Zorlu translate French
3,107 parallel translation
Zorlu bir doğum sancısı olacak.
Ca va être un long accouchement.
Ama üzerlerinde bulmacalar vardı ve çok zorlu olabiliyorlar.
Il y a des puzzles avec, ils sont pas si simples.
Zorlu bir sevgiliydi ama ben onu sevmekten asla vaz geçmedim.
( stacy ) Il était un petit ami d'essai, mais je... n'ai jamais arrêter de l'aimer.
Son zamanlarda zorlu bir davaya mı bakıyordu?
Il avait des affaires difficiles?
Zorlu bir iş gününden sonra eve geldiğinde ve yastığa başını koyduğunda 35 genç Amerikalıya demokrasinin temel yurttaşlık bilgisini öğrettiğine emin olabilirsin.
Quand tu reviens à la maison après une dure journée de travail, et que ta tête tombe sur l'oreiller, tu peux être assurée que tu as appris à 35 jeunes américains... les fondements de la démocratie.
Sadece zorlu bir iş olduğunu söyledim o kadar.
Je dis juste que c'est un milieu difficile.
İsa! Epey zorlu bir süreçteyiz ve bu çiftçiler tam anlamıyla hayatları için savaşıyorlar.
Ce sont des temps très troublants et ces agriculteurs sont littéralement en train de lutter pour leur vie.
Zorlu bir işin var.
Le boulot est dur.
Eşim için zorlu bir savaş olacak.
J'ai probablement pensé que ma femme va m'en couper une, hein?
Önümüzdeki iki gün çok zorlu geçecek.
Les deux prochains jours vont être durs.
Zorlu bir iyimser.
Difficilement optimiste.
Oh, bu sadece zorlu bir yol.
C'est juste une mauvaise passe.
Biraz zorlu şeyler yaşadın ve seni önemsiyorum bu yüzden iyi olup olmadığından emin olmak istedim.
C'est une période difficile. Je m'inquiète pour toi. Je viens aux nouvelles.
Leslie, Ben şu sıralar zorlu bir dönem geçiriyor ve o bir nevi yolculukta, bu yüzden bence- -
Ben traverse une mauvaise passe. Il explore les possibilités, alors je doute qu'il...
Bu şahane yönetmen bu kadar mı zorlu?
Quoi, ce brillant directeur est si puissant?
Evet, Leslie, adam zorlu bir münakaşa yarattı.
Il a un argument de poids.
Henry, hukuk fakültesini bitirdikten hemen sonra başkanın kurmay başkanı tarafından zorlu mülakatlar sonucunda işe alındı.
Henry a été recruté par le chef de cabinet du maire directement à la fac de droit.
Zorlu bir süreç. Ama buna değer.
Ce sera difficile, mais ça en vaut la peine.
Epey zorlu bir iş gibi görünüyor.
Il avait l'air d'un sacré numéro.
Tara ve Debbie olaylari yüzünden zorlu birkaç gün geçirdi.
Elle a eu quelques jours difficiles. Tu sais, avec Tara et Debbie.
Uzun ve zorlu bir yolculuktu.
ce fut un long et pénible voyage.
Oldukça... uzun... ve zorlu bir yolculuk geçirdim.
J'ai eu un... un long... et difficile voyage.
Uzun ve zorlu bir yolculuktu.
Ce fut un interminable et ardu périple.
20 saattir zorlu bir yoldayız.
On est sur une route difficile depuis environ 20 heures.
Son zamanlarda Jamil'le falan çok zorlu şeyler geçirdi.
Elle a eu de sacrés mauvais moments récemment avec Jamil et tout le reste.
Zorlu işleri çok seviyorsunuz, değil mi?
Vous aimez les défis, n'est-ce pas?
Ama ne yazık ki çok zorlu Harvard bile -
Mais en fait, même chez les puissants de Harvard...
Solunumu düzensiz ve zorlu.
Sa respiration est irrégulière.
Zorlu bir süreç olacak.
Ça va être un processus.
Uyarıldığın gibi, intikam zorlu bir yoldur.
Je t'avais prévenue, la vengeance est une voie difficile.
Zorlu olacağa benziyor.
Cela ressemble à une épreuve.
- Zorlu bir kelime, değil mi?
- Un bien grand mot, n'est-ce pas...?
Brick yılın en zorlu haftasının ilk günündeydi.
Brick attaquais le premier jour de la pire semaine de l'année.
O zamandan beri Max bu büyük kaçıştan önce diğer 2 tesisten kaçarak devlet tarihinin en zorlu ve tutulamaz mahkumlarından biri olduğunu kanıtladı.
Depuis lors, Max a démontré qu'il était le plus violent et incontrôlable des prisonniers de l'histoire de l'Etat, s'échappant de deux autres établissements avant d'atterrir finalement ici à Supermax.
Zorlu bir sınavdasın çocuğum.
Tu traverses cette épreuve maintenant, mon enfant...
Bir iş yerinde pusu kurmanın en zorlu tarafı, pusunun ancak iş yeri halen faal ise işe yarayacak olmasıdır.
La chose difficile À propos de la mise en place d'une embuscade dans le monde des affaires, c'est que ça marche seulement si les affaires tournent encore.
Başkasının hayatıyla kumar oynamak zorlu bir mücadeledir.
C'est dur, de jouer aux dés avec la vie de quelqu'un d'autre.
Zorlu bir kaltak.
C'est une vrai garce.
- Zor. - O zorlu oynamak istedi.
C'est dur.
Pekala bu onun zorlu kaçışını açıklıyor.
Bon, eh bien, ce qui expliquerait sa violente évasion.
Ailesi zorlu bir boşanmanın eşiğinde,... ve notları berbat.
Ses parents sont en instance d'un difficile divorce, et ses résultats sont aux chiottes.
Hayat zorlu bir yolculuktur.
La vie est une course folle.
Hanım kızım, hayat zorlu bir yol...
Jeune fille, la vie est une course folle.
Sorumluluklarım kısıtlandı, bu nedenle ben de daha zorlu görevlerle yüzleşmek istedim.
Mes responsabilités ont été réduites. et je voulais faire face à de plus grands défis.
Will, zorlu geçen son birkaç ay için çok üzgünüm.
Will, Je suis désolé de la tournure des choses passées ces derniers mois.
Evet, restoran işi zorlu bir meslektir.
Bah, j'ai vu pire.
Nick zorlu biridir.
C'est un enragé...
safak sökünce zorlu bir yolculuga çikacagiz.
Un dur voyage nous attend à l'aube.
- Yeni kalp, baya zorlu bir şey.
Nouveau coeur.
CEO acayip zorlu biri, tamam mı?
( chuckles ) Le CEO est un putain de casseur de couilles, compris?
- Zorlu çıktın sen.
- Rigide.