English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Z ] / Zoner

Zoner translate French

32 parallel translation
Varoşlara geri dönemezsin.
Vous n'allez pas retourner zoner.
Artık aylak kırıntılarıyla takılmak istemiyor.
Et il n'a absolument plus envie de zoner avec une bande de minables.
Ve param olunca sizin gibi fakir zavallılarla takılmak zorunda değilim.
Et on n'a plus besoin de zoner avec des connards de loosers, comme vous.
Dolaşıp mağaza sahiplerinin canını sıkmak.
Zoner et harceler les marchands.
Ömrümün sonuna kadar burada mı kalacağımı sandın?
Tu crois que je vais zoner ici toute ma vie?
Bölge hastanesindeki kadın.
la femme à l'hôpital Zoner.
Çocuklar, illa ki bir marketin önünde takılmak istiyorsanız kazandığınız bütün o paralarla kendi marketinizi satın alabilirsiniz.
Si ce qui vous intéresse c'est de zoner devant l'épicerie, vous pouvez vous en acheter une avec tout votre argent.
- Hakkımda yorum yapma!
- Me juge pas! - Va zoner ailleurs!
Bir gece daha sizinle takılacağım kızlar ondan sonra ver elini yukarı yaka.
Encore une nuit à zoner avec les rats, et je file dans les beaux quartiers.
Siyah giyinen ve tüm gün acıdan konuşan Gothic çocuklar ile takılmalısın belki de!
Va carrément zoner avec les gothiques, ceux qui parlent que de souffrance.
Belki bu çocuklarla takılmalıyım. Hayat acıdır.
Je vais aller zoner avec les gothiques.
Paran yoksa git kendini tokatla.
Si t'as pas de blé, va zoner ailleurs.
Geçen gece arabayla gezinti yapacağımızı anlamıştım.
Une soirée de plus à zoner en voiture.
Tıpkı Leyla gibi kırda otlakta dolanmak.
Vous devez aimer... zoner dans la campagne.
Bu yüzden az daha işimden oluyordum. Lanet olasıca şeyler.
J'ai failli perdre mon job... à zoner là-bas.
Keşke eskisi gibi boşa geçirecek zamanım olsaydı.
J'aimerais bien zoner et me bourrer comme avant.
Hangi albümle coşalım istersiniz?
Vous voulez zoner en écoutant quel album?
Öğlene kadar uyuyup, saat dörde kadar da bilgisayar oynacaksın.
- Non. Tu vas te lever à midi et zoner jusqu'à 16 h.
Bu şımarık köpek, son 24 saattir sefil hayatı yaşıyormuş.
Depuis 24 heures, ce cabot gâté a dû bien zoner.
Bizimle takıl, dostum.
Viens zoner avec nous.
Hey. Bizimle gelmek ister misin, dostum? Haydi.
Tu veux venir zoner avec nous?
Yerel park. İnsanların futbol oynamaya arkadaşlarıyla takılmaya ve en önemlisi de köpeklerini sıçtırmaya getirdiği yer.
Le parc du quartier, où les gens viennent jouer au foot, zoner avec leurs amis, et plus important encore, faire chier leurs chiens.
Bazen belki orada takılırız.
Faudrait qu'on aille y zoner et y balancer des trucs.
Burada kalıp sizinle bütün gün çene çalmayı çok isterdim ama aşırı bir şekilde taşaklarımı yıkamam lazım.
J'adorerais zoner et brasser de l'air, mais j'ai vraiment besoin de me laver les couilles.
Adamlar koca gün gezip kavga etmeye adam arıyorlar.
Tout ce qu'ils savent faire c'est zoner en voiture pour trouver quelqu'un à provoquer.
Bu Zoner'larin bir uyarisi.
Un avertissement des Zoners.
Bu Zoner'ların bir uyarısı.
C'est un avertissement des Zoneurs.
Neden dalıp duruyorsun?
Pourquoi tu continue à zoner autour de moi?
O serserilerin mahallesinde asılmak istersen şayet.
Si tu veux zoner au pays des lascars.
Sıçrayan hücumu başlamadan önce onu bir başına gezinirken buldum.
Je l'ai trouvée à zoner par là avant que les rampants n'attaquent.
Senin yanında devam etmek istiyorum.
Je veux zoner moi!
Ne? Sizinle takılmak için filan işte.
Zoner avec vous...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]