciler, lütfen gözlerinizi kapatın!
Maintenant, je le fais, mais pour une demi-heure, vous ne pourriez pas fermer les yeux?
Zin zin!
Zin zin.
Zin zin? Evet. Makuba.
- Zin zin?
Robi, biz yalnızız.
Roby, nous seuls, zin zin!
Seyirci olmadan zin zin!
Comme tu veux toi!
Rusya'da film çekilmesine çok az izin verildiği için, yurtdışında daha uzun kalmasına i zin verilmesini istedi.
A défaut de lui donner du travail ici, pourraient-ils prolonger son séjour à l'étranger?
ızin ver de Dördüncü Hanım bir gözatsın.
Elle n'a pas de poux, j'espère?
Zin?
Zin?
Rory sızin de gelmek isteyebileceğinizi düşündü. - Ciddi misin?
Nous avons des supers places pour voir les Bangles au Pastorella et Rory a pensé que vous aimeriez venir avec nous.
Onun kaçmasına zin verdiğime inanamıyorum.
Je ne peux pas croire que je l'ai laissé filer.
Zina, babam burada! Ah!
Zin, mon père est ici?
Güzel meşede dinlenmiş bir Chardonnay ya da White Zin.
Un bon petit Chardonnay ou un rosé bien frais.
Şey, her yıl yalnız bir şekilde bara giderim, Erkeğe ihtiyacı yokmuş gibi davranan bekar kadınlarla dolu bir masa bulurum. Bir şişe zinfandel şarabı yollarım, 5 dakika bekler ve saldırırım.
Chaque année, je vais tout seul à un bar, je trouve la table des célibataires qui prétendent ne pas avoir besoin d'hommes, je leur envoie une bouteille de zin blanc, j'attends 5 minutes et j'attaque.
Bir süre önce böyle bir şeyler vardı. ızin verirseniz bakayım.
Nous l'avions il y a peu.
Seni daima seveceğim... Zin.
Je t'aime pour toujours.
Zin ve o Japon tekrar bağlantı kurmuşlar.
Zin et ce Japonais ont repris contact.
Bugün olanlardan Zin'e bahsetme, tamam mı? - Anlaştık mı?
Ne dis rien à Zin pour ta main, d'accord?
Birçok kişinin Zin teyzeye borcu varmış.
On dirait que beaucoup de gens doivent de l'argent à tante Zin!
Zin teyze bu adamları nereden tanıyor?
Où tante Zin a-t-elle connu des gens pareils?
Ödemeyi yaparlarsa, tüm tedavi masraflarını karşılarız.
Et s'il paie, tante Zin aura son traitement.
Buraya Zin adına, borcunuzu tahsil etmeye geldik.
On vient de la part de Zin
Teyze nasılsın?
Tu te sens bien, tante Zin?
Zin ne yapmaya çalışıyor?
Qu'est-ce qui se passe avec Zin?
Zin'in kızı mısın?
C'est toi, la fille de Zin?
- Teyze, beni dinle!
- Tante Zin, écoute-moi!
Zin bu mektubu Japon'a göndermiş.
Zin a tenté d'envoyer une lettre à son Japonais.
Ama Cuma! Küçük Cuma'm! Kültür Devrimi, Fransa'da Mayıs, Avrupa komünizmi...
Vendredi, C'est possible qu'à un pur cartésien après la Révolution culturelle, le mois de mai français, l'eurocommunisme le compromis historique et le féminisme, trucmuche puisse dire qu'on ne peut pas faire zin zin?
Zin zin!
- Juste un instant.
Biraz müsade, sadece küçük bir konsantrasyona ihtiyacım var.
- Zin Zin. - Je dois me concentrer.
Zina, babam burada!
Zin, mon père est ici...
Zin mi?
Zin?