Zorla translate French
6,515 parallel translation
Senden zorla almak zorunda bırakma beni.
Ne me forcez pas à vous l'arracher.
- Hayır, sadece birini zorla açmışlar.
Non, ils en ont juste forcé un.
O zaman onu zorla konuşturun.
Alors nous devons le faire parler.
Zorla girilmeye dair hiç iz yok.
Aucun signe d'effraction.
- Tabii ki ama evine zorla girmişler.
Bien sur mais avec ton cambriolage
- Birisi Stella'nın evine zorla girdi.
Pourquoi? Quelqu'un est entré dans la maison de Stella.
Kapıda zorla girildiğine dair kanıtlar var.
J'ai des marques d'effraction sur la porte d'entrée.
Hayır dedi. Ama onu zorla yere yatırdı.
Elle a dit, "non", mais il l'a forcée.
Burada paramı zorla alamazsın, o da alamaz.
Ici, vous ne pouvez pas me l'arracher et lui non plus.
Yarın o insanlardan zorla aldığınız paraları aynen geri vereceksiniz.
Demain, vous aurez rendu leur argent à ces gens.
Bir hafta sonra birileri adamın evine zorla girmiş.
7 jours plus tard, des intrus sont entrés chez l'homme.
Zorla kazandığın her şeyi.
Tout ce pour quoi on s'est battu si durement.
Zorla kazandığım paramla!
Avec mon argent durement gagnée.
Dün evime zorla girildi lan!
Je me suis fais cambriolé!
O bayrağı sana vermeden önce, bir düzine çalıntı saati sana zorla çıkarttırdılar diye duydum.
Qu'on vous avait demandé d'enlever une douzaine de montres volées avant qu'on vous tende le drapeau de la victoire.
Zorla girildiğine dair iz yok.
Il n'y a pas eu effraction.
- Zorla alacağız! - Evet efendim!
Les conquérir!
Hayır, zorla seslerve garip denemek için şey yeniden. Hatta yeniden değil. Bu oluşturmak olacaktır.
Non, ça me semble forcé et étrange de recréer quelque chose.
İşletme dersinde yemek yedikten sonra garson kızı zorla kaçırabileceğin bir korsan restoran açacağını söyledi.
Au éducation à l'entrepreneuriat proposé un restaurant pour les pirates où, après le dîner vous pouvez'kidnapper'la serveuse.
- Sigorta poliçesi gibi düşün. - Başaramazsan seni zorla götüreceğiz.
Il est une police d'assurance, si nous ne pouvons pas prendre belle,
- Boğazından zorla tekila dökmedim ki.
Je ne l'ai pas, je Tequila versé dans sa gorge.
Fail o! Siefert, Ghazala'dan zorla sahte itiraf aldı böylece muhbirine dokunulmadı. Çünkü bizimle birlikte anti terörizm için çalışıyor.
Siefert a donc obtenu de faux aveux de Ghazala pour protéger l'informateur qui nous aide à lutter contre le terrorisme.
Birleşmiş Milletlere zorla girmenin yasadışı olduğunun farkındasınız, değil mi?
Vous comprenez que faire irruption à l'ONU est illégal?
- Zorla kendini.
- Concentre-toi.
Gerekirse zorla getiririm seni.
Eh bien, je vais te faire tenir cette promesse.
Zehirli örümcek. Örümcek korkusu olan mahkûmlar için. Müslüman ve Yahudiler için mezbahadaki çiğ domuz etlerini zorla yedirme.
Araignées venimeuses pour les prisonniers arachnophobes, gavage forcé avec des gros morceaux de carcasses de porc pour les musulmans et les juifs et lapidation à coups de Torah, Coran et Bible!
- Zorla kendini.
- Essaie encore.
Bunu zorla yaptığımı mı düşünüyorsun?
Si on m'a forcé à le faire?
- İyi haber şu ki, zorla girmemişler.
- Au moins, ils sont restés dehors.
Kurt ile kuzuyu zorla barıştıramazsın.
Je dis qu'il faut divorcer. Tu es comme une porte fermée et belle sœur un cyclone.
Onun topraklarından Tim Fuller Zorla. Şimdi Peterson tehdit ediyorlar.
Ils ont viré Tim Fuller de ses terres, et maintenant, ils menacent Peterson.
Boynu kırılmış ama öldükten sonra bavula zorla sokulunca olmuş gibi görünüyor.
Son cou a été brisé. Mais il se peut que ce soit arrivé post-mortem, quand elle a été comprimée dans la valise.
Mantıklı olan tek şey, eve zorla girilmesi.
La seule chose qui tient la route, c'est l'effraction.
Zorla giren birine dikkat etmesi.
À l'intrus.
Chuck, bizi zorla götürdüğün... şirket gezisindeki güven düşüşü oyununda... beni yakalamış olabilirsin, ki hakkını vereyim... büyük bir marifetti... bu arada gezileri sevmiyorum, kimse sevmiyor.
Chuck, le simple fait de m'avoir attrapé, un exploit de taille, je l'avoue, au jeu de la confiance lors de la retraite que tu nous as imposée, et que je n'aime pas d'ailleurs, ni personne d'autre.
Sayın Başkan, IMF'in başarısızlıkları zorla CIA'e girip gizli görevlerin listesini çaldıkları CIA'deki eski günlerime kadar dayanıyor.
Mr. Chairman, les mésaventures de MI datent de mes débuts à la CIA quand MI a pirater la CIA pour voler une liste d'agents sous couverture.
# Kaçırdığımız zamanları zorla telafi ettireceğim #
Pour rattraper le temps perdu
Sana acıdığım için gelmedim buraya. Annem zorla gönderdiği için geldim.
Je suis là parce que ma mère me l'a demandé.
Birkaç üniversiteye başvurana kadar annem zorla taşıttırıyor.
Ma mère m'oblige à le trimballer tant que j'ai pas postulé.
Zorla insan kıyafeti giydirilmiş köpek gibi olurum.
On dirait un chien avec des fringues.
Tamam, özür dilerim. 16'sına gelince zorla besleyeceğim bir şey istemediğimden diyorum.
Je ne veux pas être obligé de le nourrir à la fourche quand il sera ado.
Farklı insanları küçük gruplara ayırıp zorla Tyler Perry izletiyor.
Diviser les gens en groupes et les obliger à regarder Tyler Perry.
Senin vaftiz anneni zorla Maggie Pistol yaptığımı hatırlıyorum çünkü George Michael'in gey olduğunu iddia etmişti.
J'avais étranglé ta marraine, Maggie Pistol, pour avoir dit que George Michael était gay.
Bana zorla birşey yaptırılmasından hoşlanmıyorum.
J'aime pas quand tu cherches de l'affection.
Zorla mutluluk olmaz. Çok sıkı sıvazlamadığın her şeyde mutluluk çiçek açar.
ce ne st pas du bonheur, ca durcit n importe quand si tu le caresses comme il faut..
Bilemiyorum ya onu köpek cenneti gibi bir yerden zorla çekip çıkarttıysak?
Pourquoi? - Je ne sais pas. Et si on l'avait arraché du paradis des chiens?
Tamam, ikinci plan, basıyoruz içeri, kasayı zorla açıp tüyüyoruz oradan.
Deuxième idée : on fait péter le coffre et on se tire.
Biraz daha zorla, biraz daha hızlan!
Plus fort, plus vite!
Zorla girebilirsin, camı kır da gir.
Tu peux casser, forcer la porte.
- Zafer! - Zorla elde edeceğiz! - Zafer!
Nous allons la conquérir!
Zorla kendini.
Allonge tes mouvements.