Zion translate French
153 parallel translation
Böbrek yetmezliği yüzünden Hope Zion'a gelemiyor. O yüzden böbreğin St. Donald'a teslim edilmesi gerekiyor.
Cependant il est en insuffisance rénale et ne peut venir à Hope Zion, donc nous travaillerons de pairs avec St.
Uzmanlığımı Beth Zion'da aldım, ki orası, değil New York'un, dünyanın en iyi tıp merkezidir.
J'étais résident à l'hôpital Beth Zion, l'un des meilleurs hôpitaux de New York - et du monde.
Jehoshaphat vadisi. Zion şehri. Calvaty.
la ville de Sion, le Calvaire.
Hipofiz bezindeki ağır hasara rağmen Marcus Duff, Zion Tıp Merkezi'nden bu sabah taburcu edilebildi.
Malgré le grave traumatisme subi par son hypophyse, Marcus Duff a quitté tôt ce matin le centre médical du Mont Zion.
B'nai Zion Sinagogu Dr. Braun'un kişiliğine kefildir.
La synagogue de B'nai Zion se porte garante du Dr Braun.
Zion, Mormonların dediği gibi.
Sion, comme l'appellent les Mormons.
Zion'un gerçek çocukları.
Fils authentiques de Zion.
- Zion mu?
- Si on gagnait la guerre... on y ferait la teuf. - Zion?
Uyarıyı Zion mu yolladı?
Zion l'a signalé?
Zion anabilgisayarına giriş kodları.
Les codes d'accès de Zion.
Her geminin liderine, Zion'un ana bilgisayarının şifresi verilir.
Chaque commandant connaît les codes de l'ordinateur central de Zion.
Zion senden, benden ve hatta Morpheus'dan daha önemli.
Zion compte bien plus que moi... toi... ou même Morpheus.
Zion yok edilince burada kalmama gerek kalmayacak.
Zion détruit, je n'ai plus rien à faire ici.
Zion'a girmeliyim. Nasıl yapacağımı söylemelisin.
Je dois pénétrer dans Zion... et tu dois me dire comment faire.
Ayrıca... Zion'a otobüs yok.
Et il n'y a pas de bus pour Zion.
Zion Dağı'na kardeşim Lyle'ı görmeye gidiyorum dedim.
Je vais voir mon frère Lyle à Mount Zion.
- Zion Dağı'na.
À Mount Zion.
Zion Dağı, Wisconsin'de mi?
Le Wisconsin? Après Prairie du Chien?
Zion Dağı'nda ne var Alvin?
Qu'est-ce qu'il y a à Mount Zion?
Seni Zion Dağı'na götürmekten mutluluk duyarım.
Vous savez, je peux vous conduire à Mount Zion.
Biliyor musun Alvin, burası ve Zion arasında Clairmont'dan daha büyük dağlar var.
Alvin, les pentes jusqu'à Zion sont plus fortes que celle de Claremont.
Zion Dağı.
À Mount Zion.
Zion'un tatlı aslanı aşkına, Profesörün gidişine bak! Dikkat et, doğruca ağaçlara gidiyoruz!
Par tous les lions de Zion! Regarde le professeur! Attention aux arbres!
Yüzeyden Zion'a doğru kazarak yaklaşıyorlar.
Elles forent droit sur Zion.
Zion'daki her insan için Birer adet gözcü makine.
Une Sentinelle pour chaque habitant de Zion.
Yayın seviyesini terk edip Zion'a döneceğiz.
On quitte la zone d'émission et on rentre.
Zion'a gidip yükleme yaparsak 36 saat sonra içeri girmiş oluruz. Yani makineler buraya ulaşmadan önce.
Si on rentre recharger... on sera revenus dans moins de 36 h, bien avant les Machines.
Zion'a döndüğün zaman komutan sizi hapse atarsa ne yapacağız?
Et si au retour, le commandant te jetait en prison?
Nebuchadnezzar, burası Zion Kule.
Ici centre de contrôle.
Burası Zion Kule. 3. Kapıdaki silahları hareketsizleştirin.
Ici contrôle, désactivation de l'armement porte 3.
Zion Kule, 3. Kapıyı kapatmaya hazır olun.
Centre de contrôle... verrouillez porte 3.
Zion'a dönmen için kesin emir almıştın.
- Vous aviez ordre de rentrer.
O ordu Zion'un kapılarına asla ulaşmayacak.
L'armée n'arrivera jamais à Zion.
Zion!
Zion!
Bu akşam onlara buranın Zion olduğunu ve korkmadığımızı hatırlatalım.
Ce soir, c'est à nous de leur rappeler... que c'est Zion... et que nous n'avons pas peur!
O zaman Zion düşecek.
Alors, Zion s'effondrera.
Kaynağa ulaşırsan Zion'u kurtarabilirsin.
Tu peux sauver Zion... si tu vas à la Source.
Demek Zion'a varmaları 9 saatten biraz fazla sürecek.
Ça leur donne un peu plus de 9 heures.
Bu Zion'la ilgili.
Il s'agit de Zion.
Zion yok edilmek üzere olduğu için buradasın. ıçindeki bütün canlılar ölecek, tüm varlığı silinecek.
Tu es ici parce que Zion est sur le point d'être détruite... chacun de ses habitants exterminés, son existence éradiquée.
Sonra Zion'u yeniden inşa etmek için 16 kadın 7 erkek, yani 23 kişi seçeceksin.
Après quoi, tu devras sélectionner vingt-trois individus... seize femmes, sept hommes pour rebâtir Zion.
Bu uygulamaya karşı çıkarsan, sistem çökecek ve Matrix'e bağlı herkes ölecek. Buna Zion'un yok edilmesini de eklersek sonunda tüm insan ırkı ortadan kalkacak.
Le refus d'obtempérer provoquera un plantage cataclysmique du système... qui tuera ceux connectés à la Matrice... ce qui, avec l'extermination de Zion... aboutira à l'extinction de l'espèce humaine tout entière.
Sağındaki kapı, kaynağa ve Zion'un kurtuluşuna açılıyor.
Celle de droite mène à la Source et au salut de Zion.
24 saat içinde bir şey yapmazsak, Zion yok olacak.
Si on n'agit pas, dans 24 heures, Zion sera détruite.
Makinelerin Zion'a girip çıkan ana yollardan geleceğini tahmin etmişti.
Il avait deviné que les Machines couperaient les canaux.
Giriş noktaları ve hızlarına bakılırsa Makineler 20 saat sonra Zion'da olacak.
- Alors? D'après leur vitesse, les Machines seront là dans moins de 20 h.
O halde bana Mimar'ı niye anlatmadın? Ve Zion'u, benden öncekileri?
Pourquoi ne pas m'avoir parlé de l'Architecte?
Mimar, kaynağa dönmezsem Zion'un gece yarısı yok edileceğini söyledi.
D'après l'Architecte, je dois aller à la Source pour sauver Zion.
Zion Dağı yarım gün bile sürmez.
Mount Zion n'est qu'à une demi-journée.
ıyi geceler Zion.
Bonne nuit, Zion.
Zion kurtarılabilecek mi?
Zion peut être sauvée?